Durma dîne davet et! Ve emrolunduğun gibi, dosdoğru ol! 

Durma dîne davet et! Ve emrolunduğun gibi, dosdoğru ol! 

Ayet meali

Bismillahirrahmanirrahim

Cenab-ı Hak (c.c), Şura Sûresi 13-15. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:

13-(O Allah ki;) “Dîni ayakta tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye Nûh’a kendisiyle tavsiye etmiş olduğunu, sana vahyettiğimizi, İbrâhîm’e, Mûsâ’ya ve Îsâ’ya kendisiyle tavsiye etmiş olduğumuzu, size dinden şeriat kıldı. Onları kendisine da‘vet etmekte olduğun (bu din), müşrikler(in gözlerin)e büyüdü (kendilerine ağır geldi). Allah, dilediği kimseyi ona (o dîne) seçer; (kendisine) yönelen kimseyi de ona hidâyet eder.

14-(Ehl-i kitab) ancak kendilerine ilim geldikten sonra aralarında haddi aşmaktan (ve hasedden) dolayı ayrılığa düştüler. Hâlbuki Rabbinden belirli bir vakte kadar (azâbın te’hîrine dâir) önceden (söylenmiş) bir söz olmasaydı, elbette aralarında hüküm verilmiş olurdu. Doğrusu kendilerinden sonra kitâba vâris kılınanlar da, ondan, (kendilerine) kuşku veren ciddî bir şübhe içindedirler.

15-İşte bunun için, durma (dîne) da‘vet et! Ve emrolunduğun gibi, dosdoğru ol! (*) Onların (nefsânî) heveslerine sakın uyma! Ve de ki: “(Ben) Allah’ın indirdiği her kitâba inandım. Ve aranızda adâlet etmekle emrolundum. Allah, bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de sizedir. Bizimle sizin aranızda bir hüccet (tartışılacak bir şey) yoktur. Allah bizi bir araya toplayacaktır. Ve (sonunda) dönüş ancak O’nadır!”

(*) “Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, hılkaten (yaratılışça) en mu‘tedil (orta hâlli) bir vaziyette ve en mükemmel bir sûrette halk edildiğinden (yaratıldığından), harekât (hareketleri) ve sekenâtı (sessiz kaldığı hâlleri), i‘tidâl (ölçü) ve istikāmet (doğruluk) üzerine gitmiştir. Siyer-i Seniyesi (tertemiz hayat târihçesi), kat‘î bir sûrette gösterir ki, her hareketinde istikāmet ve i‘tidâl üzere gitmiş, ifrat ve tefritten (aşırı ileri gitmek ve aşırı geri kalmaktan) ictinâb etmiştir (kaçınmıştır). Evet, Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm: فاَسْتَقِمْ كَماَ اُمِرْتَ [Emrolunduğun gibi, dosdoğru ol!] emrini tamâmıyla imtisâl ettiği (yerine getirdiği) için, bütün ef‘âl ve akvâl (sözler) ve ahvâlinde (hâllerinde) istikāmet, kat‘î bir sûrette görünüyor.” (Lem‘alar, 11. Lem‘a, 61-62)