Mücahit BİLİCİ

Mücahit BİLİCİ

Yolculuğun dört bileşeni

İnsanın yolculuğunda kilit önemde dört mühim sermayesi var: “Acz, fakr, şefkat ve tefekkür.” Acz vermededir, fakr almada. Veremediği için aciz, almak zorunda olduğu için fakirdir insan.

ACZ VE FAKR

Acz kudretin yokluğudur. Yapman gereken birşeyi yapamama haline acz denir. Üstüne tuğlalar düşüp yığılmış bir insanın o tuğlaların altından çıkmayı isteyip de çıkamamasına acz diyoruz. Acz bir yolculuğun zembereğidir. insanın medet arayışında bir tetikleyicidir. İnsanın üstüne "dünya" yığılmıştır. Altından kalkmayı yapabilmesi için kudrete uzanması, kudrete tutunmak için el uzatması gerekir. Henüz bir yere yaslanmamış haldeki insanın mahiyetini ifade ediyor acz.

Fakr ise insanda yokluğun (açlığın) varlığıdır. Yemeğini arayan midenin halidir fakr. Sahip olunmak istenen şeye insanın sahip olmayışının ifadesidir. Aç midenin mutfağa doğru yolculuğunun sebebi fakrdır. Fakr sahibini yola çıkartır, ona adım attırır. İnsan "kainata aç"tır. Ona akıl, kalp, ruh, beden midelerinden bağlıdır.

Bir bardağın suyu taşıyamayacak kadar zayıf ve kırılgan olması onun aczi, içinde suyun olmayışı (su-suzluk) ise onun fakrıdır. Fakr dolmak ve tutmak üzere açılan ve aç-olan bir el (yahut mide) olarak insanın mahiyetini ifade eder.

Acz ve fakr insanın eşyaya nispetinden önce ve eşyasız halini ifade etmesi noktasında şefkat ve tefekkürden farklılaşır. Şefkat ve tefekkür ağırlıklı olarak yolculuk ile ilgili iken, acz ve fakr ağırlıklı olarak yolcu ile ilgilidir.

ŞEFKAT VE TEFEKKÜR

İnsanın kendisi aciz ve fakir iken kendi dışına nispeti şefkat ve tefekkürdür.

Acz ve fakr durum tespiti ("olan") anlamında objektif iken şefkat ve tefekkür ("olması gereken" anlamında) normatiftir. İlk iki son ikiye götürür. Bak madem aciz ve fakirsin, şefkat ve tefekkür etmelisin. Bedeninin sağ ve sol cenahlarında açılmış iki derin yaradan (yapamayış ve susuzluktan) çıkış için tutunacağın uzanma cihazı denen iki el var, onlarla kendi dışına çıkıp yara kuyusundan dışarıya çıkabilirsin.

Acz ve fakr tutunmaya mecbur lakin tüm kolları kesik ahtapotun hali gibidir. Şefkat ve tefekkür ise tut(un)maya muhtaç bir ahtapot bedeninin kolları gibi. Acz ve fakr kolsuzluk ve kanatsızlık, şefkat ve tefekkür ise pervaz ettiren kol ve kanattır. Bu dört bileşenle yolculuk tamamlanır.

İnsanın kalbi diğer varlıklarla karşılaştığında kırıklıkları, yetimlikleri görür. Şefkat bu yabancılaşmayı gidermek için parçaları birleştirip genişleyen dayanışmanın adıdır. Şefkat kalbin ünsiyet yoklamasıdır. Şefkat Rahim tecellisi ile işleyen bir yapıştırıcıdır: yabancılıkları eritir. Şefkat birinin yarasına (ki herkes yaralıdır bu karşılaşmada) diğerinin sargi olmasıdır.

Eğer şefkat kalbin varlıkla yüzleşmesi ise tefekkür aklın yüzleşmesidir. Yani şefkat kalbin başına gelen şey ise tefekkür aklın başına gelen şeydir. Tefekkür insanın aklının sair mevcudatla karşılaşmasında hayreti hikmete dönüştürmek için yaptığı yolculuktur. Başka bir deyişle, tefekkür akıl midesinin teşekkürüdür. Tahkik ve mevcudattan sual etmek tefekkürün takvasıdır. İnsan soru sormaya sorgulamaya mahkum olduğu için ya kaçar (gaflet) ya da yola koyulur (hayret). Tefekkür akıl midesinin hikmetli varlık sofrasına karşı teşekkürüdür. Tefekkür vediaya karşı teşekkürdür. Yani Hikmetle Veren'e karşı "tefekkür şükrandır"

Şefkat de tefekkür de bir dayanışmadır: İnsanın kainatla dayanışması.

Zira insan en eksikli varlıktır. O kadar ki varlık olarak bir hiçtir. Hiç ise Her'in en güzel aynasıdır.

Twitter: @mucahitbilici

Taraf

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum