Hüseyin YILMAZ

Hüseyin YILMAZ

Cindoruk geliyormuş, öyle mi?

 

 Demokrat Parti, devrin zaruretlerinden doğmuş bir payanda: CHP ve rejimin payandası... Tek Parti sistemiyle yol alması imkâsızlaşan Ankara, ister istemez çok partili sisteme geçiş zaruretiyle burun buruna gelince, CHP’nin kendi bünyesinden kopma bir gruba Demokrat Parti kurdurulur... Merkezî iktidarın Demokrat Parti’den beklediği, iktidara tırmanması değil, milettelerarası arenada kendilerine meşruiyet sağlamasıdır... Yeni kurulan partinin, çok kısa denebilecek bir zaman zarfında, iktidara tırmanabileceği hesabta yoktur. Ama tek parti devrinin kan kusturup ekmeğe muhtaç ettiği millet, yeni partinin milletten yana politikaları ve inançlarına hürmetkãr tavırları karşısında  büyük bir teveccühle Demukrat Parti’yı ilk seçimde iktidara getirir...

 Şeflik devrinin engizisyonu aratmayan çeyrek asrı boyunca Ankara’nın hışmına uğrayıp zulüm gören Bediüzzaman Hazretleri’nin de Demokrat Parti’ye, “dine hürmetkâr ve ahrar”lık noktasından yaklaşıp, CHP iktidarına karşılık “Ehven-üş şer” telâkkisiyle desteklemesi, yeni partinin millet nezdindeki yerini tahkim eder. On yıllık iktidarı boyunca Bediüzzaman ve Nur talebelerinin yukardıdaki çerçeveden akseden desteğini kaybetmeyen Demokrat Parti’nin sîmãsı, milletin hãfızasına “dindar ve demokrat” diye kazınır. Meş’um 27 Mayıs darbesinin hedefi olup lider kadroları darağaçlarında hayata vedã edince, Demokrat Parti, efsãneye inkılâb eder.

 Sonu hüsranla biten bu efsãnenin milletin gönlündeki yerine tãlib olan merkez sağ partiler, bugün bile Demokrat Parti’nin devamı olma iddialarıyla mevzilerini tahkim etmeye çalışıyorlar. Uzun yıllar Adalet Partisi, Sonra Doğru Yol ve nihãyet “yeni” Demokrat Parti aynı zincirin müteakib halkası olma iddiasıyla siyãset arenasında kaldılar, kalmaya da gayret ediyorlar...

 Partinin çizgisindeki kırılmaların büyüğü, Demirel’in 28 Şubat kepazeliğini desteklemesiyle yaşandı. Postmodern darbe diye vasıflandırılan ve milletin bütün değerlerine düşmanlık üzerine başlatılan bu meş’um hareketi hareretle destekleyen Demirel’i yalnız bırakmayan diğer isim; Hüssamettin Cindoruk, nãm-ı diğerle: 367 Hüssamettin... İsminin önüne bir daha kopmayacak şekilde perçinlenen bu lâkab, Sabih Kanadoğlu tarafından formüle edilen ve maksadı Gül’ün cumhurbaşkanlığını engellemekten ibaret 367 şartı maskaralığına Cindoruk’un verdiği açık destekten miras. 

 28 Şubat mel’aneti ve Demirel’i desteklemek için Doğru Yol Partisi’inden ayrılıp Demokrat Türkiye Partisi’ni kuran Cindoruk’u, millet, 18 Nisan 1999 seçimlerinde partisine binde beş oy vererek mevte mahkûm etti. Mahcubiyet ve ızdırabından bir müddet siyãset arenasından el etek çeken Cindoruk, daha sonra “ulusalcı” tertiplere destek vermek üzere sahnelere dönüş yaptı. Önce 367 şarlatanlığıyla Sabih Beyi destekleyerek 367 Hüsamettin lâkabına kesb-i istihkâk etti, sonra da Baykal ve Demirel ile birlikte Ergenekon’un avukatlığını üstlendi... Son gelen haberlere göre ise, Demokrat Parti’inin genelbaşkanlığına adaylığını koyacağını ilan etmiş... Bir de espiriye sığınmış: “Siyãsette gençlere ihtiyaç var, bu gençlerden biri de benim!” kabilinden birşey...
 İhtiyarlığın yüz kızartıcı tarafı, varlığını redde musır olması; tuhaf bir hayasızlık... Cindoruk, 76 yaşında... Demirel ondan da genç: 85’inde bir delikanlı!..

 Ve bu iki delikanlı, Süleyman Soylu’nun bir ba’sü-ba’del mevtten sonra nefes aldırdığı Demokrat Parti’in gırtlağına sarılmak üzere, kolları sıvamış görünüyorlar. Ortalıkda dolaşan rivayetlere göre, önce Cindoruk Demokrat Partinin başına geçerek vaziyete hâkim olacak, genç demokratların çanına ot tıkayacak; sonra da 28 Şubat’ın bütün şart ve talimatlarına, “Evet!” diyerek başbakanlığa çıkan Mesut Yılmaz’a koltuğu bırakacak.

 Uzun yıllar Nurcuları emre ãmãde, mãliyetsiz oy deposu olarak kullanan Demirel’e yakın zamanlarda vuku bulan ziyaretlerin sebebini ise Cindoruk’un adaylık ilânı aydınlattı. Anlaşılıyor ki, “Acaba Nurcular eskisi gibi, bizi destekleyecekler mi?” merakı bu ziyaretlere vücud vermiş... Evet, Nurcular demokrattırlar ve demokratları severler, fakat artık ne Demirel demokrattır, ne de Cindoruk... Hayatlarının son yirmi yılı buna şahittir, kısmen hülâsa etmeye çalıştım...

 Redd-i miras edercesine devletçi ve anti demokrat bir tavrı bayraklaştıran Demirel-Cindoruk ikilisinin mematlarından önce son bir defa daha harekete geçmiş olmaları, Demokrat Parti için ciddi bir tehdit ve tehlike. Ergenekon yapılanmasını müdafaada beis görmeyen bu ender ikilinin “ulusalcı” çevrelerin sempati odağı haline gelmeleri, mesailerinin kime hizmet ettiğinin açık delilidir. Demokrat Parti, büsbütün siyãset sahnesinden silinmek istemiyorsa, 28 Şubat şenaatinin bu yaşlı havarilerine kapılarını ebediyen kapamaladır.
 
 Süleyman Soylu hakkındaki kanaatimi bir makalede beyan etmiştim, isteyen bakabilir... Gelecek vaadeden, genç ve temiz bir insan... Demokrat Parti’yi, milletin gönlündeki yerine yeniden lâyık hãle getirecek bir mücadeleyi verebilir, vermeli... Eski kurtlara meydanı terkedecek olsa, bütün iddialarını kaybeder. Hem Soylu’ya yazık olur, hem Demokrat Parti’ye, hem de millete... 

 Nurculara gelince... Siyâseten ferdiyet makamına yükselen bu câmia, artık eskisi gibi blok bir oy deposu değil... Teslim kırıldığı için, amir, ferdlerin vicdanî kanaatı olmuş... Sandık başında herkes kendi inançları istikametinde oy kullanıyor... Hiç bir parti için artık elde var bir değiller...  Demirel’e, müsbet yılları için dost olan birinin tavsiyesi olsun: Nurculardan hareket etme, aldanırsın!.. Zaman da, dünya da değişti...

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
11 Yorum