Feyzullah CİHANGİR

Feyzullah CİHANGİR

Bir dönemin iflası

Ülkemizde kurumların, halkın, siyasetçinin ve milletin söylemlerinin değiştiği bir sürece tanıklık ediyoruz. Hemen hemen tüm siyasi partilerin halk iradesini, milletin beklentisini, halkın değer yargılarını karşısına almaktan çekindiği bir dönem oluşmaya başladı. Bu Türk siyasetinin kırılma anlarından birisi olarak karşımıza çıkmıştı. Demokrat Parti’nin “Yeter! Söz milletin” sloganıyla tek parti iktidarına son vermesi bu kırılmanın en somut ifadesiydi. Bu çıkış yaşam tarzına ve inanca varıncaya kadar her alanda var olan totaliter müdahalelere ve kendinden uzaklaşmaya karşı bir tepkinin ifadesiydi. Bu çıkış olmasaydı, halkımız bu sese destek vermeseydi belki de bugün kendimizi model ülke olarak gösterdiğimiz Libya’dan, Mısır’dan ve Suriye’den bir farkımız olmayacaktı.

Siyasette o anki ana bağlı olarak olayları doğru yorumlamak çoğu zaman mümkün olmuyor. Burada zamanın ötesine geçebilen bir bakış açısına ihtiyaç duyuluyor. Bu yüzden yukarıda bahsettiğim değişimi de soğukkanlı bir şekilde karşılamamız gerekiyor. Değişimin kalıcı olup olmadığı ancak birkaç on yıl sonra anlaşılabilir. Bizler yalnızca o an için doğru olanı tercih etmek ve hakka destek olmakla mükellefiz. Destek olurken “ehven-i şer” demenin inceliği ancak bu soğukkanlı duruş korunduğu müddetçe anlaşılabilecektir.

Seçim öncesi manzaraya bakıldığında öne çıkan önemli değişiklikler var. Olaylara iyi yönünden bakmak da bizim inancımızın gereği, boynumuzun borcu.

Örneğin CHP. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ideolojisinin sahibi olan partide yaşanan dönüşüm. Cumhuriyet Halk Partisi’nin keskin laik söylemleri bir kenara koyması önemli bir değişim örneği. Değişimin ötesinde bu bir normalleşme veya Türkiye’nin kendini bulmasının emaresi olarak okunmalı. CHP siyasi parti olabilmenin ve devleti yönetmeye talip olmanın laiklikten geçmediğini, seçmenin laiklik diye bir “zaruret”inin bulunmadığını anlamaya başladı demek istiyoruz. Demek ki laiklik bir insanın, bir partinin veya bir kurumun varlık nedeni olamayacak kadar dünyevi ve siyasi bir kavram.

Şüphesiz CHP içerisinde keskin laik politikalarla kendilerini güvende hisseden ve bu laiklik balyozuna hiçbir surette dokunulmasını istemeyen güçlü bir kesim var. Ancak olaya geniş açıdan bakıldığında eski tarz CHP laikliğinin Türkiye’nin kendine yabancılaşması sonucunu doğuran çok daha karmaşık bir işlev gördüğü de ortaya çıktı. Hala bu laikliği benimseyen isimler partide güçlü bir yere sahip. Ama her siyasi partinin başarısı ve stratejisi halkta rağbet bulduğu sürece bir anlam ifade edecektir. Bu sebeple CHP nin yeni politikası veya imajı bir kırılma olarak okunabilir. Radikal laiklikle tanımlanan solculuk yavaş yavaş demokratik ve ekonomik önceliklere yöneldi.

Tüm dünyaya düşman gözüyle bakmak, Arap’a sırt dönmek, “Kabe Arabın olsun bize Çankaya yeter” demekten ibaret laik politikanın çözüm üretemediği, sistemi durağanlaştırdığı iyice ortaya çıktı. Böyle bir politikanın devam etmesini istemek Türkiye’yi İsrail veya Fransa gibi Türk-Müslüman düşmanı ülkelerin istediği bir yörüngede harekete zorluyor. “Ben Selçuklu ve Osmanlıların devamı olan bir ülkeyim. Dedelerim burada söz sahibi olmuşlardı. Ben de söz sahibi olmak istiyorum” demek isteyen bir ülkenin ötekileştirici, dini hatırlatan her türlü kavrama ve değere kuşkuyla yaklaşıcı bir politika ile yola devam etmesinin mümkün olmadığı ortaya çıkıyor.

İlerlemeyi şekil, kostüm ve yeme-içme ile karıştıran ve yaşam tarzında köklü değişimi üslup olarak kabul eden bir partinin çok kısa bir sürede bu hale gelmesi çok şey anlatıyor esasında.

Daha 1920’lerde kapitalist, materyalist Batı medeniyetini “Tek gözlü deha” ve “Beşerin nefs-i emaresi” kavramlarıyla yorumlayan ve siyasi iktidara bu yönde uyarılarda bulunarak kendine dönmeye ve milletin sesine kulak vermeye çağıran Bediüzzaman’ın ne demek istediği yeni yüzyılda, yeni siyasal manzaralarda daha net anlaşılacaktır. Önemli olan duruşumuzu, inancımızı ve meşrebimizi günlük politikaların, günlük hesapların içinde kaybetmemek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum