Hüseyin ÇEŞİTCİOĞLU
Afyon Zindanlarında Zübeyir Gündüzalp
بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ
Bugün 18 Ocak 2022. Üstad Bediüzzaman ve Nur kahramanlarının 3. Büyük Medrese-i Nuriye olan Afyon zindanlarına atılışının 75. yılı ve 2. günü.
Hepsini ahiret alemine uğurladığımız ahirzaman iman, Kur'an kahramanlarına, bugünden en kalbi selam, sevgi saygı, af, mağfiret ve sadakatlarımı sunuyor, sahabe misal ruhlarını kucaklayıp ellerinden öpüyoruz.
Üstad ve talebeleri Emirdağ'da hizmet ederken, 16 Ocak Salı günü 1948’de Afyon valisi ve emniyet müdürü Emirdağ’a gelir. Aynı gün Üstad'ın Bolvadin Caddesi'ndeki evi soyguncu gibi basılıp kilidi kırılarak hanesine tecavüz edilir.
Milli şefin devleti bir kez daha öfkeden kudurmuştur. 70 yaşına giren 1. Dünya Savaşı gazisi, milis albay ve Kuvvayı Milliye döneminde en tehlikeli merkez İstanbul'da cihat eden (1918 Temmuz-1922 Kasım) Said Nursi'nin mahremine bir terörist, bir mafya liderinin evine girer gibi gece kilidini kırarak girdiler.
Afyon'un meşhur zemheri soğuklarında 17 Ocak 1948 Cumartesi günü 15 talebesi ile tutuklayıp Afyon'a getirdiler.
Afyon ili 1929/2020 yılları arasında, Ocak ayı ortalama en düşük sıcaklık -3,5°, en düşük sıcaklık ise, - 27° derecedir. (Türkiye Meteroloji İstatistikleri.)
23/24 Ocak 1948 gecesinde Afyon'da ortalama hava sıcaklığının dışarda ortalama -15° derece civarında olduğunu çıkartabiliriz!
İşte böyle ayazlı ve dondurucu bir gecede üstadımız Hazreti Bediüzzaman (ra) ilk iki gece bazı pencereleri kırık bu salonda, iki gündüz ve gece tek başına tecrid-i mutlakta tutuldu. Kimseyle görüştürülmediği gibi, üst kat salonun değil sobası bir mangalı bile yoktu!
23 Ocak Cuma 1948 tarihine kadar Emniyet Oteli'nde acı ve ızdırap içinde tutup, 23/24 Ocak Cuma/Cumartesi gecesi, Afyon Cezaevi üst kat salonuna tekbaşına attılar!
Davaları Afyon Ağır Ceza mahkemesinde görülecekti. Türkiye'nin dört bir yanından 48 nur talebesi ve Bediüzzaman Hazretleri son korkunç zindana tıkılmışlardı. (26 Mayıs Çarşamba 1948 Tarihli Kararname/Mufassal Tarihçe, A. Badıllı 3.cilt, s,1256)
Üstad Nursi, cezaevi eski konferans salonu olan üst katta ilk iki gün sobasız, mangalsız bir salonda tecrid-i mutlakta tutuldu.
Kırık pencerelerin buz tuttuğu korkunç bir günde, Üstad Bediüzzaman namaz kılarken gardiyanın yemeğine attığı zehirle zehirlenir.
Rahmetli Mustafa Sungur ve Nazif Çelebi Abilerin anlatımlarına göre Üstad simsiyah kesilmiş, dudakları ateşten çatlamış halde, "Belki hayatta kalmayacağım ölürsem dostlarım intikamımı almasınlar" dedikten sonra "kardeşim beni öldüremeyecekler!" diye haykırır.
Kahraman Nazif Çelebi ilk gördüğünde Üstadla beraberce sarılıp ağlaştıklarını anlatmıştır. Afyon cezaevinde aşılama, yemeğe zehir katma suikastları 3 defa gerçekleşir. (Zehirlenmeler için; Mufassal Tarihçe 3 s: 1285)
"Denizli hapsinde 1 ayda çektiği ıztırap ve eziyeti Afyon zindanında 1 günde çektirirler."
