Mehmet Ali KAYA
Beraat Gecesi
Allah katında beş gece vardır ki bunlar fazilet bakımından bütün gün ve gecelerden üstündür. Cuma gecesi, Berat Gecesi, Kadir Gecesi, Ramazan ve Kurban Bayramı gecesi… Şaban ayının on dördünü, on beşine bağlayan gece mübarek “Beraat” gecesidir. Kutsal bir gece olduğu için bu geceye “Mübarek” denilmiş, bu gece Allah'a el açıp affını isteyenlerin affedilerek cehennemden beraatları sağlandığı için de “Beraat Gecesi” adı verilmiştir. Yüce Allah'ın bu gece rahmeti ile dünya semasına tecelli etmesi nedeni ile bu mübarek geceye “Rahmet Gecesi” de denilmektedir.
Peygamberimiz (sav) “Şaban ayının yarısı olunca gecesini namazla, gündüzünü de oruçla geçiriniz. Cenab-ı Hak o gece dünya semasına rahmet ve keremi ile dünya semasına nüzûl eder ve ‘Benden af dileyen yok mu? Onu affedeyim. Rızık isteyen yok mu? Rızık vereyim. Şifa isteyen yok mu? Şifa vereyim’ buyurur. Ana-babasına asi olanlar ve Allah'a şirk koşanlar dışında bütün kullarını bağışlar” (İbn-i Mâce, İkamet, 191; Tirmizi, Savm, 38) buyurdular.
Beraat Gecesi rızıkların taksim edildiği, bir sene içinde meydana gelecek olan olayların meleklere bildirildiği gecedir. Yüce Allah’tan isteği olan bu gecede istemeli ve kabul edildiğine inanmalıdır. Allah duaları işitir ve kabul eder; ama neticesi dünyada görülmez ve hikmeti gereği dünyada verilmezse daha hayırlı bir şekilde ahirette mutlaka karşılığı görülür.
Bu mübarek gecede günahlarına tövbe eden ve istiğfar ederek pişman olan her kulunu affeder. Ancak Allah'a şirk koşan, ana-babasına asi olan, içkiye devam edenler, falcılık yapanlar, din kardeşine kin ve düşmanlık besleyenlerin, nikâhsız yaşayanların, adam öldürme düşüncesini kalbinde taşıyanların, haset edenlerin, akraba ile alakayı kesenlerin günahlarını affetmez ve onları temize çıkarmaz. (Münzirî, Terğib ve Terhib, 2:118)
Hz. Aişe (ra) peygamberimizin (sav) bu gece yüce Allah'ın af ve rahmetinin genişliğini anlatmak için “Allah bu gece Kelb kabilesinin koyunlarının tüyleri sayısınca insanı affeder” (Tirmizi, Savm, 39; İbn-i Mâce, İkâme, 191) buyurduğunu rivayet etmiştir.
Yüce Allah Kur’ân-ı Kerimde “Hâ-Mîm! Kitab-ı Mübîn olan Kur’âna ve onun tercümanı âyatı olan tün mevcudata yemin olsun ki, biz bu kitabı mübarek bir gecede size nezîr olarak gönderdiğimiz peygambere inzal buyurduk. Biz bu gece bütün hikmetli işlerimizi de tespit ve ayırt ederiz. Biz Azimüşşan her şeyi işiten ve bilen olarak gerek elçilerimize gerekse mahlûkata olan emirlerimizi rahmet eseri olarak bu gecede inzal eder göndeririz.” (Duhan, 44:1-6)
Ayet-i kerimede belirtilen gecenin “Berat Gecesi” mi yoksa “Kadir Gecesi” mi olduğu konusunda görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Çoğunluk bu konuda “Kadir Gecesi” ile ilgili müstakil surenin bulunmasını delil göstererek “Duhan Suresi”ndeki bu ayetin kastının “Berat Gecesi” olduğu konusunda fikir beyan etmişlerdir. Bir kısım müfessirler de hikmetli işlerin ayırımının Berat Gecesi başlayarak Kadir Gecesine kadar devam ettiğini belirterek orta yol bulmuşlardır. Bu işlerin neler olduğu konusunda ise müfessir “Tercümanü’l-Kurân” Abdullah b. Abbas (ra) “Bir sene içinde meydana gelecek olan doğumlar, ölümler, eceller, rızıklar ve hatta hacıların sayısına kadar kader ile ilgili her şeyin mukadderatı bu işlere müekkel olan meleklere yani Azrail, Mikail, Cebrail ve İsrafil’e (as) teslim edilir” demiştir. (M. Vehbi, Hulasatu’l-Beyan, 13:5251)
Bu kudsi gecenin böyle bir hikmeti içinde barındırmasından dolayıdır ki Bediüzzaman Said Nursi hazretleri “Leyle-i Berat, bütün senede bir kutsi çekirdek hükmünde ve mukadderat-ı beşeriyenin programı nevinden olması cihetiyle, Leyle-i Kadrin kutsiyetindedir” demektedir. (Şualar, 2005, s.788)
Kur’ânın bu gecede inzal edilmesi meselesini de İslam bilginleri ve müfessirleri şöyle izah ederler: “Yüce Allah Kur’ân-ı Kerimi bu gecede toptan dünya semasına inzal buyurarak Cibril-i Emine teslim etmiştir. Sonra ilk olarak ‘Kadir Gecesi’nden başlamak üzere ayet ayet, sure sure yirmi üç senede tamamlamıştır. Böylece Kur’ân-ı Kerimin Levh-i Mahfuzdan dünya semasına inzali birden olmuş ve buradan da ‘Nüzul sebepleri’ tahtında tenzil edilmiştir.” (Elmalılı, Tefsir, 5:4293-4295)
Bu izahta da görüldüğü üzere Kur’ânın inzali Berat Gecesi, tenzili de Kadir gecesinden başlayarak yirmi üç senedir. Toptan indirmeye “İnzal” parça parça indirilmeye de “Tenzil” denmektedir.
