Mehmet PAKSU
Adetler, alışkanlıklar nasıl ibadet olur?
"Hocam, Sünnet-i Seniyyeye ittibâı kendine âdet eden, âdâtını ibadete çevirir" vecizesini nasıl anlamak lazım?" "Adet", alışkanlıklar, hayatın normal seyri içinde oturup kalkmak, yemek içmek, uyumak yürümek, alış veriş yapmak gibi her gün yaptığımız işler, meşguliyetlerdir.
İbadetlerin ise neler olduğunu hemen herkes biliyor. Namaz, oruç, zekat ve hac gibi İslamda var olan kulluk görevleridir. Her Müslüman bu ibadetleri yapmaya çalışır. Hepsini yapamasa da, karşı çıkmaz, yapanları kınamaz ve yadırgamaz.
İsteyen beş vakit namazını kılar, Ramazan ayı gelince orucunu tutar, imkanı varsa zekatını verir, gün gelir hac görevini yerine getirir. Bütün bunlar birer ibadet bütünü içinde değerlendirilir, birer kulluk görevi olarak yapılır. İbadet, "kulluk" anlamını taşıdığına göre, ibadetler sadece bunlar mıdır?
Başka tür bir ibadet yok mudur? İbadetleri emreden, yapmamızı isteyen Allah'tır.
Onu ilk defa yapan, en güzel ve ideal anlamda, mükemmel şekilde yapan da bir elçi olması bakımından Allah Resulüdür. Hem ilk defa, sıfır noktadan başlayarak yapmış, hem de kendisine hiçbir kimsenin yetişemeyeceği biçimde en mükemmelini yapmış, son noktayı koymuştur.
Başta sahabiler olmak üzere, her ibadeti başlangıçta ondan öğrenenler, onu kendilerine örnek almışlar, ama hiçbirisi ona yetişememişlerdir.
Öyle ki, bazı geceler olmuş, ayakları şişinceye kadar namaz kılmış, Ramazan ayı dışında bazen öyle çok oruç tutmuş ki, onun oruçsuz gününü kimse görememiş. Sadaka ve zekatı o kadar fazla vermiş ki, evinde ve avucunda hiçbir şey bırakmayacak derecede tamamını dağıtmış.
Hac da herkes bir kurban keserken o Veda Haccında 63 deveyi kurban olarak kesmiştir. Bütün bu uygulamalar, Efendimizin (a.s.m) ibadette ve kullukta da emsalinin ve benzerinin olmadığını gösteriyor. Bunun yanında ümmetine devamlı biçimde orta yolu tavsiye ediyor, "amel ve ibadetlerde aşırıya kaçmamayı" öğütlüyordu.
Bu ibadetlerin dışında, bir de Peygamberimizin insan olması yönüyle bizim gibi normal olarak yaptığı işleri vardı. O, Allah'ın insanlar için seçtiği örnek bir insandı. Günlük hareket ve davranışlarında insanlara şaşmaz örnekler sergilemişti. Peygamberimizin işlediği, yaptığı, uyguladığı, hayatında görülen ve var olan bütün bu işlere ve "âdet" anlamında alışkanlıklarına sünnet adı veriliyor. Aynı zamanda "yol" anlamına da gelen sünnet, Resulullah'ın hayatının bütününü kapsıyor.
O Allah adına hareket ettiği, Allah'ın özel eğitim ve gözetimi altında bulunduğu içindir ki, hiçbir davranış anlamsız, hiçbir hali gereksiz ve faydasız değildi. Onun izini takip eden, onun yolunu izleyen mü'minler de, günlük rutin işlerinde de onu izler, onu örnek alır ve taklit etmeye çalışır ve hayatlarına geçirirlerse, o sıradan davranışları birer sünnet olur. Daha açık söylemek gerekirse, bir ibadet şekline bürünür.
Bundan dolayı denmiştir ki, "Sünnet-i Seniyyeye ittibâı kendine âdet eden, âdâtını ibadete çevirir." Yani Peygamberimizin sünnetine uyan ve sünnetleri kendisini için bir alışkanlık haline getiren kimse, âdet ve alışkanlıklarını ibadete çevirir.
Yemesinde içmesinde, oturmasında kalkmasında, yatmasında uyumasında, hasılı bir insan olarak bütün günlük davranışlarında Peygamberimizin nasıl yaptığını öğrenir ve ona göre hareket ederse, artık bu yaptıkları sıradan bir iş olmaktan çıkar, birer ibadet haline gelir, bütün hayatı bereket ve feyizlere dolar.
Bugün
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.