Dr. Ömer ŞEKER
Bir örnek şahsiyetin hayatı ve eserleri üzerinden 21. yüzyıl öngörüsü (1
19. yüzyılın son çeyreğinde (Bitlis-Hizan) Nurs köyünde dünyaya gelen Bediüzzaman Said Nursî, ön plana çıkan ilmî şahsiyetinin sonucu olarak küçük yaştan itibaren âlimlerle ilmî tartışmalarda bulunmuş, bu tartışmalardan hep galip çıkmış ve 1907de 30 yaşlarında iken Osmanlı Devletinin başşehri İstanbul'a gelmiştir. Bu gelişinin sebebi de Vanda "Medresetü'z-Zehrâ" adıyla din ve fen ilimlerinin bir arada okutulduğu Mısır'da bulunan Ezher üniversitesi gibi bir İslâm üniversitesinin kurulması için yetkililerle görüşmelerde bulunmaktır.
İstanbul'da kaldığı Sirkecideki Şekerci Han'da odasının kapısına; Her suale cevap verilir. Ancak sual sorulmaz diye levha asmış ve âlimlerle girdiği münazaralardan da galip çıkmış, şöhreti İstanbula yayılmıştır.
Burada girdiği fikrî ve ilmî mücadeleleri ve istibdada karşı çıkıp hürriyeti savunması sebebiyle tımarhaneye ve hapishaneye kadar sürüklenmiştir.
1908de 2. Meşrutiyetin ilânı öncesinde gazetelerde yazıp neşrettiği meşrutiyet, hürriyet, meşveret, şeriat, kanun-u esasî, medeniyet ve ittihat konularındaki fikirleri ve bu yöndeki gayret ve hizmetlerinin toplumda önemli etkisi olmuştur.
Çeşitli boyutları bulunan ancak belli kesimlerce bir "irtica" hareketinden ibaret bir olay olarak gösterilen 31 Mart Vak'asında Bediüzzaman, bu olaya katıldığı ve isyanı çıkaranlardan olduğu iddiasıyla Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinde yargılanmıştır. Temelde meşru yönetime karşı girişilen bir isyan niteliğindeki bu hareket bahane edilerek meşru yönetim alaşağı edilmiş ve bu olay yeni siyasî rejimin meşrulaştırılması için kullanılmıştır. Halbuki Bediüzzaman bu olayın gidişatını izlemiş, görmüş, tasvip etmediği için katılmamış, olayda yatıştırıcı rol oynamış, hürriyet ve meşrutiyeti savunmuş, askerin itaatini ve siyasete karışmamasını istemiştir. Yargılamada yaptığı tarihi savunması sonunda beraat etmiştir. Daha sonra bu savunması kitaplaştırılarak Divan-ı Harb-i Örfî ismiyle yayınlamıştır.
Bu eser incelendiğinde, demokrasi ve özgürlük ortamının tesisi ve sürdürülmesinde gerekli olan bugün için de geçerli son derece önemli ölçü ve prensipler ihtiva ettiği görülmektedir (Örnek "İstibdad, zulüm ve tahakkümdür. Meşrutiyet, adâlet ve şeriattır. Padişah, Peygamberimizin emrine itaat etse ve yoluna gitse halifedir. Biz de ona itaat edeceğiz. Yoksa, Peygambere tâbi olmayıp zulüm edenler, padişah da olsalar haydutturlar. Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilâftır. Bu üç düşmana karşı; san'at, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz).
1910 yılı baharında Van'a dönmüş, burada birkaç ay Horhor Medresesinin yeniden düzenlenmesi çalışmalarında bulunduktan sonra Diyarbakır, Bitlis, Muş, Urfa, Mardin yörelerindeki aşiretleri ziyaret edip sohbet ederek meşrutiyet ve hürriyet konusundaki fikirlerini onlarla paylaşmıştır. Bilahare bu sohbetlerini kitap haline getirip Münazarat ismiyle yayınlamıştır.
Münazarat; hürriyet, meşrutiyet ve istibdadın tarifi, mahiyeti ve sonuçları; geri kalmışlığın sebepleri ve çareleri; fikir hürriyeti ve meşveretin önemi; hürriyet ve meşveretin ruhunu bozan hususların neler oldukları; millet iradesinin egemen olması; ihtilâlcilerin verdiği zararlar; devlet-millet kaynaşmasının temini için gerekli şartlar ve esaslar; Müslümanların başta Rum ve Ermeniler olmak üzere, gayrimüslimlerle medenî münasebetler kurmalarını sağlayacak prensipleri; devletin temel hak ve hürriyetlere dayanmasının önemi; kamuoyunun gücünün etkin olması halinde uygulamadaki aksaklıkların ve ihtilâfların zaman içinde ortadan kalkacağı; birlik ve beraberliğin sağlanacağı; Müslümanları birbirine bağlayan manevî ve maddî bağların neler olduğu; bilhassa Türk, Arap ve Kürt milletlerini bir ve beraber olmaya zorunlu kılan durumları; eğitimin önceliği ve önemi; şarkta kurulacak üniversite ve eğitim kuruluşlarının vesile olacağı hizmetler; bilgisizlik ve cehalet, fakirlik ve darlık, fikir ayrılıkları, husumet ve düşmanlık gibi hastalıkların sanat, akıl, ilim, marifet ve anlaşma uzlaşma birlik beraberlik gibi çarelerle ortadan kaldırılmasını sağlayacak çözüm önerileri sunan, bugün de gündemi oluşturan konulardaki görüşleri ihtiva etmektedir.
Konuya devam etmek dileğiyle hoşça kalın...
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.