Dehşetli ifsat komitesi
Günlük Risale-i Nur dersi
Bismillahirrahmanirrahim
“Fasıklar da ol adamlardır ki, Allah'ın teatinden huruçla, misak-ı ezeliden sonra ahidlerini bozarlar ve Allah'ın akrabalar arasında veya mü'minler beyninde emrettiği hatt-ı muvasalayı keserler; yeryüzünde işleri ifsattır. Dünya ve ahirette zarar ve hüsrana maruz kalan ancak onlardır." Bakara Sûresi: 27.
İşte bu iki fikirle, dehşetli ifsat komitesi bu biçare fedakâr, mâsum, hamiyetkâr millete zarar vermeye çalışmışlar. Ben de, altmış beş sene evvel bu cereyana karşı, Kur'ân-ı Hakîm'den istimdat eyledim. Hakikate karşı kısa bir yol ve bir de pek büyük bir "Dârülfünun-u İslâmiye" tasavvuru ile, altmış beş senedir, âhiretimizi kurtarmak ve onun bir faydası olarak hayat-ı dünyeviyemizi de istibdad-ı mutlaktan ve dalâletin helâketinden kurtarmaya ve akvam-ı İslâmiyenin mâbeynindeki uhuvvetini inkişaf ettirmeye iki vesileyi bulduk.
Birinci vesilesi: Risale-i Nur'dur ki, uhuvvet-i imaniyenin inkişafına kuvvet-i İmân ile hizmet ettiğine kat'î delil, emsalsiz bir mazlumiyet ve âcizlik hâletinde telif edilmesi ve şimdi âlem-i İslâmın ekseri yerlerinde ve Avrupa ve Amerika'ya da tesirini göstermesi ve ihtilâlcilere ve dinsiz felsefeye ve otuz seneden beri dehşetli bir surette maddiyun ve tabiiyun gibi dinsizlik fikrine karşı galebe çalması ve hiçbir mahkeme ve ehl-i vukuf dahi onları cerh edememesidir. İnşaallah bir zaman da, sizin gibi uhuvvet-i İslâmiyenin anahtarını bulan zatlar, bu mucize-i Kur'âniyenin cilvesini âlem-i İslâma işittireceksiniz.
İkinci vesilesi: Altmış beş sene evvel Câmiü'l-Ezhere gitmek istiyordum. Âlem-i İslâmın medresesidir diye, ben de o mübarek medresede bir ders almaya niyet ettim. Fakat kısmet olmadı. Cenab-ı Hak rahmetiyle bir fikir ruhuma verdi ki:
Câmiü'l-Ezher Afrika'da bir medrese-i umumiye olduğu gibi, Asya Afrika'dan ne kadar büyük ise, daha büyük bir darülfünun, bir İslâm üniversitesi Asya'da lâzımdır. Tâ ki İslâm kavimlerini, meselâ: Arabistan, Hindistan, İran, Kafkas, Türkistan, Kürdistan'daki milletleri, menfi ırkçılık ifsat etmesin. (Emirdağ Lahikası, s. 438)
“Hazret-i Mehdînin cemiyet-i nuraniyesi, Süfyan komitesinin tahribatçı rejim-i bid'akârânesini tamir edecek, Sünnet-i Seniyyeyi ihyâ edecek, yani Âlem-i İslâmiyette risalet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) inkâr niyetiyle şeriat-ı Ahmediyeyi (a.s.m.) tahribe çalışan Süfyan komitesi, Hazret-i Mehdî cemiyetinin mucizekâr mânevî kılıcıyla öldürülecek ve dağıtılacak.” (mektubat, s.426)
Bediüzzaman Said Nursi
SÖZLÜK:
İfsat: Karıştırma, karışıklık çıkarma.
Lisan-ı hal: Hal dili, bir şeyin duruşu ve görünüşü ile bir mana ifade etmesi.
Emsalsiz: Benzeri olmayan
Tarz: Şekil, biçim
Elim: Çok dert ve keder veren, çok acı verici, acıklı.
Hususan: Bilhassa, ayrıca, başkaca, hususi olarak.
Tecrid-i mutlak: Tam bir yalnızlık, hiç kimseyle görüşememek.
Mütecaviz: Tecavüz eden, sataşan, saldıran, sarkıntılık eden.
Galibâne: Galibe yakışır tarzda.
Hüccetle: Delil göstererek, ispat ederek
Tekzip: Yalanlama
Uhuvvet: Kardeşlik
İnkişafına: ortaya çıkma, görülme
Kat’î:Kesin olan
Emsalsiz: Benzeri olmayan
Mazlumiyet: Mazlumluk, zulüm görmüşlük.
Telif:Yazılması
Galebe:Galip gelme üstünlük
Ehl-i vukuf:Bilirkişi
Cerh: Bir iddiayı, bir fikri çürütme.
Medrese-i umumiye:Her kesime hitap eden büyük bir üniversite
Darülfünun:Üniversite