Birbirine günahsız ağızla dua edenler...
Kutlu Doğum’unu kutladığımız Efendimiz (sas) Hazretleri buyurur ki:
Ahmed Şahin'in yazısı...
- Günahsız dille yapılan dualar kabul olur. Siz de günahsız dille dualar yapın birbirinize.
Derler ki:
- Günahsız dilimiz yoktur ki? Nasıl günahsız dille dua yapacağız birbirimize?
Şöyle açıklar günahsız dille yapılacak duayı:
-Sizin diliniz kendiniz hakkında günahlıdır, ama başkaları hakkında günahlı değildir.
Öyle olunca siz kardeşlerinize günahsız olan dilinizle dua edin, onlar da size günahsız olan dilleriyle dua etsinler. Böylece birbirinize günahsız dille dua etmiş, kabul olan dualar yapmış olursunuz.
Demek ki, çevremizdeki insanların makbul dualarını almak için onların önce kalp ve gönüllerini kazanmaya gayret etmeliyiz ki, bizden memnun olan insanlar bize günahsız ağızlarıyla dua etsinler, biz de memnun olduğumuz onlara günahsız ağzımızla dua edelim, böylece günahsız ağızlarla birbirine dua eden kardeşler haline gelmiş olalım!
Günahsız ağızla yapılan duaya böyle baktığımızda toplumda çok önemli birlik beraberliğin meydana geleceğini de görebilmekteyiz.
- Çünkü insanların kalbini, gönlünü kazanacak bir sevgi saygı ile muhatap olmamız gerekir ki, onların günahsız dilleriyle bize dua yapmalarını sağlayalım. Hatta sevgi saygı ile muhatap olduğumuz insanlar, bizi görünce sadece bir gönülden ‘Allah razı olsun’ deseler, bu bile makbul bir dua olarak yetip de artar bile bize.
Zira müminin hayatının hedefidir Allah’ın rızasını kazanmak.. Memnun ettiğimiz insanlar gönülden ‘Allah razı olsun’ derlerse bu inanmış insan için önemli bir günahsız ağız duasıdır.
Böyle olmaz da, toplum içinde çevremizi memnun edecek saygılı bir tutum ve tavır içinde olma gereği duymazsak, elbette yabancı gibi durduğumuz insanlar bizim için gönülden ‘Allah razı olsun’ diye dua etme gereği duymaz, günahsız ağızlardan dua alma kazancımız da söz konusu olmaz.
Nitekim ot gibi bitip ot gibi giden nice insanlar vardır ki, şahsî menfaatlerinin dışında hiç kimseye bir iyilik etme, kalp ve gönlünü kazanma gereği duymaz, toplumun sevgisini kazanacak bir selam verme ihtiyacını dahi hissetmez. Elbette onların bir selamı dahi esirgeyerek ilgisiz kaldıkları insanların makbul dualarını almak gibi bir kazançları da söz konusu olmaz..
Günahsız dille yapılan duaya bu mana ile bakınca denebilir ki, ülke çapında her insan çevresindeki konu komşu ve dostlarını memnun etmeye özel bir gayret göstermeli, kalbini, gönlünü kazanmaya önem vermelidir. Çünkü sevgi ve saygı ile muhatap olduğu insanların kendisine gönülden sadece bir ‘Allah razı olsun’ demeleri bile büyük bir kazanç olarak gelmektedir.
Öyle ise herkes çevresine önce tebessüm ederek bir selam vermeli, sonra da ‘Allah razı olsun’ dedirtecek iyilikler yapmalı, toplumun duasını almaya sebep olacak hizmetlerde bulunmalı, kendini sevdiren bir tevazu ve tebessüm içinde muhatap olmalıdır.
Ülke çapında tüm insanlar böyle düşünürler de günahsız ağızlarla birbirinin duasını alma niyeti içine girerlerse nasıl bir birlik beraberlik duygusu meydana gelir, ne türlü bir kucaklaşma ve kardeşlik duygusu hasıl olur düşünebiliyor muyuz?..
Zaman