Dünyanın en taze kitabı Kur’an-ı Kerim
Prof Dr. Suat Yıldırım, “Kur’an ve Bilimsel Hakikatler” sempozyumunu Risale Haber’e değerlendirdi
Nurettin Huyut’un haberi:
Yeni Ümit Dergisi geçen hafta “Kur’an ve Bilimsel Hakikatler” konulu uluslararası bir sempozyum düzenledi. Organizatörlerinden Prof Dr. Suat Yıldırım, sempozyumu Risale Haber’e değerlendirdi.
Sempozyumu Kur’an’ın 1400. sene-i devriyesi olması nedeniyle Kur’an’ı Kerim’e mutevazi bir hediye olması niyetiyle düzenlediklerini ifade eden Yıldırım, sempozyumun sonuçlarını şöyle ifade etti:
“Birinci husus: Öncelikle sempozyuma tebliğ sunanların hepsi fen ilimlerinde uzman kişilerdi. Bu memnuniyet verici bir durumdu. Çünkü Kur’an’daki birçok ayet fen ve bilimsel icad ile ilgilidir. Din İlimlerinin adamları olarak fen ilimlerindeki uzmanların ilgisini Kur’an’a çekebildiysek bu husustaki görevimizi yerine getirmiş sayıyoruz kendimizi. Bu açıdan bakıldığında bu durumda tuhaflık yok, bilakis memnuniyet verici bir durum var.
“İkinci husus: Tebliğlerin konusu ve gayesi Allah Teala’nın kainat kitabı ile vahiy ile indirdiği tenzili kitabı, yani Kur’an arasında bütünlük olup, aykırılık bulunmadığını göstermekti. Bunu da gerçekleştirdiğimizi söyleyebiliriz. Demek ki, ekvanı yaratan kim ise, Kur’an’ı gönderen de O’dur.
KUR’AN’DA FEN BİLİMLERİNİN KESİN SONUÇLARI İLE ÇELİŞEN HİÇBİR AYETİ YOK
“Üçüncü husus: Kur’an’da fen bilimleri alanlarına giren ayetlerin çokluğu gayr-i müslimlerin dikkatini çekecek kadar fazladır. Bunların sayıları bazılarına göre 1300 kadar olduğu söylenebiliyor. Bazılarına göre 750 kadardır, bazılarına göre biraz daha fazladır. Mesela gayr-i müslimlerden birini misal verecek olursak dünya çapında tanınmış bir Fransız tıp profesörü Prof. Dr. Maurice Bucaille var. O incelemelerini 1976 yılında 300 sayfalık bir kitapta yayınlamıştı ben de o kitabı Türkçeye tercüme etmiştim.
“O kitapta iki konu üzerinde duruyor: Birincisi, astronomi, embriyoloji, botanik, kimya ve benzeri alanlara giren Kur’an’da o kadar çok ayet olmasına rağmen bu ayetlerde bu bilimlerin gösterdiği kesin sonuçlarla hiçbir çelişki yoktur. Kur’an’da fen bilimlerinin kesin sonuçları ile çelişen hiçbir ayeti yok…
İkinci kanaati ise şu; Kur’an ayetleri indirildiğinden 1000 küsur yıl sonra 21. Yüzyılda keşfedilen bilgilere işaretler ve ipuçları ihtiva etmektedir. Bu hususun beşeri bir bilgi ile izahı olmayınca demek ki, beşeri aşan üstün bir kaynaktan geldiğini düşünmekten başka bir açıklaması görülmüyor. Prof. Dr. Maurice Bucaille öyle diyordu ve kitabını öyle bitiriyordu. Bu kitabını yayınladıktan birkaç yıl sonra incelemelerine ve çalışmalarına devam etmiş ve İslamiyeti kabul ettiğini resmen ilan etmişti.
ESAS HEDEF BUDUR; KUR’AN’I KERİM’İN TAZELİĞİ MESELESİDİR
“Dördüncü husus: Bu fenni, yani bilimsel yorumların ayrıntılarını bir tarafa bırakalım şu kesindir ki, Kur’an’ı Kerim’i veya mealini okuyan insan eski bir kitabı okuduğu intibaına kapılmaz. Halbuki eskiden kalan yüz binlerce başka kitaplar var onlar öyle değil… Şunu unutmayalım ki, şimdiki modern fen ve teknoloji dünyayı baştan aşağıya değiştirmiştir. Sadece emeklilik iradesinin kullanılmasının hayata yaptığı değişikliği düşünecek olursak günlük hayatımızın, hatta tüm hayatımızın tamamı neredeyse bununla ilgili…
Eski hayattan tamamen farklı, aydınlatmadan tutun, buzdolabına, çamaşır makinesine, elektrikli ev aletlerinden klimasına vs. asansör otomobil, medya, televizyon, radyo ulaşım haberleşme gibi teknolojik aletlere bunlar hayatımızı tamamen dolduruyor. İşte bu eskiye göre tamamen yeni bir dünya, geçmiş zamana gittiğimizde bunların hiçbiri yoktu.
