Yeğin: Bu ev, Said Nursi'nin o anlarını hatırlatıyor

Yeğin: Bu ev, Said Nursi'nin o anlarını hatırlatıyor

Nursi'nin hayattaki en yaşlı talebelerinden Abdullah Yeğin (91), AA muhabirine yaptığı açıklamada...

Yusuf Çelik'in haberi:

Hayatı hapis, sürgün ve mecburi ikametle geçen Bediüzzaman Said Nursi'nin, Kastamonu'da 7 yıl kaldığı ev ziyaretçi akınına uğruyor. Bediüzzaman, 1936-1943 yıllarında Honsalar Mahallesi'ndeki bu evde kaldı. Ev, 1996 yılında Hizmet Vakfı tarafından tadilata alınarak, aslına yakın bir şekilde restore edildi.

Kaldığı süre zarfında Abdullah Yeğin ve Mehmet Feyzi Efendi gibi birçok talebe yetiştiren Üstad, Kastamonu Lahikası, Münacat, Ayetül Kübra gibi önemli eserleri burada kaleme aldı. 1936 yılında Kastamonu'ya gelen Nursi, kısa süre polis karakolunda kaldıktan sonra o dönemde karakolun karşısındaki eve yerleştirilmiş ve kimseyle görüştürülmemişti. Nursi'yi, zamanla Kastamonu halkı ve idarecileri ziyaret etmeye başlamıştı.

Abdullah Yeğin Üstad ile bu evde tanışmış

Nursi'nin hayattaki en yaşlı talebelerinden Abdullah Yeğin (91), AA muhabirine yaptığı açıklamada, Bediüzzaman ile 1940 yılında Kastamonu'daki bu evde tanıştığını söyledi.

Ortaokul talebesiyken Üstad ile nasıl tanıştığını anlatan Yeğin, şöyle konuştu:
"Teneffüste bir gün sınıf arkadaşıma, 'Burada büyük bir zat var diyorlar, herkes onu seviyor' dedim. Bunun üzerine bir gün ziyarete geldik. Kapıda bir ip vardı, çektik kapı açıldı. İçeri girince tahtadan yapılmış dikine bir merdiven vardı. Arkadaşım Rıfat ile yavaş yavaş çıktık. Kapıyı tıkladık, içeriden ses geldi. 'Selamün aleyküm' deyip içeri girdik. Gür bıyıklı Üstat karşımızda sedir gibi bir şeyin üzerinde oturuyordu. Başında sarık, elinde kitap, gözünde gözlük vardı. Gözlüğün üstünden bakarak, 'Safa geldiniz kardeşim, safa geldiniz' dedi. Biz de 'hoş bulduk' dedik. Arkadaşım Rıfat'a 'bu kim' diye sordu. O da 'mektep arkadaşım' dedi. 'Şöyle yakına gelin' dedi. Yerde döşeme, kilim, halı vesaire yok. Tahtanın üzerindeyiz."

Ona 2 metre kadar yaklaştıktan sonra Nursi'nin konuşmaya başladığını dile getiren Yeğin, "Konuşmanın hepsini anlamadım ama çok güzel ve mühim şeylerden bahsediyordu. Mesela diyordu ki, 'Kabir var. Kimse inkar edemez, herkes ister istemez oraya girecek. Oraya girmek için üç yoldan başka yol yok. Ehl-i iman için o yol, bu dünyadan daha güzel bir alemin kapısıdır. Ehl-i iman olduğu halde Allah'a itaat etmeyen, sefahat yolunda giden olursa onlara tek başına hapis kapısıdır. Üçüncü yol ise ehl-i inkar içindir" ifadelerini kullandı.

"Bu eve her geldiğimde onu hatırlıyorum"

Yeğin, Nursi'nin evine her geldiğinde onu hatırladığını belirterek, "Buraya geldiğimde seviniyorum, eski hatıraları hatırlıyorum. Üstadın ne kadar büyük bir zat olduğunu daha iyi anlamaya başladım ve kitaplarını daha çok okumak istiyorum. 130 parçadan fazla kitabı var. Kastamonu Lahikası, Münacat, Ayetül Kübra, Meyve Risalesi'nin 4. ve 6. meseleleri ile Asayı Musa'nın Mes'eleler kısmını Kastamonu'da yazdı" şeklinde konuştu.

Evde Üstad'ın takkesi, içliği, gömleği var

Evin rehberi Vedat Özdemir ise sürekli evde kaldığını belirterek, "Gün içerisinde 10.00 ile 17.00 arasında ziyaretçilerimiz var. Gerek Kastamonu içinden gerekse dışından gelen çok sayıda vatandaşımız burayı ziyaret ediyor. Burası 1996'da orijinaline yakın bir şekilde restore edildi" diye konuştu.

Evde Üstad'ın takkesi, içliği, gömleği ve yorgan yüzünün sergilendiğini kaydeden Özdemir, "Bir de o zaman yazılmış nüshalar ve el yazmalar var" ifadelerini kullandı.