Hüseyin YILMAZ

Hüseyin YILMAZ

Din düşmanlarının hedefi bütün Müslümanları FETÖ çuvalına doldurmak!

Nazif Ay adında bir züppe!-3

Nazif Ay’ın iftira, yalan ve hakaretlerden müteşekkil son yazısının tek maksadı var: Bediüzzaman ve Nurcular’ı da FETÖ çuvalına doldurmak. Bu çirkin ve haksız emeline yürürken de ne namusu tanıyor, ne hak ve hukuk.

Bediüzzaman’ın esaretten firarını, kendi uydurması bir yalan ile Hz. İsa’nın rehberlik ve himayesinde gerçekleştirip Üstad’ı Almanlara teslim ettikten sonra hiç utanmadan, sıkılmadan kendi uydurmasına hakikat rengi verip dönüp bir de dalga geçiyor. Buyurunuz:

Elbette Almanya’ya teslim edecekti, çünkü coğrafik olarak en yakın yer Almanya’ydı” diyenleri duyar gibiyim. Ama bana tuhaf gelen şey şu, mucizevi surette Rusya’dan Said’i firar ettiren ilahi kudret tüm resmi kuralları alt üst ederken, ne hikmetse Alman gizli servisinin devreye girişine müdahale etmede güçlü olamamış ve coğrafik şartların zorlaması prosedürüne uymak zorunda kalmıştır.”

Kendi uydurması Hz. Hızır ve İsa yalanını ortaya attıktan sonra dönüp bunu Nurcular söylüyormuş gibi, kendi yalanına inanıyor, Turan Dursun’un sığ şakirdi. Yetmiyormuş gibi, bir de “İlahî kudret” olarak vasıflandırıp, acz içinde göstererek dalga geçiyor. Ve bu adam İmam-hatib ile İlâhiyat mezunu!..

Tamam, anladık! İslâmiyet ve itikadla bir alâkan yok. Bari bir parça samimi ve dürüst ol da İslâmiyet ve Müslümanlık adına rol kesme. Cepheden taarruzlarla yıkamadığınız İslâmiyet’i Müslüman kisvesi altında yıkmaya çalıştığınızı herkes görüyor; kafanızı kuma sokmak bir şey değiştirmiyor, hantal ve koca gövdeniz açıkta. Tıpkı bütün icraatları dinî müesseseleri tağyire dönük olan Kamal Atatürk’ü dindar göstermek, yetmedi Anıtkabir’de Müslümanları mevlid okumaya dâvet etmek gibi bir mürailik bu. Siz ilahiyat mezunusunuz, buyurunuz gidip Anıtkabir’de hempalarınızla birlikte mevlid okuyunuz. Mevlidi bilmiyorsanız, avam tabiriyle “üç kulhu bir elham” okuyunuz, dilinizi tutan mı var?

Saded hariciydi, mevzua avdet edelim. Nazif Ay devam ediyor:

“İkinci dünya savaşı sırasında her ne kadar savaşla ilgilenmediğini iddia etse de, Said Nursi’nin cemaatini yayma sahası olarak Almanya’yı gördüğünü, ama benim yorumuma göre İslamcılığın paravan olarak kullanılması noktasında emir alacağı dünya gemisinin kaptanlığı hususunda Almanları, yani gizli örgüt yaratıcısı Protestanları kabul ettiğini kitaplarındaki ifadelerden anlayabiliyoruz.”

Bak müfteri! Diyorsun ki, “… ama benim yorumuma göre İslamcılığın paravan olarak kullanılması noktasında emir alacağı dünya gemisinin kaptanlığı hususunda Almanları, yani gizli örgüt yaratıcısı Protestanları kabul ettiğini kitaplarındaki ifadelerden anlayabiliyoruz.”