Zemheri ve Karakış aylarında, buzlu salonda, donarak ve zehirlenerek ölmesini umarlar. O ise buz ve zehirleri Allah'ın izniyle parçalıyıp dimdik yaşamaya devam eder.
Tam 20 aylık işkence ve suikastlı mahkumiyet 20 ay sürer. 1949 yılının 20 Eylül Salı tahliye edilirler, beraatları ise taa 1956'da Demokrat Parti döneminde gerçekleşir. O güne kadar beraati demoklasin kılıcı gibi tepelerinde tutarlar.
Zübeyir Gündüzalp Zindana Nasıl Girebildi!
Nur talebeleri ve Üstadın ilk hapse girdikleri 17 Ocak 1948’de Zübeyir Gündüzalp, Akşehir postanesinde vazifelidir. Canından çok sevdiği Üstadı hapse düşünce içinde tarifsiz bir fırtına ve acı kopar.
İlk mahkemeye gittikleri yolda jandarmalar arasındaki Üstadına yaklaşır, ona geçmiş olsun der ve emrini sorar. Mahkemede üstadının savunmasını kapıya kulağını dayayıp dinler. Fakat tüm bunlar üstadına olan hasret ve aşkını kesmez.
Kendisi anlatıyor:
"Mahkemeyi takip ederken bazen: Ya Rabbi beni Üstadımın hizmetine kabul ettir diye dua ederdim. Üstadımız hapisteyken dışarda duramıyor, hapishane etrafında ağlayarak sürekli dolanırdım. Yine bir gün; “ya Rabbi beni Üstadımın hizmetine kabul ettir” diye dua ederken hıçkırık tuttu. Doya doya ağlarsam geçecekti. Afyon hapishane kapısının dışındaki bir basamağa oturdum ve hıçkırarak ağlayıp rahatladım. Kapıdaki nöbetçi asker yanıma geldi: 'Kıyma canına...' diyerek beni teselli etti. Çok kere böyle oldu.
"Bir hapishane ziyaretinde derdini rahmetli Ceylan Çalışkan'a açar: “Sizin gibi ben de hapse nasıl girebilirim?”
Pratik akıllı, espiri küpü Ceylan Abi cevabı yapıştırır: “Bundan kolay ne var! Çek İnönü'ye bir telgraf ertesi gün yanımızdasın...”
Çektiği telgraf Ankara'ya ulaşınca Gündüzalp 4 Mart 1948 Perşembe günü hapse atılır. Koğuşa girer girmez şükür secdesi yapıp dua eder. Tutukluluğu üzerinden yaklaşık 4 ay 20 gün geçtiği gün (1948 Haziran'ın son günleri) Ziver Abi'ye tahliye kararı tebliğ edilir.
***
Nur talebelerinin davası Afyon ağır ceza mahkemesinde ilk olarak 26 Mayıs 1948’de başladı ve 6 Aralık 1948 Pazartesi'ye kadar aralıklarla sürüp gitti. İlk mahkemede 30 nur talebesi tutuksuz 19’u ise tutuklu yargılandı.
Afyon mahkemesinde Zübeyir Abi de olmak üzere tam 24 nur talebesi müdafaa yazıp temyiz mahkemesine layiha göndermiştir.
Eskişehir mahkemesinde hiçbir talebe kendini müdafaa etmemiş onları üstad tek tek savunmuştu. Denizli mahkemesinde ise 10’a yakın nur talebesi yazılı olarak davası ve kendini savunmuştu. Üstad talebelerini cezaevi ve mahkemelerde adeta avukat gibi eğitip yetiştiriyordu.
Bu müdafaalar tashih edilip 14. Şua olarak yayınlandı. 26 Mayıs 1948 Çarşamba günkü mahkemede savunmalar tam 8,5 saat sürdü.
