Bu gününüzle karşılaşmayı unuttuğunuz gibi, biz de bu gün sizi unuturuz

Bu gününüzle karşılaşmayı unuttuğunuz gibi, biz de bu gün sizi unuturuz

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Câsiye Sûresi 31-37. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

31-İnkâr edenlere gelince, (onlara da şöyle denilir:) “Size âyetlerim okunmuyor muydu? Fakat (siz) büyüklük tasladınız ve bir günahkârlar topluluğu oldunuz.”

32-Hem (size): “Şübhesiz ki Allah’ın va‘di haktır; kıyâmet(in geleceği) ki onda hiç şübhe yoktur!” denildiği zaman: “Kıyâmet nedir, bilmiyoruz; sâdece bir zan(dan ibâret) olduğunu sanıyoruz; zâten biz (onun geleceğine) kat‘î olarak inanıcılar değiliz!” demiştiniz.

33-Yaptıkları şeylerin kötülükleri onlara görünmüş ve kendisiyle alay edip durdukları (azab) onları kuşatıvermiştir.

34-Ve (onlara) denir ki: “(Siz) bu gününüzle karşılaşmayı unuttuğunuz gibi, (biz de) bu gün sizi unuturuz (azâbın içinde bırakırız). Çünki yeriniz ateştir; sizin için hiçbir yardımcı da yoktur!”

35-“Bunun sebebi şudur: Gerçekten siz, Allah’ın âyetlerini alaya almıştınız ve dünya hayâtı sizi aldatmıştı.” Artık bugün, ne oradan (Cehennemden) çıkarılırlar, ne de onlardan (Allah’ı) râzı etmeleri istenir.

36-İşte hamd, göklerin Rabbi ve yerin Rabbi, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. (*)

37-Hem göklerde ve yerde büyüklük, yalnız O’na mahsustur; ve O, Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen)dir, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır.

(*)“Bütün mevcûdâtta (varlıklarda) sebeb-i medh ü senâ (övülmeye sebeb) olan kemâlât (mükemmellikler) O’nundur. Öyle ise hamd dahi O’na âiddir. Ezelden ebede kadar, her kimden her kime karşı gelen ve gelecek medh ü senâ O’na âiddir. Çünki sebeb-i medh olan ni‘met ve ihsan ve kemâl ve cemâl (güzellik) ve medâr-ı hamd (şükre ve övgüye sebeb) olan herşey O’nundur, O’na âiddir.” (Mektûbât, 20. Mektûb, 66-67)