Bediüzzaman’ın iktisadı ve mazhar olduğu ikramlar

Bediüzzaman’ın iktisadı ve mazhar olduğu ikramlar

Bediüzzaman, iktisad ve şükre çok önem veriyordu. Az yer, eski elbiseleri giyer, belki günlerce aç kalır yine de kimseye müracaat edip arz-ı hacet etmedi. Rezzak-ı Hakiki olarak ifade ettiği Allah’tan başka kimsenin minnetini almamıştı. Bu durumu bir hayat prensibi yapmıştı.

Onaltıncı Mektupta bu halini anlatırken de rahatsız olduğunu belirtiyor. Çünkü enaniyete, gurura sebep olacağından korkuyor. Ehl-i dünya evham ettikleri ve mükerrer sordukları için mazhar olduğu ikramlardan bahsetmiştir.
Zekatı kabul etmemiş, halkın her türlü malını da almamış. Maaşı da almamaya karar vermiş. Ancak Dâru’ul-Hikmeti’l-İslamiyede dostlarının ısrarıyla kısa bir dönemde maaş almış, o para ile de kitap bastırarak halka dağıtmıştır.

Allah’ın ni’metlerini yad etmek, manevi bir şükür olduğu cihetle, gurura da vesile olmasından korkarak nasıl geçindiğini birkaç maddede izah ediyor:

1-Bir yıl boyunca otuz altı etmeğin kafi geldiğini belirtiyor.
2-Bir Ramazanda hatta on beş gün Ramazandan sonraya kadar, yani kırkbeş gün üç ekmek ve bir kıyye (12882. gr.) pirincin kafi geldiğini bildiriyor.
3-Üç ay misafirlerle beraber bir kiyye (1282gr.) tereyağı ekmekle yiyerek kafi geldiğini, üç ay boyunca da yiyecek adına başka bir şey de bulamadığını yazıyor.
4-Üstündeki sakoyu, yani ceketi yedi sene evvel eski olarak aldığını belirtiyor. Elbise, terlik, çamaşır, çorap gibi giyecekler için beş senede dörtbuçuk lira harcadığını ifade ediyor.
5-Tavuk ve yavrusunun kış boyunca, biri kesince diğeri fasılasız olarak Rahmet hazinesinden her gün bir yumurta ikram ettiklerini, hatta bir gün bir tavuğun iki yumurta yaptığını bildiriyor.

Yapılan ikramları, Rahmet hazinesinden gönderilen nimetleri, bereketle artan rızıkları Üstad birkaç şeyden birine bağlıyor;
1-“Ya yanıma gelen halis dostlarıma ihsandır.”
2-“Yahut hizmet-i Kur’aniyeye bir ikramdır.”
3-“Veya iktisadın bereketli bir menfaatidir.”
4-“Veyahut “ya Rahim, ya Rahim” ile zikreden ve yanımda bulunan dört kedinin rızıklarıdır ki, bereket suretinde gelir, ben de ondan istifade ederim.”

Gelen bereket ve ikramı, tahdis-i nimet olarak zikreden Bediüzzaman, onları kendisinin kemaline bağlamıyor. Son derece tevazu göstererek başka sebeplere dayandırıyor.

Bu asrın insanı, kaynakları tüketirken, kazandığı para harcamasına yetmediğinden sıkıntı çekmektedir. Bu hakikatlere kulak verse, hayatını bereketin kaynağı olan iktisada göre ayarlasa ne kadar rahat ve huzurlu bir hayat geçireceği malumdur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.