Ateşte olanlar Cehennemin bekçilerine der ki: Rabbinize bizim için duâ edin!
Ayet meali
Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Mü'min (Gafir) Sûresi 45-50. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor
45-Nihâyet Allah onu, kurdukları tuzakların kötülüklerinden korudu; Fir‘avun âilesini ise o azâbın kötüsü kuşatıverdi.
46-(O kötü azab) ateştir! (Onlar) sabah akşam ona arz olunurlar.(*) Kıyâmet kopacağı gün ise: “Fir‘avun âilesini azâbın en şiddetlisine sokun!” (denilecektir).
47-O vakit (Cehennem ehli) ateşin içinde birbirleriyle tartışırlarken, zayıf olanlar o büyüklük taslayanlara der ki: “Gerçekten biz (dünyada iken) size tâbi‘ olanlar idik. Şimdi siz ateşin birazını olsun, bizden def‘ edebilir kimseler misiniz?”
48-Büyüklük taslayanlar (da): “Doğrusu biz hep berâber onun içindeyiz; şübhesiz ki Allah, kullar arasında gerçekten hükm(ünü) vermiştir” derler.
49-Artık ateşte olanlar Cehennemin bekçilerine der ki: “Rabbinize (bizim için) duâ edin, (hiç değilse) bir gün olsun, bizden azâbı hafifletsin!”
50-(Cehennemin bekçileri:) “Size peygamberleriniz mu‘cizeler getirmiyorlar mıydı?” derler. Onlar: “Evet (getiriyorlardı)!” derler. (Bunun üzerine bekçiler:) “Öyle ise (kendiniz) duâ edin!” derler. Hâlbuki kâfirlerin duâsı, ancak boşuna (yorulmak)tır.(**)
(*) Kabir azâbının delillerinden biri de bu âyet-i kerîmedir. (Nesefî, c. 4, 118)
(**) Cehennem bekçilerinin kâfirlere: “(Kendiniz) duâ edin!” demelerinin sebebi, kâfirlerin onlara: “Ne olur! Bizim buradan çıkıp kurtulmamız için bir de siz yalvarsanız!” diye teklifte bulunmalarıdır. (Beyzâvî, c. 2, 343)