Bediüzzaman sessiz sinema seyretmiştir
Bediüzzaman sesin sinemaya dahil olmadığı zamanlarda sinema seyretmiştir, ama
Risale Haber-Haber Merkezi
Bediüzzaman seyrangahı sinemaya benzetir. Bediüzzaman büyük bir kurgu bilim ustasıdır, bahislere yeni kurgular getirir ve anlamı tazeler. Dünyayı ve insanı birini sinemaya diğerini seyirciye benzeten Bediüzzaman insanın alıştığı ve köhneleşen hayatı hem dini hem de sanatsal bir misyonu olan bir hayata benzetir. Hakikatte öyledir ama bu yeni kurgularla manayı parlatmak Bediüzzaman’a hastır. Hayat hammaddesine yeni bir göstergeler sistemi getirerek ülfeti kırmak ve sanatın Allah’tan kaçırdığı hayatı sanat vasıtasıyla dine dâhil etmektir. Bediüzzaman ‘ın yorumları sanat estetik ve din üçlüsü içinde bir sentezdir. O kadar sağlam bir terminoloji kullanır ki seyir seyrangah sinema, seyirci, takdir, tahsin gibi batının seyirciye ve sinema seyircisine has olan durum ve terimleri insana uygular. Bu yapılan dünyada dinin anlatımda bir büyük ihtilaldir.
Bediüzzaman’ın kurguları dini hayata yeni ve daha etkileyici bir durum kazandırır. Sinemanın kurgu kareleri birbirini tamamladığı gibi Bediüzzaman’ın bir kelime hakkındakı bütün yorumları tıpkı sinema kareleri gibi birbirini tamamlar, hiçbir şekilde kopukluk, anlam kayması yoktur. Seyir ve seyirci bütün eserlerinde temel estetik formunu korur, ancak ifade ediliş şekilleri farklı şekillerde olur. Bediüzzaman sesin sinemaya dahil olmadığı zamanlarda sinema seyretmiştir, ama yazı olmasına rağmen Bediüzzaman ifadeye sesi de katar ve daha canlı bir film karesi meydana getirir.
Mesela altıncı söz bir tiyatro ve sinema niteliklidir. Ve kare kare sinemadır. Orada bahse gotik bir ses katarak bahsi daha canlı hale getirir, sanki sinema değil gerçekten sinemadır. Sinemadaki şahıs fırtınalı bir zamanda malını nasıl koruyacağını kara kara düşünürken Bediüzzaman birden o ne yapacağını bilemeyen adama bir sesle yardım eder: “O dalgalı muharebe meydanı ise şu fırtınalı dünya yüzüdür ki, durmuyor dönüyor ve her insanın aklına şu fikri veriyor.” Madem her şey elimizden çıkacak, fani olup kaybolacak; acaba bakiye tebdil edip ibka etmek çaresi yok mu? deyip düşünürken birden semavi sada–yı Kur’an evet var. Hem beş mertebe karlı bir surette güzel ve rahat bir ç aresi var” (6 Söz)
Ayetü'l-Kübra’da sesin dağılımı ve görevi bir makale konusu olur.