Mehmet Ali KAYA
Arz-ı Mevud ve Yahudiler
Arz-ı Mevud İsrailin yakın ve uzak hedeflerinin üzerindeki ve bu hedeflere yön veren Temel Strateji olarak bütün tarih boyunca Yahudinin hayatta kalmasına, ölüm-kalım şartlarında varlığını devam ettirmesine sebep İman Esasıdır. İsrail, siyonizmin vazgeçilmez bir tutkusu olarak, Arz-ı Mevudu er geç ele geçirmek kararındadır. Arz-ı Mevud bir hesaba göre Nilden Fırata kadar olan sahayı içine almaktadır. Fırata kadar, ibaresi bilindiği gibi Güneydoğu Anadolunun büyük bir parçasını da içine almaktadır. Başka bir hesaba göre ise Arz-ı Mevud, İstanbul Boğazının Anadolu yakasındaki YUŞA tepesine kadar uzatılmaktadır.
İsrailin bu ve buna benzer planlarından vazgeçtiğine dair ortada inandırıcı bir kararı ve tavrı da yoktur. Suriye ve Ortadoğu politikamızın yukarıda işaret ettiğimiz veya işaret etmediğimiz bütün yönleriyle, artıları ve eksileriyle masaya yatırılması, değişen ve gelişen şartlara göre olgunlaştırılması ondan sonra atılacak adımların isabetle atılması, millî menfaatlerimizin gereğidir. Bilinmeyenleri olan bir problemin sadece bilinen unsurlarına bakarak uygulanacak politikalarda başarı şansı az olabilir.
Yahudi cemaatinin yayın organı olan Şalom gazetesinde (8 Mart 1989) yayınlanan bir yazı Allaha inanmak Yahudiliğin temel inancı değildir; ancak Arz-ı Mevud temel inançtır denmektedir. Ahiret inancı yerine de Yahudiler Armagedon = Kıyamet inancı ikame etmişlerdir. Bu da dünyanın harabiyeti değil, büyük bir savaş ve harptir. Bu büyük savaştan sonra vaad edilen büyük İsrail Devleti kurulacaktır. Tüm çalışmaları buna dönüktür. Çünkü onlar Allahın seçilmiş oğullarıdır. Diğer insanlar ise Allahın kullarıdırlar ve Allahın oğullarının hizmetini göreceklerdir. Ben dedim, siz ilahlarsınız. Ve hepiniz Yüce olanın oğullarısınız. (Mezmurlar - Asafın Mezmurudur- 82:6) Çünkü bize bir çocuk doğdu, bize bir oğul verildi ve reislik onun omuzları üzerinde olacak. (İşaya, Bap 9:6) Halbuki Kuran-ı Kerim ve Furkan-ı Hakîmin Maide Sûresinin 18. âyeti: Yahudiler biz, Allahın çocukları ve sevgilileriyiz derler. De ki: Hayır, siz de onun yarattığı birer insansınız buyrularak bu inançlarının yanlışlığı gösterilmektedir. Armagedon, iki kez şifrelenmiş 2000 veya çok açık şifrelenmiş 2006 senesinden sonrası olacak, denmektedir.
Çünkü kâhin Michael Drosnine göre bu sene içinde Kudüste bir büyük patlama olacak ve İsrailin yıkılışına kadar gidecek olan Armagedon devri açılacak... Bu durum Yahudilerin lehine değil aleyhine de şekillenebilir. Çünkü Zulmün sonu yıkılıştır. Zulm ile abad olan kahr ile berbat olur denilmiştir.
