Nihat HATİPOĞLU
Yerden göğe yükselen Hz. Peygamber (S.A.V.)
Miraç Kandili hepimize hayırlı olsun. Peki miraç nedir ve miraçta neler oldu? Neden bu geceyi kutluyoruz? Miraç yükselme anlamına geliyor. Bildiğimiz göklere ve Onun ötesindeki semaya, arşa yükselme demektir. Hz. Peygamber'in (s.a.v.) bedeniyle evinden -veya Kâbe'den- alınıp yükseklere çıkarılmasıdır.
Mirac öncesinde Hz. Peygamber (s.a.v.) Mekke'de daralıyor
Mekke'deki en çileli günlerdir. Müşrikler Hz. Peygamber'i (s.a.v.) iyice bunaltmışlardır. Çevresini boşaltmış, Hz. Peygamber'i (s.a.v.) yalnızlaştırmışlardır.
Peygamberliğin 10. yılında Peygamberimizin amcası ve himayecisi olan Ebu Talip ve Hz. Peygamber'in (s.a.v.) vefakar ve fedakâr eşi Hz. Hatice vefat ediyorlar. Bu yıla "Hüzün yılı" deniliyor. Peygamberimiz Mekke'deki bütün desteklerini kaybedince Taif'e gidip İslam'ı anlatmak istiyor. Taifliler onu taşlarla karşılıyor. Hz. Peygamber (s.a.v.) yaralı bir şekilde Mekke'ye geliyor. Ama Mekke'ye sokulmuyor. Dağlarda geceliyor. Her taraf, tam bir ateş çemberi. İyice daralıyor. Kimsesiz ve sahipsiz. Derken birilerinin araya girmesiyle Mekke'ye girebiliyor. Bu esnada erkek çocukları birbiri ardınca vefat etmişler. Kalbi yaralı. Gözleri semada. Bir çıkış kapısı arıyor. Ve bir aralık ellerini göklere kaldırıp Yüce Allah'a sesleniyor: "Beni kime terk ediyorsun. Halden anlamayanlara mı? İnsafsızlara mı. Ey zayıfların Rabbi. Ey biçarelerin Rabbi." Peygamber'e (s.a.v.) bir teselli lazımdı. Rabbi O'nunla beraberdi. Zaten hiç onu terk etmedi ki! Ama bu teselliyi göstermeliydi Rabbı. İşte bu teselli, miraç yolculuğuydu.
Ve Cebrail Mekke'ye iniyor
İşte tam da bu esnada Hz. Cebrail Mekke'ye iniyor. Bütün görkemiyle. Bütün ihtişamıyla. Hz. Peygamber'i Kâbe'nin oradan -veya evinden- alıp önce Kudüs'e oradan da göklere yükseltiyor. Bütün vücuduyla. Ruh ve beden olarak. Zaten miracı mucize kılan da yolculuğun bu olağanüstü yanıdır ya. Hem de bütün olağanüstülüğüyle.
O gece kimlerle görüştü
Hz. Peygamber (s.a.v.) Kudüs'te peygamberlerin ruhaniyeti önünde hepsine imam olup namaz kıldırdı. Sonra Cebrail'le beraber manevi göklere olan olağanüstü yolculuğa çıktı. 7 semayı geçti. Buralarda sırayla; Hz. Adem, Hz. Yahya ve Hz. İsa, Hz. Yusuf, Hz. İdris, Hz. Harun, Hz. Musa ve Hz. İbrahim'le görüştü. Daha ileriye gittiğinde Cebrail'i gerçek haliyle gördü.
Ey Peygamber! Yürürsem yanarım
Bir noktaya geldiler. Orası sınırdı. Yaradılmış olanlar için son istasyondu. "Sidretül Münteha" denilen o yerin kapısına geldiğinde Hz. Cebrail diyor ki; bu yolculuğun devamını kendi başına yapacaksın. Bu bizim için son noktadır. Ve orada Cebrail şöyle der: Ey Allah'ın Peygamberi "Vallahi bir parmak daha gitsem kül olurum." Hz. Peygamber (s.a.v.) o noktayı geçer. Bir ara durup arkasına bakınır. Cebrail'in korkudan titrediğini görür. Cebrail'in kanatlarıyla semaya tutunduğunu ve yere kapaklandığını görür. Yüce Rabbin büyüklüğünü çok iyi bilen Cebrail, o anın ihtişam ve büyüklüğünü böyle özetler.
Hz. Peygamber -SAV-, Sidre'de namaz emrini alıyor
Hz. Peygamber (s.a.v.) Sidretül Münteha'da, Necm suresinde de açıklandığı gibi büyük nimetlerle karşılanır. Kaderi çizen kalemlerin sesini duyar. Ortalığı alıp götüren büyük bir nur'un her tarafı sardığını belirtir. Orada -o gecede- üç müjde ve hediye alır. Birincisi beş vakit namaz emridir. Bu emri alır. İkincisi Bakara suresinin son iki ayeti (Amenerresul diye bilinir), üçüncüsü ise imanla ölen (Allah'a ve Hz. Peygamber'e (s.a.v.) iman eden) mutlaka şefaat olunacağı ve cehennemde ebedi kalmayacağı müjdesini alır.
Müslümanın en büyük ibadeti namazıdır
Elbette ki miracın en büyük hediyesi beş vakit namazdır. En büyük hediyedir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v.), namaz için "gözümün nuru" diyor. "Namaz müminin nurudur" buyuruyor. "Dinin direğidir" buyuruyor. Hz. Peygamber (s.a.v.) son nefesinde şehadet parmağını kaldırır ve üç defa "namaz, namaz, namaz" diye seslenir. Rabbinin huzuruna giderken de namazla gitmek ister. Misvakını eline alır ve namaza hazırlanır gibi dişlerini temizler. Namazına girer gibi vefat eder.
Cennet ve Cehennem'i görür gibi
Cennet ve Cehennemdeki gelecek görüntüler o gece Hz. Peygamber'e (s.a.v.) resmedilir. Cennet ve Cehennem şöyle olacak denilir. Orada, her günahın nasıl bir cezayla karşılanacağını görür. Orada hiç gülmeyen melekler görür. Denir ki O'na; Cehennem yaratılalı bu melekler hiç gülmedi. O manzaraları Hz. Peygamber hayatı boyunca unutmaz.
Miraçtan yere inen Hz. Peygamber (s.a.v.)
Miraca yükselen Hz. Peygamber (s.a.v.) sabahleyin bu olayı anlattığında Mekke'de yer yerinden oynar. Öylesine ki ispatını isterler. İşte o anda Kudüs Hz. Peygamber'in (s.a.v.) önüne getirilir. Peygamberimiz gezindiği yerlere bakar ve anlatır. Hayatında görmediği yerleri, satır satır tarif eder. Mekkeliler şaşkınlıktan küçük dillerini yutarlar ve "vallahi O hepsini doğru tarif etti" derler.
Miracın verdiği mesaj
Yüce Allah bu olayla Peygamberine yalnız olmadığını hatırlatıyor. Medine öncesi Peygamberini zorlu yolculuğa hazırlıyor. Ve yol azığı olarak da en büyük ibadet olan namazla Peygamberini yola çıkarıyor.
Bizlere de her gün için miraç imkânını miras olarak bırakıyor. Çünkü namaz, müminin miracıdır. Namazın en önemli anı da secdedir.
Secdede perdeler kalkar ve siz Rabbinizle baş başa kalırsınız. Siz fısıldayın, siz dua edin, siz yalvarın o sizi işitecektir. Çünkü Rabbiniz size şah damarından daha yakındır!
Sabah
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.