Çok dairelerdeki hakikî vazifedarlık
Günlük Risale-i Nur dersi
Bismillahirrahmanirrahim
Evet, haricî siyaset memurları ve erkân-ı harpler ve kumandanlara bir derece vazifece münasebeti bulunan siyasetin geniş dairelerine ait mesâili, basit fikirli ve idâre-i ruhiye ve dîniyesine ve şahsiyesine ve beytiyesine ve karyesine ait lüzumlu vazifesini geri bıraktırmakla onları meraklandırıp ruhlarını serseri, akıllarını geveze ve kalblerini de hakaik-i imaniye ve İslamiyeye ait zevklerini, şevklerini kırıp havalandırmak ve o kalbleri serseri etmek ve manen öldürmekle dinsizliğe yer ihzar etmek tarzında, kemal-i merakla, onlara göre mâlâyâni ve lüzumsuz mesâil-i siyasiyeyi radyoyla ders verip dinlettirmek, hayat-ı içtimaiye-i İslamiyeye öyle bir zarardır ki, ileride vereceği neticeleri düşündükçe tüyler ürperir.
Evet, herbir adam vatanıyla, milletiyle, hükümetiyle alâkadardır. Fakat bu alâkadarlık, muvakkat cereyanlara kapılıp millet ve vatanı ve hükümetin menfaatini bazı şahısların muvakkat siyasetlerine tabi etmek, belki aynını telâkki etmek çok yanlış olmakla beraber; o vatanperverlik, milletperverlik hissinden ve vazifesinden herkese düşen vazife bir ise, kendi kalb ve ruhundan idare-i şahsiye ve beytiye ve diniye, ve hâkeza, çok dairelerde hakikî vazifedar olduğu hizmet ve alâka ve merak on, yirmi, belki yüzdür. Bu ciddi ve lüzumlu bu kadar alâkaların zararına olarak, o birtek lüzumsuz ve ona göre mâlâyâni olan siyaset cereyanlarına feda etmek dîvanelik değil de nedir? (Kastamonu Lahikası sh. 35)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
HARİCÎ : Dışa âit, bilgi dışı.
ERKÂN-I HARB : Harp işlerini yürüten kumandan askerler.Savaşçı komutanlar
MÜNÂSEBET : İki şey arasındaki uygunluk, yakınlık, bağlılık, yakışmak, vesile, alâka.
MESÂİL : Meseleler.
İDÂRE-İ RUHİYE : Ruhen kendini idâre ve muhafaza etmek.
BEYTİYE : Ev, eve âit.
KARYE : Köy.
SERSERİ : Başıboş, işi gücü olmayıp boşta dolaşan, haylaz, derbeder, âvâre.
HAKAİK-I ÎMÂNİYE : Îmân hakîkatleri.
İHZAR : Hazırlamak.
TARZ : Usul, şekil, üslûb.
KEMÂL-İ MERAK: Mükemmel ilgi.
MÂLÂYÂNÎ : Mânâsız, faydasız, boş şey.
MESÂİL-İ SİYÂSİYE : Siyasî meseleler.
HAYAT-I İÇTİMÂİYE-İ İSLÂMİYE : Müslümanların sosyal hayatı.
MUVAKKAT : Geçici; kısa bir zaman, vakitli, fâni.
TELÂKKÎ : Anlama, anlayış, kabul etme.
VATANPERVER : Vatansever.
MİLLETPERVER : Milletini seven.
İDÂRE-İ ŞAHSİYE : Kendi şahsını idâre etmek.
VAZİFEDÂR : Vazifeli, iş gören.
ALÂKA : İlişik