Berat Gecesinin Özellikleri:
Kur’ân-ı Kerimin “Leyle-i Mübarek” (Duhan, 44:3) diye vasıflandırdığı bu kutsal gecenin elbette diğer gecelerden farklı pek çok özellikleri, güzellikleri ve faziletleri vardır. Maddeler halinde sıralayacak olursak:
1. Bir kısım ulemaya göre kıblenin hicretin ikinci senesinde Mescid-i Aksâdan, Mescid-i Harama çevrilmesi ile ilgili hüküm bu gün ve gecede vuku bulmuştur.
2. Her bir hasenenin Leyle-i Kadirde otuz bin sevabı olduğu gibi, bu Leyle-i Beratta her bir amel-i sâlihin ve her bir harf-i Kur’ânın sevabı yirmi bine çıkar. Bu gece elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir.” (Bediüzzaman, Şualar, 2005, s.788) Bilhassa “Şirke-i Mâneviye” sırrıyle ve “tesanüd-ü manevî” feyziyle kırk bin lisanla tesbih eden bâzı melekler gibi, her bir hâlis Nur Şakirtlerini, kırk bin dil ile istiğfar ve ibadet etmiş gibi rahmet-i iilâhiyeden kanaat-ı tamme ile ümit edilir.” (Şualar, 788-789)
3. Kadere ve mukadderat-ı mevcudata ait husular ve emirler Levh-i Mahfuzdan bu gecede dünya semasına inzal edilerek müekkel meleklere tevdi edilir. Dolayısıyla bu gece yapılan dua ve isteklerin mukadderatı elinde bulunduran Allah'ın rahmetini celbederek hayra tebdili sağlanabilir. Hazinenin kapısını açan padişahın huzuruna girenlerin ve ondan talepte bulunanların isteklerinin geri çevrilmediği bir gerçektir. Aynı husus “Beraat Gecesi” için neden geçerli olmasın? Nitekim yüce Allah “Her şeyi bilen ve her suali ve duayı işiten rabbinin rahmet gecesi bu gecedir” (Duahan, 44:6) ayeti bunu ifade ettiği gibi peygamberimizin (sav) “İsteyin, isteyene verilecektir” (İbn-i Mâce, İkame, 191) hadisi de meseleyi vuzuha kavuşturmak için yeterlidir.
4. Denilmiştir ki yeryüzünde mü’minlerin iki bayramı vardır. Biri Ramazan Bayramı, diğeri ise Kurban Bayramı... Aynı şekilde gökyüzünde meleklerin de iki bayramı vardır. Birincisi Beraat Gecesi, ikincisi ise Kadir Gecesi…
Beraat Gecesinde İbadet:
Bediüzzaman Said Nursi hazretleri Beraat Gecesinde okunan Kur’ânın ve yapılan ibadetlerin ve amellerin, yani her bir “Hasene”nin yirmi bin sevabının olacağını belirtir. Doalyısıyla nasıl ki Kadir Gecesi seksen sene bir ömrü insana kazandırdığı yüce Allah'ın beyanı ile sabittir. (Kadir, 97:3) Mübarek gece olan Beraat gecesi de elli senelik bir ömürde kazanılan ibadet sevabını kazandıracağını belirtir. Bunun için der: “Elden geldiği kadar Kur’ân ve istiğfar ve salâvatla meşgul olmak büyük kardır” (Şualar, 788) buyurur.
Müspet ibadet genel olarak üç nevidir: Kur’an okumak, Tövbe ve istiğfar getirmek ve Peygamberimize (sav) salâvat okumaktır. Bu üçü ibadetin iskeleti hükmündedir. Zikir ve dua bunlardan sonra gelir. Kişi dua edeceği zaman önce abdest alarak maddeten sonra istiğfar ile manen temizlenmelidir. Daha sonra Kur’ân-ı Kerimi şefaatçi olarak okumalı ve onun hikmetini tefekkür etmeli, Allah'a olan imanını güçlendirmeli ve emirlerine uymak, yasaklarından kaçmak konusunda nefsini ikna etmelidir. Sonra peygamberimize salavat getirmeli, salavatı ve kendisine salavat getirilen zatı şefaatçi olarak zikretmeli sonra istediğini yüce Allah'ın rahmetinden istemelidir. Ta ki dua makbul olsun. Daha sonra “Tesbih, tekbir, tahmid ve tehlil ile Kur’ânda geçen ve peygamberimizden (sav) rivayet edilen me’sur, yani kabul edilmiş dulalarla dua etmelidir. Ta ki kabul edilsin.
