Yazmaya ara ver, Risale-i Nur ve Safahat oku
M.Nuri Yardım'dan Türkiye yazarı Fuat Bol'a
Risale Haber-Haber Merkezi
Edebiyatçı-Yazar Mehmet Nuri Yardım, Said Nursi ve Mehmet Akif'e hakaret eden Türkiye Gazetesi yazarı Fuat Bol'a "yazmaya ara ver Risale-i Nur ve Safahat oku" tavsiyesinde bulundu.
Yardım, Milat Gazetesi'ndeki yazısında Bol'un "iki şahsiyete pervasızca hakaretler yağdırdığını", "peşin ve insafsız hükümler" verdiğini belirterek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bediüzzaman ve Mehmed Âkif’in adını hürmetle andığını Bol’un amacının Erdoğan'ın güzel sözlerini gölgelemek olduğunu söyledi.
Söz konusu hakaretler üzerine gazete yönetimiyle görüştüğünü ve yöneticilerin Bol'un yazısından memnun olmadıklarını hatırlatan Yardım, "Keşke Fuat Bol yazmaya bir süre ara verse ve okusa. Çünkü belli ki bazı konularda bilgi sahibi değil ve yazılarıyla okuyucularına şok yaşatıyor" diyerek istirahat zamanında Risale-i Nur ve Safahat okumasını tavsiye etti.
Yardım'ın yazısı şöyle:
Galiba günümüzün en büyük hastalığı, bazı kişilerin bilgi sahibi olmadan konuşmaları ve yazmaları, hatta daha da ileri gidip ahkâm kesmeleridir. Bu öyle bir illettir ki, hem toplumu yanlış istikametlere yönlendirir hem de o beyanın sahibini zor durumda bırakır.
Türkiye, takip ettiğim ve çeşitli birimlerinde on yıl çalıştığım bir gazete. Bilhassa 1985’li yıllarda ilk büyük hamleyi yaptığında ben de kültür sanat servisini idare ediyordum. Çok güzel çalışmalar yapıldı, çok iyi dostluklar kuruldu. Ayrıldıktan sonra da müessesedeki dostlarla muhabbetimiz hep devam etti.
Gazetenin köşe yazarlarından Fuat Bol, geçenlerde, garip, tuhaf, bilhassa inançlı insanları rencide eden bir yazıya imza attı. 21 Aralık tarihli gazetedeki yazının başlığı “İbret Alınabilse” idi. Orada cennetmekân Sultan Abdülhamid Han’dan bahsedilirken ‘ulu hakan’a geçmişte bazı eleştiriler getirmiş olan büyük İslâm âlimlerinden Bediüzzaman Said Nursi ile İstiklâl Marşı şairimiz Mehmed Âkif Ersoy’a zehir zemberek ifadelerle sataşılıyor. O çirkin sözleri bu sütunlara alacak değilim. Fuat Bol, aziz milletimizin sevdiği, hürmet ettiği, eserlerini okuduğu bu iki şahsiyete pervasızca hakaretler yağdırıyor. Üstelik Sultan Abdülhamid adına. Hâlbuki bazı sert uygulamaları dolayısıyla başta padişahı tenkit eden Bediüzzaman’ın daha sonra aynı sultana “veli padişah”, “şefkatli sultan” dediğini unutuyor veya bilmiyor. Mehmed Âkif’in de, yakın dostlarına padişahı eleştirirken haksızlık ettiğini söylediğinden de habersiz. Zira namus timsali Âkif, hata yaptığında özür dilemesini bilen yüksek karakter numunesidir. Araştırılmadan, alelacele döktürülen bu yazı, peşin ve insafsız hükümlerle doludur. Fuat Bol, bununla da yetinmiyor, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı savunma adına bazı muhaliflerini eleştirirken yine vahim hatalara düşüyor. Bir şahsı, Bediüzzaman’ın günümüzdeki temsilcisi gibi sunuyor. Öğrendiğim kadarıyla pek az kişiyle görüşen, yakın dostlarıyla irtibatı zayıflayan yazar, Cumhurbaşkanı’nın son mitinglerindeki konuşmalarından da bîhaber. Yoksa, Erdoğan’ın milletimizin yetiştirdiği öncü şahsiyetlerden Bediüzzaman ve Mehmed Âkif’in adını nasıl hürmetle andığını mutlaka görürdü. Bol’un amacı, milletimize büyük hizmetleri olan bu iki zatın en üst merci tarafından açıklanan güzel sözlerini gölgelemek midir, bilinmez.
