Mehmet Asıf IŞIK

Mehmet Asıf IŞIK

Çay Var Ya Çay, Şu Her Derde Deva Olan

(Çay’a bir Güzelleme)

Çay’a güzellemeye evvelâ kıymetli şair Ekrem Kaftan’ın kaleminden çaya yazılmış şâhâne bir gazel ile başlayalım:

“Râyihası gönülde ince bir ilhâmdır çay / Allah’tan kullarına husûsî ikrâmdır çay.

“Aşk âteşi pişirir demlensin diye ancak / Ehl-i dilin elinde bir doyumsuz câmdır çay.

“Rengi yâr lebindendir seyrettikçe kızarır / Yâr elinden içilen leziz ihtişâmdır çay.

“Buharı kalbim gibi âteşlerden yükselir / Şairin sînesine alevden sihâmdır çay.

“Kanlı gözyaşım gibi dökülürken bardağa / Lügatlardan âzâde hesabsız kelâmdır çay.

“Her yudumu vuslattan müjdeler fısıldar âh / Tan ağaran vakte dek bir zevk-i müdâmdır çay.

“Yâr ile içilirse lezzetine erilir / Ağyâr ile içmesi elbette harâmdır çay.

“Ne yâre doydun Kâfî ne çay seni kandırdı / Kimsesiz yudumlarken pek derin bir gamdır çay.”

...

Şiirlere, menkıbelere ve güzel hâtıralara konu olup, böylesine mehh-u senâlara mazhar olan çay, tiryâkileri ve milletimiz nezdinde pek çok kadr u kıymete sahiptir. Hikâye edilir ki, Pir-i Türkistan Şeyh Ahmed Yesevî Hazretleri, bir vakit bugün Çin hudutları içinde kalan Hıtay adı verilen bir yere gitmiş. Çok sıcak bir yaz gününde yol kenarında dinlenirken, telâş halindeki bir köylü, doğum yapmakta olan zevcesi için Hazretten duâ etmesini istemiş. Şeyh, duâ ettikten sonra Allah’ın izniyle doğum kolay olmuş. Bunun üzerine köylü sevinip minnetle kendisine çay ikrâm etmiş.

Hoca Yesevi Hazretleri, o zamana kadar bilmediği ve görmediği çayı içince rahatlamış ve o yaz sıcağında harâreti gidivermiş. Şeyh, ellerini açıp şu duâyı etmiş: "Ya Rabbi, bu içeceğe revâç ver. Bizi sevenler içsinler ve fâidelensinler…"

Demek ki Hazretin duâsı Hak Teala’nın kabûlüne mazhar olmuş. Asırlardan beri çaya karşı bitip tükenmeyen bu revaç ve rağbet o duânın berekâtıyla belki de kıyamete kadar sürecek…

Çayın Türkistan'da, fakat bilhassa tasavvûf erbâbı arasındaki rağbetini Hazretin bu duâsına bağlarlar. Bu mübarek içecek dervişleri zinde ve uyanık tuttuğu için çaya "evliyâ çorbası" da denir.

Yeri geldiğinde "Çay içelim, çay içelim, / Nefs u hevâdan geçelim" diye, neş’eyle İlâhiler bile söylenir...

Bazı kalp ve gönül ehli "Çay, Peygamber Efendimiz zamanında olsaymış, Cenâb-ı Allah-u Te'âla bilir ya, belki de içmesi sünnetten olayazdı. Zirâ, çay sohbete sebeptir; sohbet müştak ruhlara sebeb-i lezzet ve vesile-i muhabbettir" demişler.

Çaya çay denilmesi için demleme şartlarına riâyet edilmelidir:

Çay ilk hasat tâze filizlerin nâzenin yaprakları elle koparılıp güneşte kurutulmuş olmalıdır. Artık duruma göre mangal üzerinde ya da semaverde meşe kömürünün yumuşak ateşinde, bakır demlikte, orta sertlik kıvamındaki menba’ suyuyla demlenmelidir. Sersemlemesin diye demliğe önce kaynar su dökülüp az beklendikten sonra demlikteki sıcak suyun üzerine çay konulmalıdır.