Filistin Sorunu Hz İbrahim'den beri gelmektedir. Burada asırlar boyu geçinememiş iki topluluk yaşamaktadır. Bu bitmeyen kavganın sebebi, Hz İbrahim'in oğlu İshak'tan İsrailoğullarının, İsmail'den de Arapların gelmiş olması ve kendilerini İshakın oğulları olarak kabul edenlerin İsmail oğullarından gelmiş olan Ahir Zaman Peygamberini kabul etmemeleri, Allahın kendilerine vad etmiş olduğu Arz-ı Mevudun İshak oğullarından gelecek olan bir peygamber, bir kurtarıcı ile verileceği inancıdır. Bu ihtilaf 3000 yıldır sürmektedir. Yahudiler bu inançlarını esas aldıkları için ne İsayı (as) ne de bizim peygamberimizi kabul etmemektedirler.
Bundan dolayı bir kere Babil hükümdarı, sonra Roma gelip İsrail oğullarını sürgün etmişlerdir. Ancak Osmanlı yönetiminde 400 yıl bu topraklarda Musevi, Müslüman ve Hıristiyanlar sıkıntı çekmeden ibadet etmişlerdir. Bugünkü kavganın sebebi de 1948 yılında Yahudiler'e Arz-ı Mevud, yani vaat edilen toprakların tanınmasıyla başlamıştır.
Peygamberimiz (sav) buyurdu: Yahudilerle Müslümanlar arasında savaş çıkmadıkça kıyamet kopmaz. Bu savaşta Müslümanlar Yahudilerin tamamını mahvedeceklerdir. Hatta bir taş veya ağacın arksında bir Yahudi saklanmış olsa o taş ve ağaç Allahın izniyle arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür diyecektir. (Riyazüs-Sâlihîn, Diyanet Yay. Ank-1970, 3: 331)
Bu hadis-i şerifi yorumlayan İslam bilginleri hadisten Yahudi devletinin kurulacağını ve çıkardıkları fitne ve zulüm sonucu yıkılıp yok olacağını söylemişlerdir. Çünkü bir devletin kuruluşu dine dayanır. Yahudiler de dini amaçlarla kutsal topraklarda İsrail devletini kurmuşlardır. Bediüzzaman Said Nursi hazretleri Yahudiler hakkında nazil olan Onlara zillet ve meskenet damgası vuruldu. (Bakara, 2:61) ayetini yorumlarken İsrail devletinin hiss-i milli ve dinî amaçla yola çıkmalarından hikmet-i ilâhiyece kurulmasına müsaade edildiği ve çabuk tokat yemediklerini ifade eder. (Şualar, 435) Devletin yıkımı ise zulme dayanır. İsrail de bugün yaptığı zulüm ile yıkımını hazırlamaktadır.
Hadis-i şerifin birinci kısmı tahakkuk etmiştir. Zira savaş devletlerarası olur. Kendi içinde olsa buna terör denir. Yahudiler ile Müslümanlar arasında savaş çıkması demek Yahudi devleti kurulacak anlamını içermektedir.
Yahudilerin sürgün sebebi ne ise yıkım sebebi de o olacaktır. Yahudi milletinin seciyesine işleyen dünya hırsı, hile huda ve ifsat komiteleri ile her nevi ihtilale parmak karıştırmaları onlara zillet ve yoksulluk damgasını vurduğunu Kuran beyan ediyor. (Bakara, 60-61; Sözler, 366-367) Yine aynı sebeplerden dolayı Müslümanların uyanması ile sürgüne ve helake maruz kalacaklarını peygamberimiz (sav) haber vermektedir. Hadis-i şerifin ikinci kısmının tahakkukunu da ömrümüz varsa göreceğiz demektir. Filistin sorunu ancak bu şekilde çözülebilir. Bir başka çözüm de zaten gözükmemektedir.
Yahudilere Tevratta Allahın kutsal topraklarda devlet kurmaları vadi bundan 2000 yıl önce tahakkuk etmiştir. Hz. Davud (as) ve Süleymanın (as) kurduğu Yahudi devleti büyük bir ihtişam ile dünyaya hükmünü icra etmiş ve sonra da yıkılmıştır. Ama Yahudileri buna inandırmak elbette mümkün değildir. Ancak başlarına kıyamet koptuktan sonra inanacaklardır; ama bu işlerine yaramayacaktır.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.