Köşesini takip etmediğim Fuat Bol’un bu yazısının ardından gazetenin Genel Yayın Yönetmeni İsmail Kapan, köşe yazarları Rahim Er ile Ünal Bolat, daha önce İhlas Grubu’nun çeşitli bölümlerinde çalışmış olan Hüseyin Sarıkoç, Muammer Erkul, Murat Başaran, Erol Mermer ve Mustafa Nadir Önay’la görüştüm. Bu yazıdan hiç biri memnun kalmamıştı, hatta çok üzüldüklerini belirttiler. Camiayı yakından tanıyan başkaları ile de konuştum. Ortak düşünce, “Enver Ağabey (Ören) hayatta olsaydı bu yazı gazetede çıkmazdı.” şeklindeydi. Ben her zaman huzurdan, barıştan, kardeşlikten yana olan Türkiye okuyucuları ile İhlas camiası mensuplarının bu yazıyı mutlulukla okuduklarını sanmıyorum. Fitnenin hem ülkemizde hem de İslâm âleminde yaygın olduğu zamanımızda bu tür haksız, aldatıcı görüşler iyilik doğurmaz, aksine kötülükleri çoğaltır. Yazar, başkalarını eleştirmek isterken Bediüzzaman’a ve Âkif’e niçin saldırma ihtiyacı duymuştur, anlamak mümkün değil. Milyonlarca insanın hürmet ettiği, eserlerinden ve fikirlerinden istifade ettiği bu şahsiyetlere çamur atmaya yeltenmek hiç kimseye şeref kazandırmaz, itibar da sağlamaz.
Fuat Bol, Abdülhakim Arvasi Hazretleri’nin müridi olan Necip Fazıl’ı sever sanırım. Peki Bediüzzaman’ın yakın talebelerine, “Büyük Doğu zor durumdaymış, neşredilebilmesi için yardıma ihtiyacı varmış, kardaşlarım, yorganımı satın, Necip Fazıl’a gönderin!” dediğini biliyor mu? Hazretin yakın talebelerinden Mehmed Fırıncı’nın bunu açıkladığından haberi var mı? İslâm’a hizmet eden iki ‘üstat’ arasındaki bu muhabbeti hissedebiliyor mu? Bediüzzaman ve Mehmed Âkif… Bugün huzur ve refah içinde yaşayan dindar insanların çilesini onlar ve dostları çekti. Milli Mücadele’de onlar koşturdu. Zafer elde edildi, daha sonra bir kısmı zindanlara atıldı, bir bölümü de sürgüne zorlandı. Bizim o şahsiyetleri her zaman hürmetle, şükranla ve minnetle anmamız gerekirken eleştirmek bir insana yakışır mı? Dindar bir yazarın ‘huzur gazetesi’nde kaleme alacağı satırlar bunlar mı olmalıydı? Bu tür karalamaları düne kadar sosyalist ve Marksist çizgideki yazarcıklar yapardı. Bu yüzden şaşırıyoruz. Ama inanıyorum ki başta İsmail Kapan olmak üzere, gazetenin üst düzey yetkilileri bu tür yazılara bundan sonra izin vermeyecekler. Çünkü bu yazı kardeşliği zedelemiştir, hakka ve hakikate hizmet etmemiştir. İçinde bir çok yanlışı barındırıyor ve okuyucuyu aldatıyor. Bu yazıdan gazete yöneticileri ve yazarları memnun değil, okuyucular da. Aziz milletimiz tasvip etmemiştir. Peki kim memnun, bilinmez. Bu kötü yazı, sanırım sadece yazarını tatmin etmiştir.
İslâmiyet, kardeşliğin, huzurun ve barışın dinidir. Bu kardeşliği zedeleyecek beyanlardan kaçınılmalı. “Müminler kardeştir” sırrına uygun hareket edilmeli. Keşke Fuat Bol yazmaya bir süre ara verse ve okusa. Çünkü belli ki bazı konularda bilgi sahibi değil ve yazılarıyla okuyucularına şok yaşatıyor. Bu istirahat esnasında ona kardeşçe bir tavsiyem olacak. Bütün peşin hükümleri bir kenara itip Risale-i Nur Külliyatı’nı ve Safahat’ı kütüphanesine alsa ve okumaya başlasa. İnanıyorum ki bir sene içinde kanaatlerinde köklü değişiklikler olacaktır. Meselâ lugat eşliğinde okunacak Sözler’in ilk satırları şöyle: “Bismillah her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız. Bil ey nefsim! Şu mübârek kelime, İslâm nişânı olduğu gibi, bütün mevcudâtın lisân-ı hâl ile vird-i zebânıdır.” Sözün özü bu millet Bediüzzaman’ı da, Abdülhakim Arvasi’yi de, Mehmed Âkif’i de Necip Fazıl’ı da çok sever. Bu muhabbet eksilmez artar. Nafile çabalar başarısız olmaya mahkûmdur.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.