Ayşenur KAHVECİ
Benim Mi’racım
O gece alemlerin Rabbi saltanat-ı uzma ünvanı ile ve hilafet-i kübra namiyle ve hakimiyet-i amme haysiyetiyle kulu ve elçisi olan Muhammed (asm) ile has bir telefonla görüşmek yerine huzuruna kabul edip bütün kainatın Rabbi ismiyle, bütün mevcudatın Halik’ı ünvanıyla O’nunla konuştu ve sohbetiyle kulunu şereflendirdi.
Muhammed (asm.) Mi’raca çıkarken, evliya kalplerinden daha latif, ölülerin ruhlarından ve meleklerin cisimlerinden daha hafif mübarek ruhunun hadsiz vazifelerine medar ve cihazatının mahzeni olan mübarek cismi de O’nun ali ruhuyla beraber gitmiştir.
Mi’rac gecesi, Alemlerin Rabbi tüm zişuur namına en mümtaz bir kulunu seçip huzuruna kabul etmek suretiyle O’nu rüyet-i cemali ile müşerref kılmıştır, fermanı ile vazifelendirip kelamiyle taltif etmiştir. Muhammed (asm) hem bizden Huzur-u İlahiye’ye giden bir meb’us, hem Cenab-ı Hakk’ın cenahından bizler için vazifelendirilen bir elçidir. Mi’rac hadisesinde Cenab-ı Hakk O’nu şereflendirdiği gibi bizleri de şereflendireceğinin müjdesini elçisi ile bildirmiştir.
Bediüzzaman Hazretlerinin Mi’rac risalesinde bahsettiği Mi’racın beş meyvesinin icmali şöyledir;
-Şu kainatın karışık, çirkin, fani, perişan sanılan vaziyetinin hakikatte Cenab-ı Hakk’ın kudsi bir mektubu ve tek ve bir olan Zatının bir güzel aynası olduğu gerçeği ile bizleri müjdelemiştir.
-Mümtaz bir kuluyla perdesiz görüşüp konuşmak suretiyle tüm nev-i beşere dahi Rabbi Rahimleri ile birebir görüşebilecekleri bir vasıta-i muhabere olan namazı hediye etmiştir.
-Mi’rac gecesi kendi gözleri ile cenneti gören O zat, ölüm ile bir idam-ı ebediye mahkum edildiklerini zanneden cin ve inse saadet-i ebediyenin müjdesini getirmiştir.
-Cennetin bin sene hayatı bir saat rü’yetine denk gelmeyen nihayetsiz bir güzelliğin seyrine bizzat kendisi Mi’rac gecesi nail olduğu gibi her mü’minin dahi Rü’yet-i Cemalullah ile şereflenebileceğinin müjdesini getirmiştir.
-İnsan küçük bir mahluk ve zayıf bir hayvan iken, umum mahlukatın fevkinde bir makam verilerek, Cenab-ı Hakk’ın zatı ile konuşturularak, Rü’yet-i Cemali ile şereflendirilerek nihayetsiz bir sevince garkedilmiştir. Zira bunlara her mü’min ameli nisbetinde nail olacaktır.
Zahirde sadece Muhammed (asm) Mi’raca çıkmış, Cenab- ı Hakk ile konuşmuş ve O’nu görmüş gibi gözükse de hakikatte zülcenaheyn olan O zat bütün zişuur cin ve insin bir temsilcisi olarak huzur-u Kibriyaya kabul edilmiştir.
O’nun konuştuğu gibi herbirimizin Rabbimizle konuşabileceğimizin müjdesini vermiş ve bu konuşmaya vasıta olacak olan namazı yetmiş bin perdenin arkasından bizlere getirmiştir.
O’nun cemalini görmekle şereflendiği gibi herbirimizin de o cemali seyretmek şerefine erebileceğimizin müjdesini getirmiştir.
Peki biz bu makama nasıl erebileceğiz?
Mi’rac’dan bahseden İsra suresine ilk baktığımızda sadece ilk ayetinde Mi’racdan bahsediyor gibi görünse de aslında, ilk ayette Mirac-ı Nebeviyye’den bahseder. Diğer ayetlerin umumu ise bizim Mi’racımızı anlatır.
Kur’an-ı Azimüşşan’da ayat; bir ayette bir şeyden bahsederken birden bire mevzu değişir ve sonraki ayette başka bir hususdan bahsediyor gibi gözükür ama aslında başka değildir. Bu hususu da başka bir zaman kaleme alırız inşaallah…
Velhasılıkelam; bizim Mi’racımızın yol haritasını Cenab-ı Hakk asırlar öncesinden Resulü vasıtasıyla Ayat-ı Kuraniye ile bildirmiş, öğretmiştir. Gerisi bize kalmış…
Hepimiz, hepimizin Mi’racına erebilmesi için bu Mi’rac gecesi dua edelim…
Tüm din kardeşlerimin Leyle-i Mi’raclarını tebrik eder Rü’yet-i Cemalullah’da buluşmayı Cenab-ı Hakk’dan niyaz ederim.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.