Hayatımda işittiğim en fütursuz, en şeni, en alçakça iftiralardan biridir bu. Bugün eserleriyle imanlarının kurtulmasına vesile olduğu milyonların baş tacı ettiği mümtaz bir insana yaptığın bu iftiradan dolayı bir hakkın var: Nur talebesi on binlerce avukattan bir ikisinin talebi ile bir mahkeme salonunda, şahane bir hürriyet ve serbestiyet içinde iddianı isbat etmek!..

Mahkemeye gerek yok, diyorsan; Bediüzzaman’ın hangi kitabının, hangi ifadesinde yukarıdaki dehşetli hüküm kılıklı iftirayı nasıl, hangi hasta idrakle çıkardığını isbatla. İsbatlamazsan haysiyetsiz bir kalem celladı olarak tarihin çöplüğünde yer alacaksın. Kırk yıldır Risâle-i Nurları okuyorum! Bediüzzaman ve eserlerinde şüpheyi mucib tek bir kelime ile karşılaşmadım, yoktur.

İslâm dâvâsı uğrunda ömrü Kemalizmin sürgün ve zindanlarında geçen, tek bir kelime ile eğilip bükülmeyen, inancında asla sarsılmayan, celladlarına boyun bükmeyen ve bugün insanlığa mal olmuş yüz akı büyük bir insana hayasızca iftira attığın için, tarih seni asla affetmeyecektir.

Oda TV sitesinde yer alan bu gevelemeler, maksadına hizmet edeceğini veya okuyucusunu kandırabileceğini düşündüğü eksik ve yarım Risale iktibaslarıyla devam ediyor. Bütün söylemeye çalıştığı şu:

“Şuna da emin olun veya belki eminsiniz artık…

“Nurculuk hareketi, tedricen yabancılaşma ve misyonerlerin vazifelerini kolaylaştırma üzerine kurulu Hristiyanlaşma hareketidir.

“Müslüman Hristiyanlar (İseviler)” demekle aslında, ‘Hristiyanlaşan Müslümanlar’ demeye çalışan bir anlayıştır.”

Hak ve hakikatle ilgisi olmayan, Kemalistlerin zayıf aklından başka hiçbir aklı kandıramayacak bu hayasızca iftiraya cevab vermek, ciddiye almış olmak gibi hazin bir hatayı beraberinde getirir. O hataya düşmeyeceğim. İftirasını isbat etmezse alçaktır.

Peş peşe kaleme almaya mecbur kaldığım bu üç makalenin maksadı, kirli Ay’ı ve iddialarını ciddiye alıp cevap vermek değil, nasıl bir ahlâksızla karşı karşıya olduğumuzu ortaya koymaktı. Maksadın hâsıl olduğunu düşünüyorum.

Dikkat çekmek istediğim asıl husus ise Kemalizm maskesi altında gizlenen bütün şer güruhların bu fırtınalı zamanda Nurcular, hatta bir adım sonrasında bütün tarikat ve cemaatler ile FETÖ’cülüğü aynileşitirip hedef hâline getirmekdir.

Fetö’den boşalan devlet kademelerine yeniden çullanan bütün eski darbeci, Ergenekoncu, ulusalcı ve Kemalistlerin korosu avaz avaza çığlıklarla Ak Parti iktidarının sonunu getirmeye çalışıyor. Yazık ki, FETÖ belasını onların desteğiyle geçiştirmeye çalışan Ak Parti kadroları da nasıl bir felâkete koştuklarını görmezlikten geliyorlar. İnşaallah uyandıklarında geç kalmış olmazlar.

Bu elim tablo bir cihetle Gülen’in zaferidir. Herif mağlûb düşmüş gibi görünürken bile gerçekte galibiyetinin keyfini yaşıyor.

Ak Parti, başta Ergenekoncu ve Kemalistler olmak üzere bu şer güruhlardan paçasını kurtarmakta daha fazla gecikirse, hiç kurtaramayabilir. Dost acı söyler. Ama yazık ki, hakikat bu…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum