Nurettin HUYUT
Bilici’nin tespitleri
Mücahit Bilici’nin röportajını okudum. Özetle; Bazı tahrikkar sözlerini esefle karşıladım. Risale-i Nur’a uymayan yaklaşımlarına derinden üzüldüm. Fikirlerine bu denli güven insanı ne kadar derin yanlışlara sürüklediğini hayretle gördüm.
Beni derinden üzen cümle şu: "Dini milli devlete alet etmek için din kardeşliği edebiyatında ısrar edenler bu gidişle Kürtleri dinden, Türkleri de kardeşlikten edecekler” diyor.
Din kardeşliğine teşvik etmek, Allah’ın emri olan “müminler kardeştir” ayetini insanlara anlatmak ne zamandan beri “edebiyat” yapmak olarak kabul ediliyor.
Bu tarz fikirler batı kaynaklıdır. Bir zamanlar “Din bir afyondur” diyenleri hatırlatıyor. Tüm ırkçı ve materyalist yaklaşımlarda bu anlayış hâkimdir. “Din bizi geri bıraktı” anlayışı.
Hem Kürtler dinlerine pamuk ipliği ile bağlı değiller ki, o iplik kopunca hemen dinden çıksınlar. Kürtler kendi özgün iradeleri ile İslam dinini seçmişler ve her şeye rağmen dinlerinden vazgeçmemişler ve bundan sonra da vazgeçmeyecekler. Kürtler halis Müslüman’dır. Aksini bekleyenler hüsrana uğrayacaktır.
Bir yanlış başka bir yanlışla düzeltilemez. Milli devlet dini kendi çıkarlarına alet etmeye çalışabilir. Böyle bir durum varsa elbette karşı çıkılmalıdır. Ancak bu başka şekilde dile getirilmelidir. Devletin bu yanlışına karşı çıkayım derken toptancı bir anlayışla Allah’ın emrini yayanları da aynı kategoriye koymak doğru mu?
Her mümin İlay-ı Kelimetullah ile mükelleftir. Dini hakkı, insanlara duyurmak onların birinci vazifeleridir. “müminler kardeştir” emrini savunmak ve anlatmak ta bu kategoride değerlendirilmesi gereken bir vecibedir.
Hem içine düştüğümüz bu çirkeften kurtulmanın yolu da bu emirleri hakkıyla yaşamak ve yaşatmaktan geçer. Bunu sanırım yazar hepimizden iyi biliyor.
Tahrikkar bulduğum cümlesi ise şudur. ''Dili olmayanın dini de medeniyeti de yoktur. Gayrımedeni olan insan vahşi hayvandır. Dili olmayan insan bir hayvandır. Bu itibarla Kürtler hala hayvandır.”
Bu yaklaşım hangi ruh haliyledir anlamak zor.
Ayrıca burada müthiş bir cerbeze söz konusudur. Akı kara göstermenin en açık bir örneğini teşkil ediyor. Kürtlerin dili neden yoktur. Hem de üç tane dilleri var. Arapça, Kürtçe ve Türkçe… Birçok Kürt medrese tahsili okumuşsa Arapça bilir, Türkçeyi zaten bilir, Kürtçe de ana dili olduğu için bilir. Üç tane dili olan bir millete “dili yoktur öyleyse hayvandır” demek cerbeze değil de nedir? Tahrik değil de nedir? Kürtçe sadece resmi dil değildir o kadar. Bugün Türkiye’de resmi dili olmayan birçok millet var. Laz, Çerkez, Gürcü hatta Arap… Otuz civarında farklı millet bu bayrak altında yaşıyor. Şimdi bu milletlerin hepsi hayvan mıdır? Kürtçenin resmi dil olmamasını bu denli dramatize etmek bir Müslümana yakışmaz.
Müslüman itidalli ve dengeli olur. Hele bu Müslüman Nur Talebesi ise Bediüzzaman gibi söyler. “Arapça vacip, Kürtçe caiz, Türkçe lazım” der. Ve bu doğrultuda fikir beyan eder.
Esefle karşıladığım sözü ise şudur. Açlık grevlerini kastederek “bir dava için canını feda etmeye hazır olmak saygı duyulacak bir şeydir” sözüdür.
Açlık grevi kararlarının nasıl alındığını ve nasıl uygulandığını bilmeyen mi var? Emir komuta zinciri içerisinde alınmış bir karara uyanlara “davası için canını feda etmeye hazır bu insanlara saygı gösterin” demek ne derece doğrudur. Hem İslam dışı bir yaklaşımı hoş gören bir Nur Talebesi bilmiyorum. Hiçbir Nur Talebesi İslam dışı bir davranışı saygı ile karşılamaz.
Dava derken, ırkçılık bir dava mıdır? Etnik ayırımcılık için yola çıkmış şer kuvvetine destek vermek mi saygı duyulacak bir davranıştır?
Menfi milliyetin (milletçiliğin) ne denli zararlı olduğunu anlatmama gerek var mı? Bu şeytani yaklaşıma dava ismini takmak ve ona hizmet edenleri de saygı ile karşılamak hiç de hoş olmasa gerek.
Demokratik hakları savunayım derken insan bazen bilmeden ırkçılığın kucağına düşebiliyor. İyilik yapayım derken fenalık yaptığının farkında olmayabiliyor. İnsan haklarını savunayım derken şer odaklarına alet oluyor farkında değil. O nedenle dikkatli olmak çok önemli… Hatta Nur Talebeleri bu gibi konularda konuşurken veya yazarken iki defa dikkatli olmalıdırlar. Maazallah yanlış basabilirler.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.