Bediüzzaman

Mü’min olmak büyük bir hataydı.
Zındıklar başımıza belaydı.
Hele dini yaymak büyük bir cezaydı.
İşte böyle bir zamanda ortaya çıktı Bediuzzaman.

Maddi savaştan sonra manevi savaş vardı.
Din düşmanları her tarafta iş başındaydı.
Gizli planlarla güzel dinimizi yıkıyorlardı.
O zamana dayanamıyordu Bediuzzaman.

Sünnet, kültür, tesettür çiğneniyordu.
Görünüşte her şeye özgürlük getiriliyordu.
Ahlaksızlık deryasında gençler boğduruluyordu.
Buna sessiz kalamıyordu Bediuzzaman.

İslâmî meclisler tamamen kapatılmıştı.
Namaz değiştirilmiş, ezan aslından edilmişti.
O muazzam camiler ahırlara çevrilmişti.
Bunlara “dur!” diyordu, Bediuzzaman.

İslami kurallara yeni kurallar getirilmişti.
Nazarlar celbedilmeden din değiştirilmişti.
Bazı alimlerden destek alınarak da millet kandırılmıştı.
Ferasetle anlamıştı bunu Bediuzzaman.

Bu zulme karşı bazılarımız dayanamıyordu.
Onun için her gün bir isyan çıkıyordu.
Bu isyanlar bahanesiyle mazlumlar eziliyordu.
İşte bu mazlumlardan biri de Bediuzzaman.

Risaleleri durmadan yazıp dağıtıyordu.
Barla’da, Kastamonu’da ve yurdun her yanından mücahitler çıkıyordu.
Zındıklar bu mücahitlere tahammül edemiyordu.
Onun için ilden ile sürüldü Bediuzzaman.

Her gittiği yerde İslamiyet’i anlatıyordu.
İman tohumlarını ekip bitmesini bekliyordu.
“Bu milleti imansız edemezsiniz!” diyordu.
Onun için hapishane hapishane dolaştırıldı Bediuzzaman.

Yıllarca mahpus oldu, çoğu kez zehirlendi.
Zalimleri her dem Allah’a havale ederdi.
“Haksızlardan adaleti beklemek haksızlıktır” derdi.
Hep sabrederek yaşadı Bediuzzaman.

Hapishanelere Medrese-i Yusufiye derdi.
Mahkumlara devrin kurbanları diye bakardı.
Onlara nasihat edip hakkı anlatırdı.
Canileri, şakileri de ıslah etti Bediuzzaman.

Kaderine razı olup, ni’mete şükrederdi.
Tevekkül, kanaat, iktisatla yaşardı.
Genç yaşlı demeden herkesi eğitirdi.
İmanlarının kurtuluşuna vesile oldu Bediuzzaman.

Cehalet ve ihtilafa şiddetli bir düşmandı.
İlmi, kardeşliği, ahlakı öğretirdi.
Delilsiz hiçbir şeyi beyan etmezdi.
Kur’an’ın Nuru’nu yaydı Bediuzzaman.

İdam sehpalarında bile gözünü kırpmazdı.
Meydan okuduğu şahıslar hep zalim kumandanlardı.
Hak için bin başı dahi olsa feda ederdi.
Asla geri çekilmedi Bediuzzaman.

Hiç soru sormaz, hep cevap verirdi.
En büyük filozofları dahi bürhanla sustururdu.
Hiç hediye almaz, hep geri çevirirdi.
Asla minnet altına girmedi Bediuzzaman.

Milletin imanı için durmadan hep çalıştı.
Gençlerin kalbine nurları yerleştirdi.
Küfrü öldürdü, mücahitleri yetiştirdi.
Hedefinden hiç şaşmadı Bediuzzaman…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.