Alaaddin BAŞAR
‘Ölüme de muvakkat bir hayat rengi vermek mümkündür’
İnsanlık âlemi, bilhassa Yirminci asrın başlangıcından bu yana, ilim ve teknolojide baş döndürücü bir hızla ilerlemektedir. Bunun daha da hız kazanarak devam edeceği şüphesizdir. Nitekim Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri bu hususa şöyle dikkat çeker:
"Elbette nev-i beşer âhir vakitte ulum ve fünuna dökülecektir, bütün kuvvetini ilimden alacaktır. Hüküm ve kuvvet ise ilmin eline geçecektir." (Sözler, Yirminci Söz, İkinci Makam)
Bu sözlerin bundan yaklaşık yetmiş yıl önce söylendiği ve bugünkü yaşanan ilim ve fennî inkişafların hangi noktaya geldiği dikkate alınırsa, yukarıdaki tespitin ne kadar isabetli olduğu kolayca anlaşılır.
Şimdi burada Yirminci Söz'de geçen ve sadece tıp ilminin maddi sınırını tayin eden bir ifade üzerinde duralım. İfade, Hz. İsa (as)'ın tıp konusundaki bir mucizesini tefsir etmektedir:
"Kur'ân, Hazret-i İsa Aleyhisselâmın nasıl ahlâk-ı ulviyesine ittibâa beşeri sarihan teşvik eder. Öyle de şu elindeki sanat-ı âliyeye ve tıbb-ı Rabbânîye remzen tergib ediyor. İşte, şu ayet işaret ediyor ki, en müzmin dertlere dahi derman bulunabilir. Öyleyse, ey insan ve ey musibetzede benî Âdem! Meyus olmayınız. Her dert, ne olursa olsun, dermanı mümkündür. Arayınız, bulunuz. Hattâ ölüme de muvakkat bir hayat rengi vermek mümkündür..." (Sözler, Yirminci Söz, İkinci Makam)
Bu çok veciz ifadede tıp ilminin varacağı nokta açısından iki mühim sınır çizilmiş. Birincisi: "İşte, şu âyet işaret ediyor ki, en müzmin dertlere dahi derman bulunabilir" ifadesi. İkincisi ise; "Hatta ölüme de muvakkat bir hayat rengi vermek mümkündür." ifadesinde saklı.
Birinci ifadeye göre tıp ilmi öyle bir noktaya gelecek ki, başta kanser olmak üzere günümüzün birçok müzmin hastalıklarına çare bulunacaktır. Bugün tıp ilminin dünyada en hızlı ilerleyen ilim dallarından biri olduğu ve her gün yeni ilaçlarla birçok hastalığa çare bulunduğu göz önüne alınırsa, Bediüzzaman Hazretlerinin ortaya koyduğu tespitin ne derece isabetli ve geçerli olduğunu anlamak zor olmaz.
Fakat tıp ilminin ne derece ilerleyeceğini, nereye kadar gideceğini gösteren asıl ifade, "Hatta ölüme de muvakkat bir hayat rengi vermek mümkündür." ifadesidir.
"Muvakkat" kelimesinde açık bir sınır gözükmüyor. Yani ne kadar "muvakkat?" Bir dakika mı? Bir saat mi? Bir gün mü? On yıl mı?..
Bugün için bakarsak, ölmesi kesin olan bir kalp ya da böbrek hastasına organ nakli yapılarak, hastanın üç beş yıl daha yaşaması temin edilebiliyor. Demek ki günümüzde "muvakkat" kelimesinin karşılığı beş on yıl gibi bir rakam. Fakat yeni ortaya çıkan gelişmelerle bu sürenin çok daha uzun olacağı gözüküyor. İnsanın gen haritasının keşfedilmesi, kolonlama, her gün yeni ilaçların bulunması gibi keşifler buna en açık delildir. İşte bu yeni keşifler "ölüme muvakkat bir hayat rengi vermenin" süresini daha fazla arttıracak gelişmelerdir. (2009)
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.