Kenan ÖREN
Kamerî Zekâ Tiplemesi
Bazı narsis insanlar zihinsel yetileriyle bir yerlere gelince, “güç bende artık” düşüncesiyle ayakları yerden kesilebilmekte; Allah’ın beynimize ve kalbimize kodladığı akıl, zekâ, hafıza gibi paha biçilmez değerleri göz ardı edebilmektedir. Oysa insanın bilim dünyasında yükselmesine katkı sağlayan birçok unsur bulunmakta ve onlar olmaksızın zihinsel gelişimi sekteye uğramaktadır. Bunlar, içsel ve dışsal faktörlerdir. İçsel faktörler malum. Allah her insana farklı zekâ düzeyi vermiştir ve sahip olduğu zekâ düzeyine göre zihinsel gelişimini sürdürür. Dışsal faktörler sayılamayacak kadar çoktur. Örneğin beslenmesi, ailevî faktörler, çevre faktörleri, stresli ortam gibi birçok faktör insanın zihinsel gelişiminde aktif rol oynayabilmektedir. Ancak bunlardan bir tanesi var ki, insanın hiçbir zaman aklına gelmeyeceği; ancak oldukça önemli bir faktör olan “kamer (ay) faktörü”dür.
Şimdi diyeceksiniz ki, nereden çıktı bu “kamerî zekâ tiplemesi”? Haklısınız efendim. Ben de aynı şeyi söylerdim. Ta ki “Ay Olmasaydı Dünya Nasıl Olurdu?” isimli bir bilimsel araştırma raporunu okuyana kadar. Bu bilimsel araştırma raporunda oldukça ilginç tespitler yapılmış. Örneğin Ay olmasaydı bir gün sekiz saat olurdu. Ay olmasaydı oldukça şiddetli rüzgârlar oluşur; okyanuslarda bol miktarda tsunamiler meydana gelirdi. Şiddetli rüzgârların oluşturdukları seslerin desibeli oldukça yüksek olacak ve bu gürültüler insanın duyma yeteneğini olumsuz yönde etkileyecek ve duymasını engelleyecekti. İnsanın duymaması halinde zihinsel gelişimi; dolayısıyla zekâ düzeyi de oldukça düşük düzeylerde kalmaya mahkûm olacaktı.
Modern bilimin verilerine göre kamerin; yani Ay'ın varlığının, Dünya'daki hayat için oldukça önemli bir yere sahip olduğu ispatlanmıştır. Ay, dünyanın uydusu olarak tam fayda sağlayacak uzaklıkta ayarlanmış mesafesiyle Dünyamızın dönme merkezini sabitleştirmektedir. Bu durum, hayat için gerekli olan iklim şartlarının optimal düzeyde olmasına katkı sağlamaktadır. Bazı bilim adamlarına göre, Ay'ın çekim gücü ve medd-ü cezir gibi fonksiyonları sayesinde Dünya'nın merkez çekirdeğinin sıvı pozisyonu tam kararında kalmakta ve korunmaktadır. Bu da gezegenimizin manyetik alanını güvence altına almaktadır. Bilim adamları, bu manyetik alanın olmadığı durumda, bırakın zihinsel gelişimi, hayatın bizatihi kendisinin de olmayacağını bildirmişlerdir.
Bütün bu bilimsel verilerin daha birçok şeye işaret ettiğini söylemek yeterli olur. Zira bizim bilimsel olarak tüm ayrıntıları irdelememiz çok da gerekli değil. Ancak burada şu kadarını vurgulamak gerekir ki, insanlar kendi bulundukları konumları rast gele bulmamakta ve sırf kendi yetenekleriyle sahip oldukları yüksek zekâ düzeylerine ulaşmamaktadırlar. Gerek içsel ve gerekse dışsal faktörler olsun, insanın bireysel, zihinsel ve başarı gelişimini birtakım takviyelerle (feedback) besleyen Küllî bir İrade Sahibi bulunmaktadır. İnsan bu Küllî İrade Sahibi’nden gaflet ederek her şeyi kendi irade ve iktidarıyla yaptığını düşünürse, Ay’ı; hatta Kâinatı küstürecektir. Zira Yüce Yaratıcı her şeyi her şeyle bağlamıştır. Eğer insan kendisinin hür ve bütün bu dışsal faktörlerden beri olduğunu düşünürse, cehaletine imza atar. Bu yüzden, insan, kâinatın kendisi için hazırlanmış olduğunu ve bütün faaliyetlerinin kâinatla bağlantılı olduğunu ve ne kadar pahalı bir varlık olduğunu düşünmeli; bunun neticesi olarak, insanî vazifelerini simetrik olarak; yani hem dünyevî hem de uhrevî olarak dengeli bir şekilde yürütmelidir.
Ay ile zekâ arasında olan bu ilişki, birçok şey ile zekâ arasındaki ilişkiye bir numunedir. Yani zekâ faktörünü diğer birçok şeyle ilişkilendirdiğimizde, zekânın gelişiminde oldukça fazla bağlantı kurabileceğimiz etmenler tespit edebiliriz. Örneğin, zekânın gelişimi ile ışık arasındaki ilişkiye, zekâ ile sebze ve meyveler arasındaki ilişkiye vs ilişkilere kafa yorduğumuzda bir şey olan zekânın nasıl her şey ile irtibatlı olduğuna kanaat getirebiliriz. İşte böyle muhteşem bir mekanizmayı, bir fabrikanın çarkları gibi, birbiriyle ilişkilendiren ve insanın faydalanmasına sunan Yüce Yaratan’ı unutup Karun gibi, Firavun gibi “her şeyi ben kendi ilmim ve iktidarımla yaptım” demek ne kadar haddini aşmaktır kıyas ediniz.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.