Faruk ÇAKIR
Bir adım at, yanlış düzelsin
Çoğu zaman ‘küçük’ yanlışları görmezden geliyoruz ve bu tavrımız neticede büyük yanlışlara sebep oluyor. Nasıl ki bir gemi kaptanı, “Ne var, şurada iki dakika uyuduk. Gemi karaya oturduysa benim kabahatim ne?” diyemez, öyle de tekrarlanan ‘küçük hata’ların sebep olduğu ‘büyük hata’ların sorumluluğunu da başkalarına havale edemeyiz, etmememiz icap eder.
Bize ulaşan bir okuyucu mesajında şöyle denilmiş: “Dıyarbakır’da KPSS’ye girdim. Temmuz’un 9’u, sıcaklık 42 derece. Sınava girdiğimiz sınıflara güneş vuruyor, perde de yok. Sabah 2 saat, öğleden sonra 2.5 saat (14:30’da başlıyor). Sınıflar öyle sıcak ki, sınavı yapan kişileri o sınıfta oturtsanız yarım saat oturamaz. Temmuz’un ortasında 4.5 saat süren bir sınavın ortamına neden dikkat edilmez? Sınıfların en azından perdeli olmasına bakılmalı. Kafayı sadece güvenliğe takmışlar. Saygılarımla.”
Bakınız, görünüşte küçük bir ‘hata’, ama sebep olduğu neticenin farkında mıyız? Belki de bu öğrenci, fizikî şartlar müsait olmadığı için kazanması mümkün olan memuriyeti kazanamayacak. Başka bir aday, daha uygun bir okulda, sınıfta imtihana girdiği için ‘kafa’sı daha rahat olmuştur ve aynı bilgi seviyesine sahip olsalar bile biri kazanacak, biri kazanamayacak olabilir. Peki, bu apaçık bir haksızlık değil mi?
Tamam, bu ve benzeri yanlışlar bir defa olur, iki defa olur, haydi üç defa olsun. Ama sürekli olması, yanlışların hep tekrarlanması ve dile getirilen şikâyetlerin dikkate alınmaması insanı düşündürüyor ve usandırıyor. Türkiye’yi idare edenlerin yapması gereken şey, benzer şikâyetler dile getirildiği ilk gün; bir sonraki imtihan için gereğini yapmaktır. Öyle ya, Diyarbakır’daki iklim şartları ile Kars’taki ya da Rize’deki şartlar aynı değil. Fizikî mekânlar da farklıdır. O halde rahat bir imtihan mekânı için bulunması gereken asgari şartlar çok önceden tesbit edilmeli, şartlara uygun olmayan okullarda imtihan yapılmamalı.
Bu yanlışlar biraz da -kusura bakmasınlar- karar merciinde bulunanların Türkiye’yi tanımamasından kaynaklanıyor. Şikâyete konu olan uygulamanın çaresi yok mu? İmtihan yapılacak binaların, dersliklerin uygun olup olmadığını kontrol etmek çok mu zor? Her halde bu şikâyet ilk defa dile getirilmiyordur. Şikâyetlere konu olabilecek dersliklerin pencerelerine birer perde asılsa ne kaybedilir? “Bunlar bahane. Dersine iyi çalışan her halde sorulara cevap verebilir” denilmemeli. Bahane de olsa, haklı bir bahane gibi görünüyor. O halde gereğini yapmak lazım.
Mesela, bu günlerde ilköğretimden ortaöğretime geçiş imtihan sonuçları açıklandı ve öğrenciler gitmek istedikleri liseler arasında seçim yapmakla meşgul. SBS sonuçlarıyla ilgili her türlü bilgi internet ortamında mevcut, ama velilerin çoğu bu bilgilere ulaşıp karar vermekte zorluk çekiyor. Çünkü sistem hemen her yıl değişiyor. Bu sene de tercih noktasında yeni bir sistem uygulanıyor. Veliler 12 okul tercihini bir defada yapmak durumunda. Her ne kadar “her şey internet ortamında var” ise de, yüzlerce okul arasında, binlerce bilgiyi tahlil edip doğru ve hatasız “tercih listesi” hazırlamak her velinin harcı değil.
Netice itibarıyla bu şikâyetleri dikkate alıp sistemi anlaşılır hale getirmek yetkililerin işidir. “Her şey internette var, e-kayıt imkânı tanıdık” demekle iş bitmiyor. Önemli olan velilerin bu imkânlardan faydalanabilmeleridir. Bu mümkün olmadıktan sonra ne kadar ileri gidilse de, hükmen gerideyiz demektir...
Yeniasya
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.