Dursun SİVRİ
4444 sırrına doğru yeni müfredat
Değerli dostum edebiyatçı- şair ve eğitimci Ali Hakkoymaz ağabeyim biraz espri biraz gerçek bu yeni taslak eğitim müfredatına “Dert+Dert+Dert” demiş.
Şairler dertlidir. O dertleri ve acıları yaşamazsa şiir yazamazlar.
Derdini sevmelisin hocam. Dert bitti denildiğinde asıl büyük dert o zaman başlamıştır.
Aslında dert aynı zamanda değer göstergesidir. Derdi olmayanın değeri olmaz.
Eğitim meselesi dert dert demesindeki maksadı müphem bırakmış.
“Her şeyin başı eğitim” sözü genelleme bir söz. Genelleme beyanlardan genelde sonuç da çıkmaz. Basma kalıp sözü ulu orta kullanırız.
Sözün ulu orta kullanılması konuyu önemsizleştirmez. En fazla üzerinde durulması gereken konudur. İnsanın yaratılış gayesi “taallüm ve tekemmül” meselesi demek eğitim demektir.
Asıl dert neymiş bakalım;
“Ben cemiyetin imanı selameti uğrunda dünyamı da feda ettim ahretimi de. İslam cemiyetinin imanını selamette görürsem cehennemin alevleri arasında yanmaya razıyım. Vücudum yanarken gönlüm gül gülistan olur.” (Bediüzzaman)
Dert edinmek diye buna derler. Bu ekstrem-zirve noktada bir dert edinme değerin ne olduğunu tahayyül etmek bile mümkün değil. Eşref Edip’in “Tahliller” makalesinde yer alan hatıranın heyecanlı metni yıllardır defalarca okuyup dinlediğimiz halde ne anlam ifade ettiğini tam idrak edebildik mi bilemiyorum?
Şimdi gelelim bu 4444 meselesine. İhlas Risalesinde uhuvvet, tesanüt ve muhabbetin temini için üç elif bir çizgi üstünde bir araya gelirse 111 kuvveti, dört tane dört bir çizgi üstünde 4444 iken ayrı ayrı (4+4+4+4= 16) kuvvetinde olacağına işaret ediyor.
Bugün yeni moda deyimle nitelikli birlikteliğin meydana getirdiği sinerjiden doğan enerji anlaşılması gerekmektedir.
Gündeme gelen yeni eğitim reformu olarak takdim edilen (4+4+4) formülü ilgisi olmadığı halde konuya giriş ve dikkat için yanından geçtik.
Efendim bu (4+4+4) aşamalı eğitim müfredat uygulaması henüz muhtevası tam ortaya çıkmadan tartışma başladı. Hemen beyan ediyorum bir eğitimci olarak pozitif bir ön yargı ile olumlu görülmesi gerektiğini baştan ifade etmek istiyorum.
Milli Eğitim Bakanının açıklamalarından yola çıkarak okuyucularımızın zihinlerini hazırlama bağlamında fikrimizi, görüşümüzü ve gerekçemizi beyan edelim dedik.
Sekiz yıllık kesintisiz eğitim bir türlü seksen küsür yıldır tutmayan resmi ideolojinin 28 Şubat post modern darbesiyle dayatmasıdır. 12 yılda belki en az üç kuşak nesil bir nevi heba edildi. Büyük bir travma yaşatıldı.
Karanlık, kozmik odalarda hazırlanan bir toplum mühendisliği projesidir. Dinsiz nesil yetiştirme amaçlı Köy Enstitülerinden sonra en büyük mânevi tahribat ve erozyona sebep olmuştur. Halka rağmen bir dayatmadır.
Anadolu insanının tekamül ve terakkisi önüne konulmuş zalimane bir bariyerdir.
Sadece imam hatip okulları değil meslek liseleri de Anadolu çocukları olduğu için bariyer konulmuştur. “Ya köyde kal ya da işçisin sen işçi kal” demekti. “Senin mühendis, doktor, hâkim, avukat, kaymakam, vali, genel müdür olmak neyine? Çalış üret, talimatları dinle, vergi ver ve askere git gerisine karışma, aklın ermez…” diyen ittihatçı laikçi, jakoben zihniyetin son hamlesinin ürünüdür kesintisiz sekiz yıllık program ve devamındaki katsayı engeli.
