Dursun SİVRİ
Açılımın hatırlattıkları ve “Kalbî Açılım”
Madem gündem “açılım” biz de konuya biraz ciddi biraz da espri cephesinde bakalım dedik.
Her şeyin müspet ve menfi cihetleri olabildiği gibi açılımın da olumlu olumsuz tarafları olacaktır.
Kısaca “açılım” çeşitlerini sayacak olursak,
•Kalbî açılım
•Aklî açılım
•Ruhsal açılım,
•Duygusal açılım
•Mânevi açılım
•Maddi açılım
•Bedensel açılım
•Parasal açılım
•Küresel açılım
•Kürt açılımı
•Türk açılımı
•Sosyal açılım
•Siyasi açılım
•Demokratik açılım
•Bürokratik açılım
•Toplumsal açılım
•Uluslararası (üniversal) açılım
•Teknik açılım
•Dini açılım
•Vb…
Yukarıda tadaat edilen (sayılan) açılımlar çoğunluğu ilk bakışta insanda müspet (olumlu) kanaat ihsas ediyor.
Yalnız, müstehcenlik, sefahat, ahlâki bakımdan problem olabilecek “bedensel açılımla” geçim sıkıntısının baş nedeni olan “parasal açılım”a dikkat etmek lazım. Her iki açılıp saçılmanın sonu hem dünyada hem ahirette iyi olmayacak açılımlar.
Örneğin “teknik açılımı” ele alacak olursak ilk akla gelen uçağın iniş takımlarının açılmasıdır. Allah muhafaza, iniş takımları uçağın inişinde açılmasa sonuç felaket olur.
İnsan yaratılış icabı toplu halde yaşamak zorunda olduğunda, yardımlaşma ve dayanışmaya muhtaçtır. Bunun için, “sosyal açılım”, “toplumsal açılım” ve benzeri konulardaki açılım şarttır.
Açılımın gündeme gelmesine vesile olan “Demokratik Açılım” tamamen insan fıtratının gereğidir.
Bunun aksi krallıktır, diktadır, muamele-i keyfiyedir. Kemalistler de tabu olarak yasalara silah zoru ile koydurdukları ilkeler gerçek özgürlükle bağdaşmadığı için bu demokratik açılıma karşı çıkıyorlar. Sürpriz değil. Siyasi muhalefet açısından karşı çıkanları da anlamak mümkün.
Sorundan beslenenler var. Kürtçülük olmayınca Türkçülük yapmanın anlamı kalmayacak. Her neyse.
Başka bir açılım konusuna dikkat çekmek istedim yazının sonu geldi.
Kalbin açılımı. Mânevi açılımla beraber ele alınabilir. Sırların açıldığı, Marifetullahtan Muhabbetullaha giden açılım gibi.
İman-ı billah… Marifetullah… İbadetullah… Muhabbetullah… Lezzet-i ruhaniye…
Hz. Ebubekir’in (r.a) kalbî açılımı nasıl?
Diyor ki, “Ya Rab!!. Benim vücudumu o kadar büyüt ki cehennemde mü’münlere yer kalmasın.”
Benzer bir kalbî, gönül açılım ifadesi de Bediüzaman’dan
“Gözümde ne cennet sevdası var ne cehennem korkusu, milletimin imanını selamette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. Vücudum yanarken gönlüm gül gülistan olur.” Devamla;
“Kanaat ve kuvvetimle ehl-i imana bir hizmet-i imaniye yapmak için, değil yalnız dünya hayatımı ve fâni makamatımı, belki -lüzum olsa- âhiret hayatımı ve herkesin aradığı uhrevî bâki mertebeleri feda etmeyi; hattâ Cehennem'den bazı biçareleri kurtarmağa vesile olmak için -lüzum olsa- Cennet'i bırakıp Cehennem'e girmeyi kabul ettiğimi hakiki kardeşlerim bildikleri gibi, mahkemelerde dahi bir cihette isbat ettiğim…” diyor.
Gündemi okumak, gündeme gelen konulardan ders çıkarmak için nefis muhasebesi, öz eleştiri yapılabilir.
Kalbimizin çapı, kabı, kapasitesi, şefkat, merhamet duygularının derecesi, tahammül katsayısı, feragat, fedakârlık boyutu ne kadar acaba? Herkes kendi kendine, vicdanına sorabilir.
Bazen kabullenemediğimiz küçük bir mesele yüzünden nice kalpleri kırıyoruz. “Değer mi değmez mi?” ölçmeden biçmeden tepkilerimiz oluyor. Tövbe kapısı, özür yolu açık.
Kalp kapasitemizi, kalbimizin performansımızı ölçebilir miyiz?
Gönlümüzü ne kadar açabilmişiz? Genişletebilir miyiz?
Başkalarının değil ama kendi kalbimizin, gönlümüzün kapasitesini performansını ölçebiliriz.
Vicdani bir meseledir. Nefis muhasebesi yoluyla mümkündür. Sakın bu sefer de ölçülmez diye itiraz etmeyin!
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.