En muhteşem savunmayı Zübeyir, Ahmed Feyzi, Mustafa Osman ve diğerleri yapmıştır. Gündüzalp'in müdafaası en uzun olmasına rağmen tamamını Müdafaat Risalesi'nde yayınlayıp; ona "kahraman Zübeyir" ünvanını vermiştir. Gündüzalp bu mahkemede 28 yaşındaydı. (Bediüzzaman'ın veziri Zübeyir Gündüzalp Ağabey-2 Risale Haber)
***
“İslâm büyüklerinin hayatı ve hatıraları, genç nesiller için en güzel rehberdir. Hayatın fırtınalı ve dağdağalı hadiseleri içinde bu rehberler ışıklı deniz fenerleri gibi aydınlık verirler. Hayatlarını vatan, millet ve din yolunda feda eden maneviyat önderleri, dünyada birer kutup yıldızı oldukları gibi, ukbâda da (ahirette) günahkârların şefaatçisi olurlar.” (Nefis Muhasebesi/ Z.Gündüzalp'in Notları)
***
On Dördüncü Şuâ Zübeyir’in Müdafaası'dır. Temyiz Mahkemesi Lâyihasından Bir Parçadır.
Bediüzzaman'ın Nur Kumandanı Zübeyir'in Müdafaası'ndan bir bölüm:
-Bir milletin gençliği ne zaman Kur’an ve ondan lemean eden ilimlerle teçhiz ve tahkim edilmiş ise, o vakit o millet terakki ve teali etmeye başlamıştır.
-Gençlik, iman ve İslâmiyet ihtiyacıyla yanan ruhlarını Kur’an tefsiri Risale-i Nur’un füyuzat ve envarıyla doldurmaya başlamıştır. Böylelikle tahkikî bir imana sahip olacak gençliğimiz; dinsizliğe, komünistliğe karşı mücadele edip vatanlarını İslâm düşmanlarına aslâ sattırmayacaklardır.
-Bunun için eğer komünistler mürekkep ve kâğıdı yok etmek imkânını da bulsalar; benim gibi birçok gençler ve büyükler fedai olup hakikat hazinesi olan Risale-i Nur’un neşri için, mümkün olsa derimizi kâğıt kanımızı mürekkep yaptıracağız!
-Evet, evet, evet. Binler defa evet!
-Savcı iddianamesinde diyor ki: “Said Nursî eserleriyle üniversite gençlerini zehirlemiştir.”
-Biz de buna mukabil deriz ki: “Eğer Risale-i Nur bir zehir ise bizim bu zehirlere tonlarla, binlerce kilo ihtiyacımız vardır. Eğer çoklukla olduğu yeri biliyorsa bize tayyarelerle sevk etsin.”
-Biz Risale-i Nur talebeleri; iman ve İslâmiyet hizmeti uğrunda zalimlerin zulmüne maruz kaldığımız vakit, hapishane köşelerinde veya darağaçlarında ölmeyi, istirahat döşeğindeki ölüme tercih ederiz.
Görünüşü hürriyet, hakikati istibdad-ı mutlak olan bir esaret içinde yaşamaktansa hizmet-i Kur’aniyemizden dolayı zulmen atıldığımız hapishanede şehit olmayı büyük bir lütf-u İlahî biliriz.
Afyon Hapsinde mevkuf Konyalı Zübeyr Gündüzalp.
Not: Bu müdafaa ve Temyiz lâyihası Temyiz Mahkemesine gönderildikten sonra, Ankara Temyiz Reisliği Zübeyir’in hapisten tahliyesi için telgrafla emir vermiştir.
"Afyon maznunlarının sayısı bazı belgelerde 48, bazılarında 51 ve bazılarında ise 52 olarak geçmektedir. Mahkemenin Kararnâmesindeki bilgiler en güvenilir kaynak olsa gerektir ve buradaki rakam 53’tür. Bunlardan ilk 24 maznun muhtelif cezalarla mahkûm edildiklerini daha sonra karardan öğreniyoruz. Geriye kalan 29 kişi berâat eylemiştir.
Afyon Adliyesi Sorgu Hâkimliğinin kararnâmesine göre, maznun Nur talebesinden otuzunun tutuksuz olarak, ondokuzunun da tutuklu şekilde Afyon Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmalarına başlanmak üzere dava dosyası Ağır Cezaya intikal etti. Mahkeme 26.5.1948 gününden itibaren davaya bakmaya başladı. (bknz; Ahmed Akgündüz Risale Haber, 2015.)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.