Bediüzzaman Culfa'da bir ay kalmıştı

Bediüzzaman Culfa'da bir ay kalmıştı

Culfa, günümüzde Azerbaycan’ın Nahcivan Özerk Cumhuriyeti’nde yer alan bir şehirdir

Bediüzaman Said Nursî Bitlis’te esir düştükten sonra önce Doğubeyazıt’a, oradan da Culfa’ya getirilmiştir.
 
Culfa, günümüzde Azerbaycan’ın Nahcivan Özerk Cumhuriyeti’nde yer alan bir şehirdir. İran sınırının hemen yanında yer almaktadır. Bediüzzaman, burada bir mescidin yanında bulunan bir hücrede bir aya yakın kalmıştır. Bediüzzaman’ın Culfa’da bulunduğu sıralar Nisan ve Mayıs aylarıydı.

Bitlis’te iki aya yakın tedavi için kalan Bediüzzaman buradan diğer esirlerle beraber Culfa’ya getirilir. Son şahitlere konuşan Ali Çavuş, Culfa’yı şöyle anlatır:

“Alınca ırmağının Aras’a döküldüğü yerde bulunan bu belde Azerbaycan ve İsfahan bölgesinde iki kasabadan meydana gelen şehir, mühim bir ticaret merkeziydi. İran Culfa’sı veya Yeni Culfa denilen kasabada bir müddet tedavi edilen Milis Albayı Said Nursî buradan Tiflis’e sevk edilen diğer esir askerlerle beraber Tiflis’e gelmişlerdi.”

AZERÎ BİR ŞAHİTTEN CULFA GÜNLERİ

Bediüzzaman, Culfa’da bulunduğu sıralarda boş durmayarak yakındaki bir mescidde Kur’ân dersleri vermiştir. Bediüzzaman’ın burada verdiği dersler sadece esirler tarafından değil Culfa halkı tarafından da dinlenilmiştir. Bu dersleri dinleyenlerden Nahcivan doğumlu Latif Hüseyinzade kendi lehçesi ile Bediüzzaman’ın Culfa günleri ile ilgili şunları anlatıyor:

“Biz mescidde otururduk. Bu vakt dediler ki, 15-16 nefer Türkiyeli esiri Yerevan yolu ile Culfa’ya getirirler, birazdan mescide gelecekler. Mescide gelende (gelince) gördük ki, başlarında ağ (ak) sargı ve fes var. Aralarında biri vardı, adı Said Nursî idi. Bizim adamlar ona ‘Fehrüddövran / Bediüzzaman’ deyirdiler (derdiler). O geldikden sonra halk mescide toplaşmağa (toplanmaya) başladı. O da halka Kur’ân hekiketlerini (hakikatlerini) anladırdı (anlatırdı). Hetta (hatta) bir defe (defa), sehv etmiremse (yanlış hatırlamıyorsam) ‘er-Rahman’ Sûresinin ilk âyetlerini tefsir ederek dinimizin ne keder (kadar) mentige (mantığa) uygun olduğunu ispat etdi.
“O, tez-tez Kur’ân müsabikeleri (müsâbakaları) ve yarışlar keçirirdi (yaptırırdı). Bele (böyle) müsabikelerin birinde şahsen men de (ben de) iştirak etmişem.”

Bediüzzaman'ın Culfa günlerine şahitlik etmiş olan Latif Hüseyinzade, Kosturma’da iken Nikola Nikoleviç’in karşısında ayağa kalkmayışını ise şöyle anlatıyor:

“1916 ilin (yılın) yaz ayları idi. O dövrlerde (devirlerde) ölkemiz (ülkemiz) Rus esaretinde olduğu üçün (için) II. Nikolay düşmenimiz (düşmanımız) sayılırdı. O günlerde II. Nikolay Tiflis’e geldi ve Kafkazın (Kafkasın) bütün elm (ilim) adamları ve din hadimeri onun görüşüne getdiler. Tiflis’e getmiş elm adamlarımız oradaki Türk esirleri ile görüştüler. Tiflis’e geden âlimlerin dediyine göre, II. Nikolay esir düşergelerinden (kamplarından) birini gezerken Said Nursî’den başka bütün esirler ayağa galkdılar. Nikolay bunun sebebini soruşdukda Said Nursî ‘İnandığım din sizin kimi bir kâfirin karşısında ayağa durmağa izn vermir’ deyir. Bediüzzaman’ın bu sözlerinden gezeblenen (gazaplanan) Nikolay ona üç günlük kamera cezası ile birlikde ölüm cezası kesir. Üç günlük kamera cezası bitdikden sonra Nikolay Bediüzzaman’ı e’dam (idam) etmezden evvel onun iki arzusunu soruşur. O da ‘İzn verin, iki rük’et namaz kılım, sonra meni e’dam edin’ deyir. Bundan sonra Nikolay onu e’dam cezasından azad edir.”

Bediüzzaman diğer esirlerle Culfa’da tedavisi gerçekleştikten sonra Buradan Tiflis’e sevk edilmiştir.
 
Kaynakça:
1- Şahiner, Necmettin. Son Şahitler, İstanbul: Yeni Asya Yayınları, 1993.
2- Özer, Ahmet. Bediüzzaman’ın Rusya Esareti, İstanbul, 1998.

Risale-i Nur Enstitüsü