Risale-i Nur’la Bediüzzaman bütün engelleri, bariyerleri, labirentleri aşarak en etkili, en yaygın, külfetsiz açık-yaygın eğitimi her hanede uygulanabilecek bir metotla tepeden dayatma toplum mühendisliği projelerini akim bıraktırmıştır. Şu an milletin değer yargılarında Risale-i Nurun hayata bakış değerleri hâkimdir.
İlkokul dördüncü sınıftan sonra esnek seçenekler, açık ortaokul uygulaması ile kabiliyetlere göre zamanında yönlendirme çok faydalı olacaktır. Eğitim alanı en ücra alanlara yayılacaktır. Tek tip insan modelinden çok çeşitliğe geçiş olacaktır.
Kur’an kursları yaygınlaşacak, daha sistematik ve toplumun daha geniş katılımı ve katkıları sağlanacaktır. Mesleki eğitim dışında hiçbir alan ve okul kalmayacak.
“Çekirdekten yetişme” tabir edilen meslek sahibi olanların niteliği artacaktır.
Zaten üniversiteye giriş bir meslek alanına geçiş değil mi?
Düz liseden üniversiteye giren meslek sahibi giremeyen milyonlarca genç ilkokul mezunu ile aynı seviyede bom boş hiçbir işe yaramayan bir insan haline geliyor hali hazır uygulamada… Meslek lisesini en alt derece ile bitiren bir genç üniversiteye giremeyen en çalışkan düz lise mezunundan daha kolay iş buluyor.
Melek lisesi alanına göre mühendislik okuyan bir mühendisin işe intibakı ve başarısı da düz liseden mühendis olanlara göre daha başarılı olduğu evvelden beri biliniyor. Ancak o kanalı maalesef kuruttular.
Yeni sistemde her çocuk veya genç üniversiteye girse de girmese de bir meslek sahibi olacak. İsteyen üniversiteye de girebilecek bir mekanizmadır.
Meslek sahibi olmayan insan tanımsız belirsiz kimliksiz figürden ibaret kalıyor, şu an durum böyle. Fırsat eşitliği yok. Parası olmayan okuyamıyor.
Gönüllü kuruluşlar gerek ikinci dört yıllık dönemde gerek üçüncü dört yıllık dönemde daha fazla eğitim konusuna himmet edebilme imkânına kavuşacak.
Hayatta karşılığı olmayan, işe yaramayan bazı dersler var ki, çocuklara sadece zahmet vermekten başka işe yaramıyor. Hangi dersler olduğunu tahmin edersiniz. Hayatta hangi bilgi ve beceri lazımsa onlar öğrenilecek.
Kestirmeden dolandırmadan, zaman kaybı yaşamadan kazan/kazan yöntemi ile her iki taraf da sonuçtan memnun kalıyor.
Bu sistem içinde ilave temel dersleri de katarak eğitim müfredatının standartlarına uygun sınav yapılarak diploma alması da sağlanabilir.
Aynı zamanda özel eğitim kurumlarının artması ve yaygınlaştırılması, çok renklilik ve çok sesliğin artması ile özgürlüklerin ve demokrasinin gelişmesine katkı sağlayacaktır.
Diğer taraftan hafızlık eğitimi ve berabersindeki diğer dini konularda eğitim alan bir çocuk temel dersleri de ilaveten alarak diploma alması veya bir üst kurda öğrenime devam etmesi sağlanabilir. Elbette işin uygulama ve pratiği bu kadar basit olamaz. Ana çerçeve olarak esneklik ve seçenek alanların çok olması eğitimin hayata hazırlama işlevini daha iyi yerine getirilmesine vesile olacaktır.
Şimdi eğitimcilerimiz ana çerçevesi kaba hatları ile gündeme gelen bu yeni müfredat programının içi nasıl doldurulabileceğine öneriler geliştirmeli.
Tekrarda fayda var. Bu yeni açıklanan eğitim reformu kesinlikle şu an uygulanan dayatmacı sakat sistemden daha iyi olacaktır. Ümit ve temenni ediyoruz.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.