Çözüm Hutbe-i Şamiye üslubunda
Bugün yazarı Cemal Uşşak, Ortadoğu'da sorunun çözümünün şifresinin Bediüzzaman'ın Hutbe-i Şamiye üslubunda olduğunu yazdı
RisaleHaber-Haber Merkezi
Bugün yazarı Cemal Uşşak, Ortadoğu'da sorunun çözümünün şifresinin Bediüzzaman'ın Türkleri ve Arapları eşit olarak ele alıp kucaklayan "Hutbe-i Şamiye" üslubunda olduğunu yazdı.
Cemal Uşşak, şunları yazdı:
"Yükselen yıldız" Türkiye, elbette Ortadoğu'da sokaktaki vatandaşın gönlünde ve vicdanında tarifsiz bir hayranlık meydana getirmiştir. Son zamanlarda katıldığım bölgesel ve uluslararası toplantılarda Arap dostların Türkiye ile ilgili meraklı suallerine cevap vermekte zaman fakiri olduğumu söyleyebilirim.
Bu politikaların devamı ve etkinliği, siyasetçilerimizin, bölge ile ilgilenen sivil toplum örgütlerinin, iş adamlarının ve bendeniz gibi bölge ile ilgili konularda kalem oynatanların üsluplarına dikkat etmelerine (Belki ben de bazı sinir uçlarına dokunmakla hata yapıyorum) ve her kesimin hassasiyetini nazara almalarına bağlıdır.
Sovyetler'in dağılması sırasında, birilerinin Türkiye'ye biçtiği "ağabey"lik rolleri gibi havalara asla girmeksizin, bölgenin tüm unsurlarını kardeş gören ve her kesimin duyarlılığını gözeten bir tavırla hareket etmek gerekir.
Çözümün şifreleri, önemli ölçüde Bediüzzaman'ın "Hutbe-i Şâmiye" üslubundadır.
1911 yılında, Şam'da Emeviye Camii'nde kürsüye çıkan Bediüzzaman Said Nursi, o ünlü hitabesinde, Anadolu'nun ve Ortadoğu'nun iki önemli unsurunu, Türkler'i ve Araplar'ı eşit bir düzlemde muhatap almış ve her kesimi birden kucaklamıştır.
İşte birkaç örnek:
"Ey bu Cami-i Emevî'de bu dersi dinleyen Arap kardeşlerim! Ben haddimin fevkinde bu minbere ve bu makama irşadınız için çıkmadım. Çünkü size ders vermek haddimin fevkindendir...
"Sizler bizim ve İslam milletleri için üstatlarsınız. İşte ben de aldığım dersimin bir kısmını sizler gibi üstatlarımıza şöyle beyan ediyorum...
"Hilafet-i Osmaniye ve Türk Ordusunun o millete bayraktarlığı itibariyle, o İslamiyet milliyetinin sadefi ve kal'ası hükmünde Arap ve Türk hakiki kardeş, o kal'a-i kudsiyenin nöbetdarlarıdırlar...
"Küçük taifelerin menfaati ve saadet-i dünyevîleri ve uhrevîleri, sizin gibi büyük ve muazzam taife olan Arap ve Türk gibi hâkim üstatlarla bağlıdır...
"Ey muazzam ve büyük ve tam intibaha gelmiş veya gelecek olan Araplar! En evvel bu sözler ile sizinle konuşuyorum. Çünkü bizim ve bütün İslam taifelerinin üstatlarımız ve imamlarımız ve İslamiyet'in mücahitleri sizlerdiniz. Sonra muazzam Türk Milleti o kutsi vazifenize tam yardım ettiler...
"Hususan Arap gibi nev-i beşerde medar-ı iftihar yüksek seciyelerle mümtaz bir kavmin şe'ni olamaz. Alem-i İslam Milletleri Arap'ın metanetinden ders almışlardır. İnşallah yine Araplar ye'si bırakıp İslamiyet'in kahraman ordusu olan Türkler'le hakiki bir tesanüd ve ittifak ile el ele verip..."
Cemal Uşşak'ın yazısının tamamını okumak için TIKLAYINIZ