Bayram Yüksel Panelinden Notlar

Üstad tarafından istenen talebe

Saff-ı evvel talebelere baktığımızda genelde onların nasıl yıllarca Üstadlarına kavuşmak için yana yakına dua ettiklerine ve onu görmek, hizmetine girmek için nasıl çırpındıklarını ve büyük tehlikeleri göğüslediklerine şahit oluyoruz. Bayram Yüksel ise Üstadımız tarafından intihab edilen, istenen bir talebe olarak karşımıza çıkıyor.

1953 senesinde askerden dönen Bayram Ağabey’e Üstadımız “Ben seni vermeyeceğim, seni hizmetime alacağım[i]” diyor. Bu manada bir ‘iltifat-ı şahane’ye mazhar oluyor Bayram Ağabey. Üstadımız bizzat köyüne giderek Bayram Ağabey’i hizmetine davet ediyor.

Bayram Ağabey Risale-i Nur’u Japonya’ya götürme şerefine de nail oluyor. Kore harbine giderken Üstadımız ona “sıkılınca beni hatırla” diye tembihte bulunuyor. O harbde iken fevkalade bir inayetin eseri olan çok haller yaşamış ve bir kısmını da hatıralarında anlatmıştır.

Üstadımız ile 1948’de Afyon hapsinde beraber kalmış. 1953’den vefatına kadar da Üstadın yanında hizmetinde bulunmuş Bayram Ağabey. Üstad ile ilgili pek çok hatıra da nakletmiştir.

Bayram Yüksel Ağabey’in dersane hizmetlerinde ve Risale-i Nur’un mesleğinin devamı ve muhafazasında da ayrı bir yeri vardır. Üstadın vefatından sonra 1975 senesine kadar Ankara’da meşhur Hacı Bayram 27 numarada kalmış.

Kendisi ile görüşenler ve yanında kalanlar derin şefkatini ve hizmetteki itinasını nakletmişler, tarihe not düşmüşler.

Emirdağ Lahikasında Bayram Ağabey’in de altında imzası bulunan altı aded mektub vardır[ii]. Bunlardan biri 1952’de İstanbul’da görülen Gençlik Rehberi Mahkemesi’ne ehl-i vukufa cevaben verilen itiraznamedir[iii]. Bu ve emsali savunmalar sadece anlık bir savunma değil, Risale-i Nur’un ehemmiyet ve kıymetini ve Risale-i Nur’a muaraza edenlerin keyfiyetini açıkça ortaya koymaları bakımından önemlidir. Zındıkanın dehşetli hücumunu püskürten bu itirazname ve emsalleri mahir avukatlarca hazırlanmış hukukî metinler gibidir. Gayet ciddiyet ve ehemmiyet ile meseleleri net bir şekilde ortaya koyuyorlar ve Risale-i Nur nedir ve neden ve ne namına ona hücum edilmektedir açıkça anlatıyorlar. Akıl ve vicdan sahiblerinin Risale-i Nur’a katiyyen taraftar olacakları ve ona yapılan hücumların kanunsuz ve insafsızca olduğunu gözler önüne seriyorlar. Kıyamete kadar gelecek olan bütün hücumlara da nasıl mukabele edilebileceğini ders veriyorlar.

Üstadımız Risale-i Nurların tab’ edilip satılmasından elde edilen gelirlerin belirli bir yüzdesinin hayatını Risale-i Nur’a vakfeden ve nafakasına çalışmaya zaman bulamayanlara verilmesini vasiyet etmiş ve bu düsturun “manevi evlatlarım, fedakar hizmetkârlarım” diyerek vasfettiği kişilerin nezaretinde devam etmesini arzu etmiş ki onların arasında Bayram Ağabey de vardır. Emirdağ lahikası 2’de 216. Sayfadaki “vasiyetnamenin bir zeyli”nde bu husus kaydedilmiş.

Tahsil hizmet etmez ihlas hizmet eder

Bediüzzaman “Japonya’ya Bayram’ı göndereceğim” dediğinde orada hazır bulunanlardan biri “Üstadım tahsilli birini gönderseniz daha iyi olmaz mı” diyor da Bediüzzaman buna mukabil “tahsil değil ihlas hizmet eder” buyuruyor.

Her saff-ı evvelde öne çıkan farklı farklı vasıflar var. Bayram Ağabey’de ihlas ve sadakat kendini gösteriyor. Ve Bediüzzaman onun ihlasına şahitlik ediyor.

Bediüzzaman, kendine ait Risale-i Nur kitaplarını da bazı talebelere vasiyet ediyor. “benden sonra bu kitaplarım âtıl kalmasınlar hizmet etsinler” diyor ve kitaplarını vasiyet ettiği talebeler arasında Bayram Ağabey de var. Üstad vefat ettiğinde bu kitaplarının terekesine yazılmaması da manidardır. Hayatında iken Risale-i Nur’u sahiplenmeyip umumun malıdır dediği gibi vefatında da bu kitapları terekesine yazılmamıştır. Vasiyet ettiği talebeler ise hem kitaplara hem Risale-i Nur’un mesleğine sahip çıkmışlar ve onların gayretleri ile bir Said binler Said olmuş ve el’an da olmaya devam ediyor. Onların fedakarane ve sâdıkane çabaları ile binler ve milyonlar Said’ler yetişmeye devam ediyor.

Bu yazının yazıldığı tarih de Bayram Ağabey’in Barla’da defnedildiği güne tevafuk ediyor. 24 Kasım 1997’de Bayram Ağabey ve beraberinde trafik kazasında vefat eden Ali Uçar Barla’daki mübarek kabristana defnedildiler. Çok mübarekleri ağırlayan o mübarek kabristana…

19 Kasım’da vefat eden Bayram Ağabey ve Ali Uçar Ağabey 24 Kasım’da Barla’da defnediliyorlar. Definden evvel onları görenler ise vefatlarının üstünden 5 gün geçmesine rağmen bedenlerinin hiç bozulmadığını ve adeta canlı gibi durduklarını ve nurani çehrelerini anlatıyorlar. Onlarla beraber vefat eden Mehmed Çiçek ise memleketinde defnediliyor.

Hepsine Allah’dan rahmet diliyoruz ve şefaatlerine nail olmayı, mesleklerinin devamında azimle çalışmayı, istihdam edilmeyi niyaz ediyoruz…

 

 

[i] Özcan Ömer, Ağabeyler Anlatıyor 1 s.63  (Nesil Yayınları İstanbul – 2011)

[ii] Emirdağ 1, s.5  Emirdağ 2, s.135, s.200, s.215, s.217, s.231  (Envar Neşriyat İstanbul, 2008)

[iii] Emirdağ 2, s.135-144

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum