Barışın anahtarı İslami değerlerde

Barışın anahtarı İslami değerlerde

Dünyanın daha yaşanır bir hale gelmesi için İslâm medeniyetinin kuşatıcı değerlerinin çağımızda daha iyi anlatılmasına ihtiyaç vardır

Ümit Kızıltepe'nin haberi

İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve Uluslararası Teknolojik, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (UTESAV) iş birliğiyle düzenlenen ”Uluslararası Medeniyet ve Değerler Sempozyumu” önceki gün gerçekleştirildi. İTO’da gerçekleştirilen Sempozyum’da “İstanbul Yaklaşımı” ele alındı.
Sempozyumun açılışında konuşan Ünlü düşünür Prof. Dr. Ali Mazrui, Asya’nın, bütün medeniyetlerin beşiği ve çıktığı yer, Avrupa’nın ise kapitalizm ve ulusalcılık gibi laik modellerin beşiği olduğunu söyledi. Türkiye’nin, Asya’nın manevî değerleri ile Avrupa’nın etkilerini bünyesinde bulunduran bir ülke olduğunu vurgulayan Mazrui, doğu ve batı medeniyetleri arasında geçiş noktasında bulunan Türkiye’nin, diğer medeniyetleri de öğrenmeye hazır olduğunu kaydetti. Medeniyetler arasındaki alış verişin çok önemli olduğunu vurgulayan Mazrui, Batı medeniyetinde ilerleme kaydetmek için savaşların meydana geldiğini, hiçbir medeniyette görülmeyen şekilde insanların birbirleriyle savaştığını ve çok fazla kan döküldüğünü anlattı. Mazrui, "Batı medeniyeti ilerleme kaydetmek için diğer insanları katletmiştir. Batı, hem iyi hem de kötü özellikleri içinde barındırır. Avrupa medeniyeti ırkçılık konusunda kötü örnekler vermiş, sömürgecilik ve kölecilik faaliyetleri gerçekleştirmişler ve bunu kilise marifetiyle yapmışlardır. Hristiyanlar, hem ırkçı faaliyetler yürütmüş hem de yardımlaşma özelliklerini dünyaya göstermişlerdir” diye konuştu.

Aydınlanmanın, İslâm medeniyetinin çıkış noktası olduğunu, İslâm’ın Arap Yarımadası’na gelmesiyle bölgede aydınlanma yaşandığını anlatan Mazrui, şunları kaydetti: ”Hz. Muhammed’in (asm) hayatı boyunca amaçlarından bir tanesi, bu aydınlanmayı bütün Arap Yarımadası’na yaymaktı. İslâm, hem eşitliği hem de aydınlanmayı ilke olarak benimsemiştir. İslâm medeniyeti, aydınlanmayı ilke olarak benimsemiştir. Allah da aydınlanma için ilk olarak ‘oku’ vahyini göndermiştir. İslâmiyet’te bilginin kullanımı ön plandadır. Kur’ân-ı Kerim, bozulmadan kalan kitaptır. Bilgi, İslâm medeniyetinin temeli olmuştur. Müslümanlar her zaman yeni bilgileri almaya hazırdır, tarihte bunu görüyoruz. Müslüman bilim adamları her zaman okumuş, kalemi, mürekkebi kullanarak yeni bilgiler oluşturmuşlar.” Mazrui, Türkiye’nin doğunun lideri olmaktansa batının takipçisi haline geldiğini öne sürerek, ”Türkiye, hiçbir zaman yalnız olmamıştır ve şimdi de değildir. Türkiye’nin potansiyeli ve yeteneği yeniden faaliyete geçirilmelidir” dedi.

”DÜNYANIN HUZURA İHTİYACI VAR”

