Hastalığın en önemli sebeplerinden birinin sıcak, soğuk farkı olduğuna dikkati çeken Cingi, "Havalar soğumaya başlayınca insanlar üşümemek için evlerini çok sıcak hale getiriyorlar. Oysa evlerimiz yazın bile bu kadar sıcak olmuyor. Bu ortamdan dışarı çıkıldığında vücudun buna adapte olması zor oluyor ve üst solunum yolu enfeksiyonu görüyoruz. Bir diğer sebebi de kışın dış mekanlardan çok kapalı ortamlarda vakit geçirilmesi. Bu da enfeksiyonların kişiden kişiye yayılmasına yol açıyor" diye konuştu. 

Hastalıklardan korunmak için giyimin, özellikle de insanların sıcak ve soğuk ortamda kendi vücutlarının dengesini korumasının çok daha önemli olduğunu anlatan Cingi, şunları söyledi: "Bizim halkımızda yaygın olarak kışın pantolonun içine yün içlik ya da üstümüze kalın atletler giyme adeti var. Halbuki bu sağlıklı değil, sıcak ortamlarda da bu içinizde duruyor. Bunun yerine ince gömlek ya da tişört giyip üzerine yelek giymek, daha soğuk dış ortamda da hırka, kaban giymek daha doğru bir yöntem, yani ısıya  göre giyimin ayarlanması gerekiyor. Ayrıca çevremizde görüyoruz özellikle anneler, 'çocuğum üşür' diye sıkı sıkı giydiriyorlar. Oysa çocukların üşümesi erişkinlerden biraz daha azdır. Pekçok anne kendisi giyinmez ama çocuğunu sımsıkı atkılarla, şapkalarla sarıp üşümesini engellemeye çalışır. Oysa bu bir koruma değil, hastalık için zemin hazırlamaktır. Çünkü çocuk terliyor, terin üzerinde soğuması ve bunun tekrarı sağlıksız bir kısır döngüye sebep oluyor." 

Prof. Dr. Cingi, C vitamini, çörek otu yağı gibi gıda takviyeleri ile ıhlamur, adaçayı türevi bitki çaylarının tüketilmesinin soğuk algınlığında fayda sağladığını aktararak, "İnsan kendi vücudunun ihtiyaçlarını anlayabilir. Biraz kırgınlık olunca istirahat etmek, ıhlamur gibi sıvı alınımı ılık içeceklerle arttırmakta fayda var. Ancak hastalığın süresi uzuyor, öksürük artıp, ateş yükselirse bir hekime başvurmak gerekiyor. Biz onlar için buradayız" ifadelerini kullandı.

AA