Abdurrahman İRAZ

Abdurrahman İRAZ

Abdullah Yeğin ağabey Hollywood'ta

8 Temmuz pazar günü Eflani'nin Çalışlar Mahallesinde okunan geleneksel mevlid-i şerifi siz sevgili Risale Haber okuyucuları için takip ettim. Her sene biraz daha büyüyor. Üstadın talebeleri de katılmıştı. Abdullah Yeğin ağabey yaşadığı bir olayı cami cemaatine nakletti ben de size aktarayım.

yegin_hollywood.jpgBir tarihte Abdullah ağabey ABD'ye gidiyor oradaki kardeşlerle hizmet mahallerini dolaşırlarken yolları Hollywood’dan geçiyor. Bu sıradada namaz vakti giriyor. Bir benzin istasyonuna giriyorlar. Abdullah ağabey her zaman yaptığı gibi kaşkolunu çıkarıp başına sarıyor, bunları gören bir karı koca yaklaşarak bunun ne olduğunu neden öyle yaptığını soruyorlar.

Abdullah ağabey de yanındaki tercüman kardeşimizin yardımıyla Müslüman olduğunu ve bu saatin Allah'a ibadet saati olduğunu anlatıyor. Bu sefer Amerikalı çift “biz de sizinle ibadet edebilir miyiz?” diye soruyor. Netice olarak bizimkiler namaz kılarken onlar da beraber rüku ve secdeyi yapıyorlar. Ve namazın sonunda Abdullah ağabey onlara yanındaki kitaplardan hediye ediyor. Altı ay sonra da bir gazetede o çiftin Müslüman olduklarını yazan haber Abdullah ağabeye bildiriliyor.

barla.20120711110819.jpg

BARLA

Eflani mevlidinden aldığımız feyiz ve şevk ile Isparta'da vakıf “Laz Osman” ismi ile maruf Osman kardeşten beni yalnız bırakmamasını rica ederek onunla birlikte Isparta'ya yola çıkıyoruz. Bir vakıfla yolculuk yapmanın daha önce hazzını yaşamıştım. Sohbet genel olarak Risale-i Nur üzerine olur. Malayani hiç bir kelime işitmezsiniz ve yolculuğunuzun adeta ibadete dönüştüğünü hissedersiniz. Gece saat 01'de Isparta'ya vardık. Geceyi Isparta Kültür ve Eğitim Vakfı'nın pırıl pırıl misafirhanesinde geçirdikten sonra sabah Barla'ya yola çıktım.

Barla'ya girişte manevi bir atmosfer karşılar insanı, Bediüzzaman'ın cazibesine kapılıyor insan. Risale-i Nur anaforu bir yerden başka bir yere sürüklüyor, orada geçirilen her dakikanın görsel veya duygusal bir karşılığını adeta tattırıyor. Kısacası Barla'da insan her sa’yın, her gayretin, her yorgunluğun içinde bir ücret, bir tad alıyor. İşte Barla'dayım, anayurduma geldim. Ruhumun, anamın babamın kokusunu alıyorum Barla'da... Barla benim memleketim...

nurubedi.jpg

NUR’U BEDİİ

Mustafa Sungur ağabey medresesi olarak bilinir. Barla'yı ikiye bölen anacaddeden Üstadımızın evine dönünce cennet bahçesine varmadan önce sağ tarafta kalır. Bu üçüncü senedir Nur’u Bedii'de misafir oluyorum. Bu sene büyük bir tadilat geçirdi. Geçen sene misafirleri alamıyordu. İlaveler yapıldı, yenilikler eklendi. Takriben 300.000 lira kadar harcama yapıldı. Himmet sahipleri el attılar, Allah razı olsun. Geçen gün Sungur ağabey ellerini açarak buraya emeği ve tek lirası geçen herkese dualar etti. Gerçi daha yarı borç duruyor, ama eminim bu yazıyı okuyan nur talebeleri medresede bir hisselerinin olmasını isteyeceklerdir. Sadaka-ı cariye öyle bir şeydir. Şu anda içinde 700 telebe-i ulum var Kur’an, Cevşen ve Risale-i Nur okuyorlar...

***

VAKIF OKUMA PROGRAMI

Bu sene üçüncüsüne katılıyorum. Her sene ailece gelir ehli suffanın bir misalini izlerim Barla'da. Tenezzüh, surur, inbisat, rahat-ı ruh, rahat-ı kalb ya da bugünün gençliğinin anlayacağı bir dille “doya doya keyif.” İşte programın tarifi. İnsan Barla'da okudukça okumak istiyor, okumak ruhu eğitiyor. Ruhu eğitilmiş insan içtimai hayatta temayüz ediyor, farkı hemen farkediliyor. Geçen sene 500 kişi vardı, bu sene sadece Azarbeycan'dan 100 kişi gelmiş. Şöyle diyor İsmail ağabey, “aslında 100 kişi daha gelmek istirdi lakin kalmağa yer olmadığı için 100 nefer getirdik.” Dünyanın 35 ülkesinden vakıflar var, hepsi ayrı renkte ayrı milliyette, fakat hepsi de aynı ruh ve aynı fikirde. Ve hepsinin yüzünde aynı tuğra, aynı sikke, aynı mühür: NUR. Birbirleri ile konuşmalarını aralarındaki muhavereleri keşke, mümkün olsada kameraya alsak ve bütün dünyaya göstersek. Eminim en etkili davranış bilimleri dersi, en açık toplum pisikolojsi öğretisi, en güçlü kişisel gelişim tekniği olarak kabul görecektir.