Dolayısıyla eskiden yazılan kitaplar şimdiki okuyucu üzerinde eskilik intibaı uyandırıyor. Hâlbuki Kur’an-ı Kerim okunduğunda böyle bir intiba edinilmiyor. Böyle bir intiba yok… Sanki yeni gelen bir kitap gibi, insanın meselelerini anlatırken, Allah’ı tanıtırken böyle, eskiden kalan bir kitap intibaı katiyen yok…
İşte sempozyumumuzun konusu olan Kur’an’ın fenni yorumu da esas bunu bildirmeyi hedeflemektedir. Yoksa içinin ayrıntılarını ve teferruatını bir tarafa bırakalım. Yapılan tebliğler ve çıkarılan sonuçlar ne kadar doğrudur ne kadar değil o bitarafa esas hedef budur; Kur’an-ı Kerim’in tazeliği meselesidir.
“Beşinci husus: Kur’an-ı Kerim’de bu tarz yoruma işaret eden açık ayetler vardır. Sadece bunlardan birinin mealini verecek olursak Allah’u Teala şöyle buyuruyor. “Biz onlara ileride delillerimizi, ayetlerimizi gerek dış dünyada gerekse kendi öz varlıklarında göstereceğiz, ta ki, Kur’an’ın Allah tarafından gelen bir kitap olduğu gerçeğinin kesin olduğu kullar tarafından iyice anlaşılacak.” (Fussilet Suresi 53. Ayeti Kerime)
Yani bu Ayet-i Kerime açıkça Kur’an’ın bir takım ayetlerinin ileride daha net anlaşılacağını ve bunların Kur’an’ın hakkaniyetine delil olacağını bildirmektedir. Yani “Zaman ihtiyarladıkça Kur’an gençleşiyor” hakikatinin tahakkuk etmesi anlamında bir gelişmedir bu.
RİSALE-İ NUR’UN 20. SÖZÜ VE PEYGAMBER MUCİZELERİ
Sempozyuma sunulan tebliğlerden dört adet tebliğin konusu Risale-i Nur’un 20. Sözü ile ilgili idi ki, o sözde, Bediüzzaman Hazretleri Kur’an’daki Peygamber mucizelerinden bahisle, önemli bir hakikat keşfedip göstermiş olmasıdır.
O da şudur: Nasılki Peygamberler maneviyatta önder ve pişdar olmuşlarsa, aynı zamanda bilimde ve teknolojide de insanlığa önder ve rehber olmuşlardır. Mesela Hz. Adem ziraatte önder, Hz. Yusuf (as) saati ve zamanı bulmada, Hz. Nuh gemiyi, Hz. Davut demiri ve bakırı eritip yararlı hale getirmede önder, elbiseyi İdris (as)’ın ilk defa dikmiş olması ve insanlığa hediye etmiş olması, yine diğer peygamber mucizelerinin her birinde insanlığın bir meselesini çözmede çok önemli ipuçları olduğunu ve insanları çalışmaya teşvik olduğunu göstermiştir.
SEMPOZYUMA ULUSLARARASI İLGİ VARDI
Sempozyumun bir diğer yönü: Diyanet İşleri Başkanı Sn. Ali Bardakoğlu teşrif edip “Kur’an’ın hidayeti ve rehberliği” konusunda konuşma yapması ayrıca İslam dünyasında çok önem verilen İngiltere Galler Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zağlul en- Neccar, Suriyeli alim Prof. Dr. M. Ratib Nablusi, Profesör Abdulmecit Fas’tan , Profesör Yahya Lübnan’dan katılmaları keza 20 kadar Türk üniversitesi öğretim üyelerinin tebliğ ve katkıları, keza 27 Afrika ülkesinin diyanet başkanı hükmünde Abdullah’ın katkısı ve o ülkelerden gelen 40 kadar kanaat önderlerinin iştirakleri ve sempozyuma destek vermeleri sempozyuma renk katmıştır. Takdire değer bulunmuştur.
Ayrıca iki gün boyunca sunulan tebliğleri ve ilmi müzakereleri 1000 kadar etkin dinleyicinin sabırla ve dikkatle takip etmeleri de takdire değer bir durumdur.
Bizim alimlerimizin öteden beri önemli bir prensibi var. Bir hususta her türlü gayreti ve çalışmayı sarfettikten sonra derler ki, “vallah-u alem bissevap.” Yani her şeyin en doğrusunu bilen yalnız Allah’tır. Biz de sonunda bunu vurgulamak ve bunu söylemekle işi tamamladık.
Ve bu toplantıyı Kur’an-ı Kerimin nüzulünün 1400. yılına mütevazı bir armağan olarak takdim ediyoruz Rabbimiz kabul buyursun. Ve tüm katılımcılardan Allah razı olsun…