UTESAV Mütevelli Heyeti Başkanı İsrafil Kuralay da dünyanın çatışmaya değil huzura, birbirini yok etmeye değil birlikte var olmaya ve barışa ihtiyacı olduğunu ifade ederek, bu noktada değerler konusunun öneminin daha fazla hissedildiğini anlattı. Dünyanın daha huzurlu ve sulh içinde bir yer olması için evrensel değerlerde birleşilmesinin önemine işaret eden Kuralay, bu değerlerin de İslâm medeniyetinde var olduğunu söyledi. Batı medeniyetinin tek kutuplu ve Avrupa merkezli bir kültürel anlayışla diğer medeniyetlerin var olmasına fırsat vermediğini, çeşitli şekillerde onları yok ettiğini anlatan Kuralay, ”Batı medeniyeti Müslümanlar üzerinde yoğun bir baskı uygulayarak, Müslümanları terörist olarak gösteriyor. İslâm medeniyeti, bir arada yaşamanın en güzel örneklerini göstermiştir. Osmanlı’da herkes istediği gibi yaşama imkânı bulmuştur, bugün de öyledir” diye konuştu. Uluslar arası arenada geçerli olacak değerlere ihtiyaç bulunduğunu belirten Kuralay, şöyle devam etti: “İslâm medeniyetinin ortaya koyduğu değerler gündeme getirilmeli.
Ekonomik kriz, kriz olmanın ötesinde küreselleşmenin de sonucu olarak ortaya çıkan ahlâkî bir krizdir. Yeni ve adil bir dünya düzenine ihtiyaç vardır. İslâm coğrafyasında hem medeniyet hem de değerler çerçevesinde kriz yaşanıyor. Bu tabloyu kabul etmek mümkün değil. Bizim adalet anlayışımız bu tablo ile bağdaşmaz, bunun çözümü için neyi kaybettiğimizi bulmalıyız. Dünyanın daha yaşanır bir hale gelmesi için İslâm medeniyetinin kuşatıcı, başka medeniyetleri yok etmeyen değerlerinin çağımızda daha iyi anlatılmasına ihtiyaç vardır. Medeniyet düşüncesinin yeniden gelişmesi için İslâm dünyasındaki kardeşlik geliştirilmelidir.”

“BATI ARTIK UZAKTA DEĞİL, İÇİMİZDE”

Tertip Heyeti Başkanı Prof. Dr. Recep Şentürk de medeniyetin kültürde eski bir konu olduğunu ve son zamanlarda yeniden güncellik kazandığını belirterek, dünyada medeniyeti müstakil bir bilim konusu haline ilk getirenlerin Müslümanlar olduğuna dikkati çekti. Günümüzde AB sürecinin ister istemez medeniyet konusunu tartışmayı gerektirdiğini, küreselleşmenin de konuyu ciddî olarak tartışmayı zorunlu hale getirdiğini ifade eden Şentürk, iletişim ve ulaşım teknolojisindeki gelişmenin, medeniyetler arası ilişkilerde yapısal bir dönüşüm yaşattığını, tarihte sadece komşu ülkeler iletişim içindeyken, son yıllarda coğrafî mesafenin önemini kaybettiğini anlattı. "Batı medeniyeti artık uzakta değil içimizde, ama bu süreçte medeniyetler arası ilişkileri düzenleyecek, üzerinde konsensüs kurulmuş olan evrensel değerler henüz oluşmadı” diyen Şentürk, bu konuda ciddî bir eksiklik söz konusu olduğunu, bunun medeniyetler arası çatışma gibi konuların ortaya çıkmasına zemin hazırladığını kaydetti. Şentürk, Batı medeniyetinin 19. yüzyıla kadar sadece kendini medeniyet olarak gördüğünü, farklı mezheplerin birbiri ile savaş halinde olduğunu ifade ederek, farklı medeniyetlerin bir arada yaşaması konusunda İslâm dünyasında ciddî bir birikim bulunduğunu anlattı. Şentürk, ”İstanbul’da halife, patrik, Ermeni patriği, hahambaşı birlikte yaşıyordu, halen de öyle. Batıda müsamaha edilmeyen bir dönemde İstanbul’da böylesine çok medeniyetli bir modelin oluşturulması, günümüze ilham sunacak bir yaklaşımı sergilemektedir” diye konuştu.

İSTANBUL YAKLAŞIMI

ULUSLARARASI Medeniyetler ve Değerler Sempozyumu konuya “İstanbul Yaklaşımı’yla yeniden bakmak ve katkı yapmak için düzenlendi. Medeniyete, “İstanbul Yaklaşımı”ndan maksat, İstanbul’un 1453’te feth edilmesi ile birlikte uygulamaya konulan Açık Medeniyet yaklaşımıdır. Bu sayede, dünya Müslümünlarının lideri olan Halife, Ortadoksların ruhanî lideri olan Ortodoks Patriği, Ermenilerin ruhanî lideri olan Ermene Patriği ve Yahudilerin lideri olan Haham Başı asırlarca İstanbul’da birlikte yaşamışlardır. Yine bu sayede, İstanbul dini çoğulculuk ve din hürriyeti açısından, Orta Çağ’da günümüzdeki Londra, New York, San Francisco ve Paris gibi bir çok din mensubunu barındıran kozmopolitik bir kültür merkezi haline gelmiştir. Açık medeniyetin benimsendiği ve Mevlânâ Celâleddin Rumî gibi düşünürlerin dile getirdiği evrensel insanî değerler yatmaktadır.

Yeni Asya