Muhterem kârîlerim, hepinizin malumudur, âdemoğlu vesveseli bir canlıdır. Benim de bazen vesveselerim oluyor tabii. Hıı-hıı. Taştan-kayadan değiliz a akıllım! Etten-kemikteniz. Normal. "Mesela?" Mesela: Bazen kendime soruyorum: Kemalistler Mustafa Kemal'in bazı sözlerini yanlış anlamış olabilirler mi? Evet. Bir harf bile çok şeyi değiştirebilir çünkü. Misal: Mustafa Kemal'e atfedilen "İstikbal göklerdedir!" diye bir laf var. Makamının asl u faslını bilmiyorum amma, tefekkür ediyorum, emlakçılar için tavsiye niteliğinde bir beyan değildir. Aynen. Yani "Gökdelen dikmeye bakın!" denmemiştir. "Ya?" Belli ki Elon Musk'tan çok, çok, çok önce o da birşeyler kuruyormuş kafasında.

"Mars'a seyahat mi?" Yok yahu. Daha neler! 'Vur' dedik de 'Füzeyle vur' demedik. İnsan rakıya ne denli düşerse düşsün ayakları bu derece yerden kesilmez. Daha nal çivisi üretemiyordu ülke o vakitlerde. Şapka Kanunu çıkarıyor ama şapkadan tavşan çıkaramıyordu. O şapkayı da dışarıdan alıyordu üstelik. Bira fabrikası açmakla falan uğraşılıyordu. Kimbilir, o kadar alkol almasaydı, zaman neler gösterecekti? Cık, cık, cık. Neyse... Takdir böyleymiş.

Takdirin önüne geçilmez. Mustafa Kemal de, cephede kurşundan değil, sarayda sirozdan öldü. Eh. Ölenle de ölünmeyeceğini 'hemen kendi portresini paralara bastırmak sûretiyle' İsmet İnönü gayet net bir şekilde gösterdi. CHP zaten bu neviden 'gerçekçiliği' herdaim yaşatan bir örgütlenmedir. "Kral öldü. İyi de oldu. Yaşasın yeni kral!" jargonuna ne hızlı intibak ettiklerini 'lider değişikliklerinde' görebilirsiniz. Seçime girerken 'piro' olanlar, seçim arkasından 'bitmiş puro' gibi küllükte bırakılabilirler. Yahut ayrılığın kemalinden 'özel'likle gözyaşı dökenler, hemen ilk fırsatta, ilk kongrede yani, Brutüs gibi 'özgür' şekilde kemallerinin kuyusunu kazabilirler. Ben bazı kelimeleri tek tırnak içine alıyorum. Siz acayip acayip şeylere bağlıyorsunuz. Yapmayın canım. O zekavet CHP'lilerde zaten vardır.

Sadede döneyim. Öhöm. Mezkûr "İstikbal göklerdedir!" cümlesi de, harf hatasıyla, yanlış anlaşılmış olabilir. Neden böyle diyorum? Çünkü geçenlerde bir haber okudum. CHP'li Üsküdar Belediyesi, bir de mübarek Ramazan ayında üstelik, Afrikalı twerk eğitmeni Lucille Aires'i İstanbul'a getirtmiş. Ben edebimden 'twerk' denilen rezilliğin ne olduğunu genişçe anlatamıyorum. Malum ya, gözümün nuru Bediüzzaman demiş, "Bâtıl şeyleri iyice tasvir, sâfi zihinleri idlâldir." Billur zihinlerinizi kirletmek istemem. Lakin şu kadarını bilin: Bu kendisine 'dans' denilen denîliğin de yoğunlaştığı alan 'harf hatası' ihtimalini kuvvetlendiriyor. Yani, eğer, işte, gökü 'gök' değil de bir meş'um harf hatasıyla anladılarsa, eyvah, aman, işte, o istikbale kavuşmak için yolu hızlandırmaya çalıştıkları düşünülebilir.

Zaten CHP'nin iktidarı aldığı bütün o yerler-zamanlar boyunca; uçak sayısının artmasından ziyade; dikkat buyurunuz; eteklerin kısalması; çıplaklığın âdiyattan hâle gelmesi; LGBT sapıklığının dahi desteklenmesi; en son Hâdise'nin de, âdeta mevzua tüy diker gibi, Onuncu Yıl Marşının adını 'Donuncu Yıl Marşına' çıkarması vs... Hepsi biraraya getirildiğinde kârîlerim, Zeki Kamilzade kardeşinizin suizannı sanki bir tür hüsnüzanna dönüşüyor, yani bunları 'Sözü duymazdan geldikleri için değil yanlış duydukları için yapıyorlar...' ihtimali kuvvet kazanıyor. Evet, belki de, buradaki müfrit hüsnüzannımla, hüsnüzan dalında Guinness Rekorlar Kitabı'nı zorluyor olabilirim. (Böyle bir dal varsa tabii. Yoksa yapacak birşey yok.) Zira hüsnüzanda bundan ilerisi olamaz. Aptallığa çok yakınım şu an...

Hem, geçtiğimiz 23 Nisan'da, yine CHP'li Altıeylül Belediyesi'nin, 'çocuk bayramı' ile ne ilgisi varsa artık, çıplak bir kadına 'direk dansı' yaptırması sorunsalı, bulduğum formülle çözüme ulaşmış oluyor. Yaaa. Oy, oy, oy. Gelsin Nobeller. Gitsin ödüller. Bilime bizim de minik bir katkımız olmasın mı? Olsun elbette. Olsun. Yakışır. Benim çözümlemem de CHP'nin 'çalışma prensiplerini' açıklığa kavuştursun. Öyle ya: Millet uzaydaki hareketleri açıklığa kavuşturuyor, atomaltı âlemdeki hâdiseleri izah ediyor, biz de bir partimizin çalışma prensiplerini vuzuha çıkaralım.

Heyhat! Boş durmayalım. Az hizmet midir? Tamam, Bayraktar abimizin yaptığı kadar büyük bir iş değildir, fakat Türkiye'yi delirmekten kurtarmış oluruz. Hey yavrum hey! Zeki Kamilzade'yi küçük gördünüz de Karamürsel Sepeti mi sandınız? Yanlışsınız. İşte çözümlememin özeti budur: CHP'liler, Mustafa Kemal'in "İstikbal göklerdedir!" sözünü, bir harf hatasıyla, yanlış anlamışlardır. O yüzden de istikballerini hep oralarda aramaktadırlar. Çıplaklığa, ahlaksızlığa, sapkınlığa düşkünlükleri de bundandır. Bu yanlış anlamadandır. Çevrenizdeki CHP'lileri aydınlatınız muhterem kârîlerim. Hatalarından dönsünler. Yapmaları gereken uçaktır. Bir taraflarını açmalarına gerek yoktur.