Gülser TÜRKOĞLU

Gülser TÜRKOĞLU

Zamanlaşmış

Akışına bırakılan her şey,kendisini ters çeviren kum saati gibi ince ince dökülen kumların teker teker saçılmasıyla ; ortalıklarda, meydanlarda , sahalarda..Bırakılan her şeyde ‘’zaman’’mutlak değer konumunda olup gün ve gün yok olmakta , değer kaybetmekte ve matematikteki sıfırın karşılığının etkisiz elemanı…

Hayat gün doğumuyla başlar, gün batımıyla biter. Bir günlük ömür, merdivenlerin ardın sıra dizilişiyle birbirini takip eder. Kafanı kaldırıp, şöyle bir geriye baktığında ‘’bir gün daha bitti.’’ dediğinde, ufacık bir kısa gün zannedersin. Oysa ki, kısa günler dediğimiz birikip bir araya gelerek torbalar dolu yılları oluşturur. Torbalar dolu yıllar, seneler, günler, saatler, dakikalar, saniyeler, saliseler…

Günler ki, vakit zamanını birbirine bağlayan bir temsildir. Temsil sıralanıp, haberleşmenin odak noktasında büyük bir hızla devam etmesi gerekirken, devam edemeyip ayağı takılan, her yerde hayata bir sıfır yenik başlayan bir yaverdir. Yaverinin sahibi de zamandır. Lakin buradan görülüyor ki, zamanın baş tacı değil de,  dış kapının dış mandalı misali konumuna gelmesidir. Bir anne gibi zaman; günleri , yılları sarıp sarmalaması gerekirken devran tersine dönmüştür . Günlerin arasındaki boşlukların içerisinde  ‘’zaman’’  yığılıp kalmış,bir adım daha ileri gidecek mekan ı hanı kalmamıştır.İşte değeri bilinmeyen , su gibi akıp giden zamana ağızdan şu satırlar dökülür :
‘’ Zaman-ı ebedi kıl ,  
Zaman-ı teslim etme fani şeylere,     
Zaman-ı zamanda değerlendir,
Zaman-ı ediniver servet ! ‘’  

Aslında birbirlerinden hiç ayrılamayacak olanlar onlarlardır . ‘’Zaman , gün , saat .’’ Ama şimdi ki hal ortadadır ,  birbirlerine sırtlarını dayaması gerekirken hepsi birbirinden habersiz takılıyor, kendi aralarında yarış standında koşuyorlar . Fakat unuttukları bir şey var o da ‘’Zamanın hepsinin bir ortak bileşeni olmasıdır.’’Bu yüzdendir ki , zamanı saraçtan tamamen sıfırlamak , yok etmek imkansızdır.
Burada insanoğlunun acizliğini görememek imkansız ,acizliği şudur ki , zamanı temaşa edememesidir. ‘’Farkına varamamasıdır zamanın . ‘’ Farkında olsa keşke  ;  ‘’Zamanın içerisindeki zamanın zamansızlığının.’’Bütün  olan her şeyin saldırısına karşı kazanılan tek zafer keşke , ‘’zamanın farklılığını anlayabilmek ,  verdiği gerçek huzuru hissedebilmek , duyabilmek ,  ona elleriyle dokunabilmek . ‘’ 

Hayat serüveninin atlı koşturmasında zaman ,  at nallarının altına adeta kürekle kazınsa kalkmayacak şekilde yapışmış bir haldedir.Oysa ki , zaman atlarının tepesinde sanki Fatih İstanbul’u feth edermiş gibi gümbür gümbür o atların ayaklarını yere vurarak , günün ,  saatlerin içerisini  yararak  zirve tepesinde kendini sallandırması gerekir . 

Lakin hayatta o kadar gereksiz boş şeylerle uğraşıyoruz ki , saatler günlerin içerisinde , günler saatlerin içerisinde boş mekanlarda boş yere harcanan vakitler… ‘’Vakit nakittir . ‘’Derdi , akıllarımızdan silinmiş artık .

Bu yüzdendir ki , Akışına bırakılan her şey,kendisini ters çeviren kum saati gibi ince ince dökülen kumların teker teker saçılmasıyla ; ortalıklarda, meydanlarda , sahalarda..Bırakılan her şeyde ‘’zaman’’mutlak değer konumunda olup gün ve gün yok olmakta , değer kaybetmekte ve matematikteki sıfırın karşılığının etkisiz elemanı…

Aslında zamanı ,  yağdan kıl çeker gibi var olan her şeyin ortasından çekip etkili hale getirebiliriz . Bu tamamen bizim elimizdedir . Kesinlikle sağa sola bakmaya çalışmak  başka yerlerden medet umma gibi bir durum söz konusu değildir . Tanpınar’ın bir sözü var diyor ki ; 
                                          ‘
‘’Ona varabilmek için aradan bir sürü perdenin , engelin kalkması lazım. İşte o zaman
istediğin ‘’zaman’’ olacak . ‘’(Saatleri Ayarlama Ensütütüsü) ‘’
İşte zamanı , zamanlaştırmak yani bizim elimizdedir . Biz var olduğumuz sürece zaman da her an var olup bizimle yaşayacak lakin aldığın nefes kesildi an , Azrail zaman ile ruhunu çoktan bedeninden alacak , ilerde seni bekleyen hayata bırakacak . Oraya gittiğinde de  bu sefer zaman seni ‘’zamanlaşmış’’bir halde bekliyor olacak…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum