Caner KUTLU
Mi'rac
Âdem'in yaratılması.. Meleklerin emr-i İlâhî ile secdesi..Şeytan’ın Âdem'e secde etmemesi..İnsanın fitne çıkaracağı, bozguncu bir dünya üreteceği endişesini ileten meleklerin hikmetten suallerinin "Allah sizlerin bilmediğinizi bilir" ile karşılanması.. ancak Şeytan’ın bunu önce itiraza, sonra sapkınlığa dönüştürmesi ve insanın bozguncu olacağında ısrar etmesi ve bunu ispat için mühlet istemesi..ile büyük imtihan (seyelân ve cevelân) başlamıştır.
İnsanın tarafını tutan Hakk'ın, insanın 'eşref-i mahlûkat' olduğu iddiasının büyük ispatının mâsivaya karşı gösterilmesi, zamanın akacağı büyük 'Evren' projesiyle mümkün olacaktır.
Tarih denen bu süreçte bazen Şeytan insanı kandırabilmiştir; geçici zaferler de kazanabilmiştir.
Şeytan’ın hileleri zayıftır ama tahribin anlık gücünün keyfini kimi zaman çıkarabilmiştir.
İnsanın, her fitnede, her bozgunculuğunda Şeytan’ın mağrur kahkahası ortaya çıkmıştır.
Emânete her ihanet Şeytan’ın eliyle geçici zevklerin girdabına atılmıştır.
Diğer taraftan, büyük imtihan sürecinde, her Şeytan’ın karşısına bir Peygamber dikilmiştir.
Her kötünün karşısında bir iyilik yaratılmıştır.
Her küfrün önünde bir vahiy ışığı parlamıştır.
Bu demektir ki, Rabb, insanı kendiyle görüşmeye hep layık görmüştür.
En büyük san’atıyla (insan) iftihar ettiğinden dostunu (İbrahim Halîlullah (a.s.)), habibini (Muhammed Habîbullah (a.s.m.)) aralarından yaratmıştır.
Şeytan’ın bütün oyunlarına rağmen insanoğlu, Rabb'iyle bağını hep yüreğindeki kanallarla bir biçimde bulabilecektir.
Rabb (cc), Peygamberinin aldığı her bir vahyi, önce Cebrail (a.s.) gözüyle, sonra tüm mâsivaya, bir üstünlük vesikası olarak yüz binlerce kez beyan etmiştir.
Kulları için gönderdiği suhuflarla, ardından kitaplarla, büyük insanlık gelişimi ile Rabb'in insanlığa yol göstermesi de artarak yükselmiştir.
Şeytan ordularını arttırdıkça kandırmanın gereçleri çoğaldıkça, Rabb'in kullarına ikramı da çoğalmıştır.
Musa Peygamberi'ne (a.s.) Tûr dağında 'tekellüm-ü İlahî'yi nasip etmiş, büyük îman silsilesini bir büyük taşla daha yükseltmiştir.
İsa Peygamberin (a.s.), en zor anında, yükseltilip katına alınarak hizmetinin yüceltilmesi ile insanlık bir büyük zirvesine daha ulaşmıştır.
Nihayetinde.. bir kulunu (a.s.m.).. bir gece..Mescid-i Haram’dan..Mescid-i Aksa’ya.. oradan da bütün mâsivanın katlarını.. hem görerek, hem de onlara göstererek.. en büyük ispatını tamamlayarak.. ve sidret-ül müntehasına kadar ulaştırıp, ardından Şeytan’a karşı insanlığın mutlak zaferinin.. ve mâsivaya, insanlığın büyük şerefini göstermek sûretiyle, Fatiha ile.. eline beraatı tutuşturularak.. ve sohbet-i İlahî'ye mazhar kılması..doğrudan vahye muhatap olması ile insanlığın kâinatın 'olmazsa olmazı' olduğunu kesin bir dille ilan etmiştir.
'Tahiyyât' Şeytan’a karşı verilen en kesin cevap ve insanlığın mutlak zaferinin ilanıdır.
Bu büyük 'Zafer'in en büyük ödülü (huzurdan kovulan Şeytan’a karşı) insanın her gün, beş vakit, mâsivayı aşıp, huzurunda, Rabb'ine muhatap olup görüşmesidir.
Bu nedenle namaz, insanlığın mi'racı, gözünün nurudur.
Bu nedenle, kâinattaki en büyük hakikat, îmandan sonra, namazdır.
Kutlu olsun.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.