Nurettin HUYUT
Doğa ve şans
Evet bir gazete haberi böyle vermiş.
“Elif Zeynep’i doğa ve şans kurtardı.” (25.12.2012 gazeteler)
Gazetelerin çoğunda bu haber aynı mantıkla hazırlanmış.
Birinde çukur, bir başkasında çalılar, bir diğerinde başka bir tabii neden kurtarmış. Meğer bu vahşi tabiat ne menem şeymiş 70 metre yükseklikten düşen Elif bebeği burnu kanamadan (pardon kanamış) kurtarmış.
Ne kadar çiğ bir ifade biçimi, cahilce, Allah’ı bilmez, yaradandan utanmaz, kul olduğundan bîbehre bir yaklaşım.
Sıkışınca “Allah’ım yardım et” çağrısında bulunan bu insan bozması, düze çıkınca böyle söylüyor. Tabiat kurtardı. (Haşa)
Faraza kanser olmuş ve hastaneye kaldırılmış meşhur bir kişiyi haber yapacaksa bu haberi “Filan kişi hayranlarından dua bekliyor.” Diye verir. Ama aynı kişi Allah’ın bu duaları kabul etmesiyle sağlığına kavuştuğunda ise bu defa “kanseri hayata küsmeyerek, neşesi ile yendi” diye verir.
Allah’tan korkmaz kuldan utanmaz be adam; bunun için dua isteyen sen değil miydin? Ne çabuk unuttun, daha üç gün önce attığın manşetin mürekkebi kurumadı.
Ona şifayı verip sağlığına kavuşturan Allah’a minnet borcunu dile getirsene… Madem dua istedin, madem “dua edin ki, Allah bu kişiye şifa versin” demeye getirdin. O halde duaların tesiriyle bir takım sebepleri yaratarak ona manevi güç veren Allah’a minnet duygularını dile getirmen çok mu zordur?
Allah izin vermezse yüz bin tabiat birleşse acaba Elif Zeynep’in tek bir nefes almasını sağlayabilir mi?
Onu yetmiş metre yükseklikten düşerken yer çekimine yenik düşmemesini sağlayan İlahi güce biraz saygı duyarsan ne kaybedersin?
Yüz yıl geçmesine rağmen hala aynı yerde oldukları anlaşılıyor. Bir vesileyle Üstat Bediüzzaman Said Nursi de onlara biraz kızmış ki, şöyle diyor.
“İ’lem ey hitabet-i umumiye sıfatıyla gazete lisanıyla konferans veren muharrir!
Seni kim tevkil etmiştir? Fetvâyı nereden alıyorsun? Hangi hakka binaen milletin namına, ümmetin hesabına, İslâmiyet hakkında hezeyanları savurarak dalâletini neşir ve ilân ediyorsun? Milleti, ümmeti kendin gibi dâll zannetme! Dalâletini kime satıyorsun? Burası İslâmiyet memleketidir, Yahudi memleketi değildir. Cumhur-u mü’minînin kabul etmediği bir şeyin gazeteyle ilânı, milleti dalâlete dâvettir, hukuk-u ümmete tecavüzdür. Bir adamın hukukuna tecavüze cevaz-ı kanunî olmadığı halde, koca bir milletin, belki âlem-i İslâmın hukukuna hangi cesarete binaen tecavüz ediyorsun? Ağzını kapat!” (Mesnevi-i Nuriye sah. 76)
Ağzına sağlık ey Üstad bunlara ancak böyle cevap verilir.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.