Bu şart ve usûle riayet edilmiş olarak hem demlensin hem dinlensin diye 10-15 dakika bekletilen çay içilmeye hazırdır ve böylesi çayın içimine doyulduğuna da şahit olunmamıştır.

Ve çay ikramının da içiminin de vazgeçilmez usûlü şudur ki;

"Çay kadehte dide-efrûz olmalı, / Leb reng û leb riz û leb sûz olmalı."

Yâni, “Çay küçük ve şeffaf (çeşm-i bülbül) bardakta göz doldurmalıdır. Dudak renginde, ağzına/dudağına kadar dolu ve dudak yakacak kadar da sıcak olmalıdır. O bardak ince belli olup avuç içinde kolayca tutulabilmelidir. Tiryakilere göre, çay soğuyunca artık vasfını kaybetmiş sayılır.

Vaktiyle tiryâkinin birisine yarısına kadar doldurulmuş çay bardağını getiren kahveci çırağına;

"Bu ne oğlum?" diye sorup da;

"Dudak payı" cevabını alan adamın,

"Yavrum bana iyice bir bakıver, bende deveye benzer bir hâl mi var Allah aşkına! Al şu bardağı da ağzına kadar dolduruver" dediği meşhurdur. Bazı rivâyetlerde zenci dudağı diye de geçer. Her iki benzetme de mevzûya uygundur ve muvafıktır.

Çay içmenin ne sınırı ne de sayısı yoktur. Tiryâkileri der ki:

"Bir çay beyhûde, iki çay fâide, üç çay kâide, iç dördü at derdi, mâdem çıktın beşe, sür git onbeş'e…"

Kadr-u kıymet bilenlere duâ, vefâsızlık edenler için ise bedduâ makâmındaki bu beyit ise vaktiyle Üsküdar ve Kadıköy Müftülükleri de yapmış olan İstanbul ulemâsından merhûm Seyyid Ahmed Neyyir Mekki (Üçışık) Efendi tarafından çay için söylenmiştir:

“Sohbet-i erbâb-ı dil bir lahzâ sensiz olmasın. / Hürmetin inkâr eden, dünyada hürmet bulmasın...”

Yâni, “Gönül insanlarının, kalpten sevilenlerin sohbeti bir an bile sensiz olmasın. Sana saygı göstermeyip (kadrini) inkâr eden dünyada saygı görmesin...”

Son devrin büyük dertlisi Bediüzzaman Hazretleri de çaya dâir bütün bu yazılıp söylenenlere haklılık kazandıracak kadar çay içmeyi pek severmiş. Talebelerine günde birkaç defa çay demletir, ders ve sohbetlerin ardından hep beraber içerlermiş. Mübârek, bardağına birkaç damla da limon sıkarmış. Hazret hayatı boyunca 18-20 defa zehirlenmişti. Limonlu çayın vücutta âdeta serum gibi zehrin tesirini azalttığı rivâyet olunur. (Kendisine de eserlerine de hayran olduğum Üstâdın şu çaya limon sıkma âdetini bir türlü edinemedim.)

Nûr aleminin her dâim güleç yüzlü, dünyalar tatlısı, sevecen ve mütevâzi simâsı Fırıncı Ağabey diye bildiğimiz merhûm Mehmet Nûri Güleç de hatırı sayılır bir çay tiryâkisiydi. Bâzen çay ikrâmının ihmal edildiği veya geciktiği hallerde “Duânız olmazsa Hak katında ne ehemmiyetiniz var ki” meâlindeki âyete nazire yaparak lâtife yollu “Çayınız yoksa sizin ne kıymetiniz var” sözüyle (ikâzıyla) çay ikramıyla ancak dersin, sohbet ve muhabbetin kemâle ereceğini, bilmânâ ifâde ederdi. Her ne kadar yarı şakayla söylense de, ma’lûmdur ki her şakada bir hakikat payı da vardır.

İşte ne yazın sıcağında ne kışın soğuğunda, ne sabah ayazında ne gece serinliğinde, ne gündüz hay-huyunda ne de akşam yorgunluğunda, her vakit içmeye doyamadığımız çay bu çaydır. Derslere ve sohbetlere lezzet ve muhabbet katan çaysız kalmayın dostlar.

Meclis ve sohbetleriniz feyizli ve bereketli, muhabbetiniz dâim olsun...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
15 Yorum