yujikov.jpg

YUJİKOV

İki sene önce yine Barla'da tanımıştım. Boynunda haç vardı. Fotoğrafını çekince mahcup mahcup haçı saklamaya çalışmıştı da ben de ona "saklama" demiştim. Risale Haber'de onu anlatan geniş yazı olduğu için tekrar etmeyeceğim. Yalnız şunu söylemeliyim. Bir kaç sene önce Rusya'da vakıf Resul kardeş bir televizyonda risaleleri anlatınca dinliyor ve o günden sonra ayrılmıyor. Vladimir Semyonoviç Yujikov, eğitim bakan yardımcılığı ve yıllarca milletvekilliği yapmış biri. Şimdi kolejleri var Rusya'da. Şu mesajı verdi:
“Benim bütün talebelerim Türkiye'yi, Müslümanları, Bediüzzaman'ı, Risale-i Nur'u ve Sungur ağabeyi tanıyorlar ve Sungur ağabeye selam söylüyorlar ve ondan dua istiyorlar inşaallah gelecek sene kolej talebelerinin büyük bir kısmı ile biz de burada Barla'da Nur'u Bedii'de okumaya katılacağız. Bütün bu nurlu kardeşlerimden bize çok dua etmelerini istiyoruz. Ve biz biliyoruz ki her muvaffakiyetimizin arkasında Sungur ağabeyin bize duası var."

kabristan.jpg

KABRİSTAN

Dün Mehmet Fırıncı ağabey ile bir dostumuzu ziyaret ederken Barla kabristanı gündeme geldi. O dostumuz dedi ki, "ben eşimle birlikte bazan Barla kabristanına ziyarete giderken adeta cennet bahçesine girer gibi bir hal alıyorum." Gerçekten bir gün önce Fırıncı ağabey ile kabristana girerken o haleti ruhiyeyi hissetmiş ve bunu belli etmiştim. Kabristana ziyarete gelen kardeşler adeta orada kalmak istiyorlar. Dün Ali Sert hocamla birlikte ziyarete gittik. Duygusal hallere büründü herkes. Vaktiyle onlar sağ oldukları zaman onlara doyamadık şimdi onlara yasinler, hatimler okuyoruz. Bayram ağabey Ali Uçar ağabey bize hakkınızı helal edin.

tayinat.jpg

TAYİNAT
 
Çok kişi bilmez tayinat kelimesinin ne olduğunu fakat çok kişi de bunu sadece bilmekle kalmaz aynı zamanda yaşar. Tayinat bir ekmek demektir. Üstadımız Risale-i Nur'la meşgul olanlara ya da daha açık bir ifade ile meşgalesi Risale-i Nur olanlara yine Risale-i Nur'un satışından yapılan kârdan günlük bir ekmek parası dağıtırmış. Zira "onlar talebe-i ulumdur" dermis. Şimdi Risale-i Nur ticareti yapanlar bu kitaplardan kazandıkları paralarla ya kendi arabalarını yeniliyorlar ya da diğer batmış şirketlerini kurtarıyorlar. Geçen sene bir vesile ile sungur ağabey bana şöyle demişti, “kardeşim bir ekmek parası benim hakkım olduğu halde, Sözler Yayınevinin kârından bu güne kadar benim evime bir ekmek parası dahi girmemiştir." Evet geçen hafta İstanbul'da bütün vakıfların ve risalelerle meşgul olanların bir yıllık tayinatları dağıtıldı.

Dün Barla'da ortaya büyük bir çanta geldi çanta açılınca içinde destelenmiş, guruplandırılmış zarflar çıktı. Dünyanın her tarafındaki vakıfların isimleri tek tek okundu gelenlere Sungur ağabey bizzat kendi eliyle şöyle diyerek veriyordu zarflarını. “Üstadımızın zekatı, sadakası, teberrükü ve talebe-i ulum tayinatı olarak veriyorum, kabul et.” Zarfı alan vakıf kardeş de cevaben, “Üstadımızın zekatı, sadakası, teberrükü ve talebe-i ulum tayinatı olarak aldım, kabul ettim” diyor. Zarfın içinde çıkan para 365 ekmek parası yani toplam 250 TL. Fakat her vakıf 250.000 TL'lik seviniyor. Sordum, cevap olarak dediler ki, "bu para Üstadımızın kendi parası ve bize Üstadımız gönderdi. Sungur ağabey sedece emanetçi biz Üstadımızdan aldığımız için bu kadar çok seviniyoruz."

İnşaallah bir gün ben de hak ederim ve Sungur ağabeyin ya da Ahmet Aytemur ağabeyin ya da Said Özdemir ağabeyin ya da hakikaten Risale-i Nur'un parasını böyle harcayan bir ağabeyin elinden tayinat alırım. Aşk, şevk ve iştiyakla bekleyeceğim ve inşaallah hak etmeye çalışacağım. Lütfen okuyucularım bana dua etsin.

SAADET VE MUHABBETLE KALINIZ - BARLA

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
8 Yorum