Emre SESSİZ
Bizim inkılabımız
Eli kalem tutan her insan, inkılap ruhuyla yaşamalı, inkılap ruhuyla son nefesini vermeli. Son nefesini vermeli inkılap ruhu ölmeye yüz tutmuş hayalsiz gönüllere. Son nefesiymiş gibi yazmalı inkılap yazısını, kıştayken kendisini baharda zannedenlere. Kelamını Mesih-vari bir edayla salmalı şu aleme. “Belki dirilir..!” diye diriliş resmini çizmeli eli kalem tutan her ölü kalem; dirilmek için, diriltmek için. “Durun kalabalıklar, orası çıkmaz sokak!” diyebilecek herkesin, söyleyeceği bir şeyler olmalı kendisini diri zanneden bu ölü millete, “Artık yeter!” demeli kendisini hür zannettiren bu esarete.
Elinde kalem, dilinde kelam olan her meyyit, dirilmek için, diriltmek için bizim inkılabımızı yazmalı kendi kalbine ve kabrine. Kalp, kendisidir; kabir, ülkesidir.
Eli kalem tutan her gönül, hiç durmadan “Bizim inkılabımız, bizim inkılabımız, bizim inkılabımız…” muştusunu kalemiyle nakşetmeli gönül ülkesine. Hiç durmadan “Bizim İnkılabımız”ı kuş olup uçurmalı, bir haber bekleyen bi-haber sinelere.
Yazarken, yazısını “İstikbale giden bir mektup” şuuruyla yazan bir yazar, her kelimesinden bizim inkılabımızın ruhunu okutur; her cümlesiyle bizim inkılabımızın fikir atlasını çizer. Zaman postacısının eline, yazılarını emanet bırakan semavi yazarın harfleri, heceleri, kelimeleri, cümleleri ilmek ilmek bizim inkılabımızın ruhunu dokur; damla damla bizim inkılabımızı akıtır ruhsuz ruhlara. Bu teceddüd, bu rönesans, bu inkılap bizim inkılabımızdır, bizim rönesansımızdır, bizim teceddüdümüzdür; başkasının değil, başkasından da değil.
“Asla kimsenin umudunu kırma! Belki de sahip oldukları tek şey odur” diyen Mevlana misali, yazımız umudumuzun kelimelerle somutlaşmış halidir. Çünkü devrimizde büyük devrimler ve devrilişler gördük. Hak ve hakikatler ayaklar altına alındı; nice hak sahiplerinin hakkı (Osmanlı’ya yapıldığı gibi) hem de küfrederek çalındı.
“Hâlık’ın nâ-mütenâhî adı var en başı Hak
Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak” diyen M.Akif gibi biz de diyoruz:
Kendi inkılabımızla hakkı tutup kaldıralım;
Çamura düşmüş yakutu ipeklere sardıralım.
Kökü mazide olan biz, artık âtînin çocuklarıyız; çağın evladıyız. ‘Geçmiş’ten dersini alan bir akıl, ‘gelecek’e ve ‘şimdi’ye şimdi’nin nazarıyla bakmalı. Aksi takdirde bugünün insanı olan o zavallı kalem, saati durmuş irtica çocuğu olacaktır; toplum içindeki adıysa “entelektüel, aydın” olacaktır.
Bizim inkılabımız, milletleri karanlıklardan kurtarmak için kandilleşen bir harekettir.
Bizim inkılabımız, maddi-manevi dinamikleriyle bütünlük gösterir.
Bizim inkılabımız, “Allah’a ve Rasûl’üne inananlar kardeştir” ilkesini temel esas kabul etmiştir.
Bizim inkılabımız, “sonlu”lara “sonsuzluk” suyunu sunan bir medeniyet doğurmuştur.
Bizim inkılabımız, zahirde medeni, hakikatte deni değildir.
Bizim inkılabımız, zulümle, baskıyla, şiddetle değil merhametle gelen, sınırlı hürriyet getiren bir inkılaptır. Halka benimsetilemeyen, halkın onayı alınmayan hiçbir hareket, gerçek bir çözüm ve kalıcı bir inkılap olamaz. İnsanın yaradılışına zıt inkılaplar, ters teper, durmaz. Zira “Fıtrat, fıtri olmayan şeyi reddedip atar.”
Bizim inkılabımız, “Din, hayatın hayatı, Hem ruhu hem esası. İhya-yı dinle olur şu milletin ihyası.” rotasında kalemini yüzdüren bir inkılaptır.
Bizim inkılabımız, Kur’an gözlüğüyle doğu ve batı medeniyetine bakan, baktıran bir inkılaptır.
Bizim inkılabımız, cazibesiyle tüm medeniyetleri kendine çekebilecek bir mahiyettedir.
Bizim inkılabımız, güneş gibidir; parıldayan yıldızlar, onun yanında sönük kalır; Ay, Yıldız ışığını ondan alır.
İnkılabınızın inkilap (köpeklik) olmasını istemiyorsanız, mazinin ruhuyla istikbali inşa ediniz. Elinizdeki kalem, küreğiniz; dilinizdeki kelam, samimiyetiniz; kaleminizdeki mürekkep, harcınız olsun. Ruhunuzdaki sabrınız, inkılabın ruhu olsun. Sabrınızdaki gayretiniz, gayretsizlere “Sûr” olsun. Siz ise Sûr’un başındaki Cebrâil; ümitsizliği öldüren Azrâil olun. Karanlıkları ışığıyla delen güneş olmak, çok mu zor? Bir kıvılcım yeter. O kıvılcım sensin, etrafına bakma!
Bizim inkılabımız, bizim medeniyetimizi doğuracak sancılı bir süreçtir.
Bizim inkılabımız, kalbi akla, aklı kalbe kalemle aşılayan bir inkılaptır.
Bizim inkılabımız, kalemle direnişin, kelamla dirilişin bayrağıdır.
Bizim inkılabımız öyle bir inkılaptır ki bir yandan Çizgimizi Hecelerken, diğer yandan da yeni bir edebiyat ve yeni bir medeniyet hülyasındadır. Çünkü bizim inkılabımızın yazarları bilirler ki : “Hayalleri olmayan kişi, heyelana uğrar.”
Bizim inkılabımızın yazarları, bildiklerini uygulamak için yazarlar:
“İnsanı yaşatan, ümittir; öldüren, yeistir (ümidin bitmişliğidir).” Bediüzzaman
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.