Yapılacak ibadetleri şöyle sıralayabiliriz:
1. Beraat gecesine has olarak büyük İslam bilginleri ve mutasavvıfları tarafından okunan bir dua Mecmuatu’l-Ahzabda şöyle geçmektedir: “Allahım! Şayet ismimi şakîler defterine yazmışsan oradan sil, saidler defterine yaz. Çünkü Sen buyurdun ki “Allah dilediğini siler ve yok eder, dilediğini de sabit tutar. Levh-i Mahfuz O’nun yanındadır.’ (Ra’d, 13:39) Bizi her türlü maddi ve manevi bela ve musibetlerden koru. Rızkımıza maddi ve manevi bereketler ihsan eyle. Bizleri affet ve hayırlı hizmetlere yönelt. Sen her şeye kadirsin.” (Mecmuatu’l-Ahzab, 1:597)
2. Bu gece peygamberimiz (sav) Hz. Aişe’den (ra) izin isteyerek ayakları şişecek kadar ayakta durup namaz kılmış ve sonunda “Allahım! Gadabından rızana, azabından affına ve senden yine sana sığınırım. Ben aciz bir kul olarak seni ben nasıl sena edebilirim, nasıl hamd edebilirm ve sana layıkıyla nasıl ibadet edebilirim? Bundan acizim. Sen kendini sena ettiğin gibisin. Ancak bunu diyebilirim” şeklinde tesbih ve dua buyurmuşlardır. (Tergib, 2:119-120)
3. Bu gece yatsı ve sabah namazı cemaatle kılan kimse başka hiçbir ibadet yapamasa da bu gecenin feyiz ve bereketinden kabiliyetine göre istifade eder. Mağfur olarak sabahlamış olur.
4. “Tesbih Namazını” kılmak bu gece Allah’ı tesbih ve zikir için yeterlidir. Tesbih namazının kılınışı İlmihal kitaplarında vardır.
5. Peygamberimiz (sav) “Kulun Rabbine en yakın olduğu vakit, gecenin son bölümüdür. Şayet bu vakitte Allah’ı zikretmeye gücün yeterse bunu yap” buyurduğu rivayet edilmektedir. Öyle ise sahur öncesi uyanık olmak duaların kabul edilmesi için gereklidir.
6. Şaban’ın 14. günü çokça sadaka verilmelidir. Sadaka darda olan Müslüman en güzel yardımdır. Darda olan bir mü’mine yardım ve onun duasını almak dua ve ihtiyaçların kabulü için en güzel bir vesiledir. Peygamberimiz (sav) “Allah şu üç kişiyi sever: Birincisi, gece boyunca yol alan bir grup uyumak için başlarını yastığa koyduklarında ve uyku onlara çok tatlı geldiği bir sırada içlerinden kalkıp ibadet eden ve Allah’ın ayetlerini okuyan kişi. İkincisi, düşmanla savaşa giden bir toplulukta, arkadaşları hezimete uğradıkları halde, kaçmayıp sabreden ve düşmanla mücadele edip öldürülen kişi. Üçüncüsü de bir topluluğun yanına gelip onlardan bir şey isteyen kişiye kimse sadaka vermediğinde, onu tek olarak yakalayarak kendisine gizlice sadaka veren kişi” buyurmuşlardır.
7. Allah katında en hayırlı amel bir mü’minin kabinde hiç kimseye karşı düşmanlık ve haset duygusunu taşımamaktır. Bu husus Kur’ân-ı Kerimde bir dua ayeti ile ifadesini bulur. Yüce Allah gerçek mü’minlerin şöyle dua edeceklerini belirtir. “Rabbim Allah! Bizi ve bizden önce geçen mü’min kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin ve düşmanlık bırakma! Ey Rabbim! Sen kullarına karşı çok merhametli olan Raufsun ve kullarını çokça bağışlayan Rahimsin. Bize rahmetinle ve affınla muamele et.” (Haşr, 59:10) Nitekim peygamberimiz (sav) “İnsanların en faziletlisi Takva sahibi olup Allah’tan korkan, kalbinde kimseye karşı kötülük, haksızlık, kin ve haset bulunmayan temiz kalbe sahip olan ve sözü doğru olan kimsedir” buyurmuşlardır.
Beraat gecesinde Yüce Allah’tan böyle kul olmaya niyet etmeli ve böyle makbul bir kul olmak için dua etmeliyiz.
8. Beraat gecesi sahura kadar ibadet ve zikirle meşgul olduktan sonra Sahur yemeğini yiyerek oruca niyet etmek sünnettir. Bu gecenin feyz ve bereketi, fazileti ve faydası ertesi günü tutulan oruç ile tamam olur.
Yüce Allah beratımızı beratımıza vesile kılsın, gecemiz mübarek olsun. Amin!
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.