Peygamberimiz buyurur ki:
“Cemaat ile kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletlidir.”
“Vakit namazlarından birini camide kılan kimse, gırtlağına kadar ibadet ile dolu hale gelir.”
Said İbn-i Museyyeb buyurur ki “Yirmi seneden beri müezzin her ezan okurken ben camide olurum.”

Camii ile cemaat arasında nasıl bir irtibat vardır?
Herhangi bir camide kılınan cemaatle namaz ile camii dışında cemaatle kılınan herhangi bir namaz arasında ne gibi farklılıklar olabilir?

Cemaat ile namaz kılmanın sünneti müekkede olması sadece herhangi bir yerde herhangi bir namazı cemaat ile kılmak mıdır yoksa camii- cemaat ilişkisinde camiinin ayrı bir yeri, önemi var mıdır?
Peygamberimiz (S.A.S) herhangi bir seferde olması dışında, mukimken camii dışında namaz kıldırmış veya kılmış mıdır?

Bütün bu sorular ve daha niceleri, üç aşağı beş yukarı, Türkiye’nin genelinde hizmetteki kardeşlerimizin evlerinde ve medreselerde cemaat ile namaz kılmaya verdikleri önemi, mukim olunan yerlerde cami cemaati ile beraber namaz kılmak için gayret sarf etmedikleri görüldüğünde bir çırpıda insanın aklına üşüşüveren sorular (camilerin öneminin farkında olup mümkün olduğunca camilerde namazlarını kılanlar haklarını helal etsinler).

Herhangi bir vakit namazında babasının elini sımsıkı tutup, babasının her zaman gittiği, kendisinin de çokça merak ettiği camiye adım atan bir çocuğun iç dünyasını hayal edebilir miyiz gördüğü camii cemaati karşısında? İster çocukça merak, ister içindeki şeytanı güç bela yenmiş bir delikanlının namaza başlama hissine kapılması, ister sosyalleşme adına… sebep ne olursa olsun camiye adım atan bir gencin, çocuğun göreceği manzara karşısında bilinçaltında nelerin şekillenebileceğini tahmin edebiliyor muyuz acaba?

Üç aşağı beş yukarı Türkiye’nin birçok yerinde (il-ilçe fark etmez) birçok camide görülecek manzara şu değil midir sizce de:
Zar zor dolan bir veya iki saf.
Büyük çoğunluğu sakallı sakalsız ihtiyarlar.
Duvar diplerinde ve arkalarda, herhangi bir rahatsızlığından ötürü rüku ve secde yapamadığından, taburelere oturmuş ve o şekilde namaza duran alil birkaç kişi ve birkaç da, yukarıda saydığımız nedenlerle bu cemaate karışmış ve bu cemaat profilinde kendilerini yadırgayan, çocuk ve bir iki delikanlı…

Kuantum fiziğindeki “kelebek etkisi” konusunu birçoğumuz biliyoruz. “Japon semalarında kanat çırpan bir kelebek Amerika semalarında tsunamiye sebep olabilir” şeklinde kısaca örneklendirilir. Bu teze göre düşünüldüğünde camilerde ihtiyarlardan ve alil birkaç kişiden fazlasını göremeyen bir çocuk veya delikanlının camiler ile ilgili olarak bilinçaltının nasıl oluşabileceğini tahmin etmek fazla da zor olmasa gerek: “Camii, insanın yaşlandığında ve artık eli kolu tutmadığında, dünya işlerine takati kalmadığında zamanını geçirecek bir yerdir.”

Türkiye’de namaz kılan insanlar üzerinde bir araştırma yapılsa genç insan profilinin en çok nur talebelerinde olacağı muhakkaktır. Durum böyle iken camii cemaatine en az katılan da maalesef bazı nur talebeleridir. Hâlbuki birçok yerde hizmet ehli birçok insanın birçok faaliyete camii cemaati ile başladığı da bir hakikattir.

Cemaatle namaz kılmanın ve caminin önemini karşısındakine anlatan hizmet ehli bir arkadaşımıza muhatabının verdiği karşılık ve akabinde sorduğu şu soru bende ciddi manada bir iç muhasebe yapmama vesile oldu, okuyan herkeste aynı iç muhasebeyi yapması gerektirdiği kanaatindeyim:

— Hizmetten birçok arkadaşım oldu. Bunların birçoğunun Cuma namazları dışında camiye gelmediklerini gördüm. Sizin camiye gelmemenizin özel bir sebebi mi var?

İman hizmetlerine gönül vermiş ve toplumun maddi ve manevi selameti uğruna gecesini gündüzüne katan kahramanların basit de olsa (kaldı ki hiç de basit bir mesele olmadığını siz de takdir edersiniz) hata yapma lüksleri yoksa, gerekenin yapılması...