Abdurrahman İRAZ

Abdurrahman İRAZ

Ege’de Nurun bayramı

Hayatım boyunca ilk defa tatil amacıyla tatil yapmak üzere Ege'ye gittim. Bana kalsa böyle bir teşebbüsüm asla olmayacaktı. Fakat ismini söylemem gerekir mi bilmem ama “aziz dost” tarifine numune-i misal olacak Temel Kuru, bir sene önceden ve benden habersiz olarak 4-5 senedir gittikleri bir tatil yerinde bana bir haftalık iki oda hediye ederek emrivaki yapması üzerine mecburen Filipinler'den geldikten iki gün sonra tatil yerine gittik.

Tatilde bulunduğumuz ilk iki gün otelde hemen her namazdan sonra mutlaka Risale dersini yaptık fakat gönül derinliklerinde sanki bir medrese olmasa olmaz gibi bir his beni yakınlarda bir medrese arayışına sevk etti. Kısa bir araştırmadan sonra Söke'deki Hafız Bahaddin’in tavsiyesi üzerine Didim ilçesinde Resul kardeş beni arayarak salı günü Didim'de ders olduğunu ve beni bekleyeceklerini söyledi. Temel Kuru ve Erhan beyle birlikte once Söke'ye gittik, dershaneye uğradık. İki katlı mükemmel bir dershane var Söke'de. Ders, çay ve sohbetten sonra vedalaşarak Didim'e gittik.

Adresi telefonla tarif etmişti Resul bey kardeşim. Akşam namazından sonra kardeşlerin refakatıyla dershaneye gittik. Yalnız dikkatimi çeken telaşın sebebini Resul kardeşe sorunca aldığım cevap beni duygulandırdı. “Ağabey Üstadımızın talebesi Didim'e şeref verecek.”

(Fotoğraflar için TIKLAYINIZ)

Didim'in çoğunluğu genç ve dinamik olan kalabalık güzel bir cemaati var. Birinci dersi yapıp otelimize kaçacağız derken ikinci dersi de yaptırdılar. Genelde saat 23 gibi ders bitermiş, bizi saat 24'e kadar tuttular. Tabiki biz de istedik zira öyle hoş bir cemaat var ki isteklerine hayır deme şansınız yok. Cuma günü tatilimiz bitti ve biz Didim'e geçtik. Uçaktan inen Said Özdemir ağabey Didim'de olduğumu öğrenip beni arama lütfunda bulunuyor. "Akşam görüşelim" diyerek beni onurlandırıyor. Çok mutlu oldum. Fakat arka arkaya haberler gelmeye başladı. Mustafa Sungur ağabey yanında Mekke-i Mükerreme'den gelen seyitler cemaatiyle birlikte üç arabalık bir konvoyla Çanakkale üzerinden İzmir'e gelmiş o da aynı akşam seyitlerle birlikte Söke'de derse katılacak. Bitmedi, Üstadımızın bir başka vekili Hüsnü Bayram ağabey, o da Aydın'da derse katılmış. Şanlıurfa'dan da Abdulkadir Badıllı ağabey İzmir'de medresede ders okuyacakmış. Bu haberleri alınca Ege'deki dostları aramaya başladım. Herkes yollarda herkes Bediüzzaman'ın talebelerine doğru koşuyor. Samimi olarak öyle bir hisse kapıldım ki  çocukluğumun bayramlarına gittim. 3-4 gün evvelden alışverişler yapılır ve artık bayrama kadar hemen her gece arefe heyacanı ile atlatılırdı. Fakat arefe gecesi bir başka olurdu. Heyecan zirve yapardı ve o gece sabahı zor yapar, bayrama zor girerdik.

Cuma günü ağabeylerin her biri bir yerde ve Ege'de bütün nur talebeleri yollarda. Bense bedenim bir yerde fakat aklım 4 bölgeye dağılmış. Sabahı Didim'de zor ettim. Erken sayılacak bir saatte yola çıktım. Söke'den geçince Medineli Hafız Bahattin'i aradım. “Said ağabey burada sohbet ediyoruz” demez mi? Arabada başladık ağabeylere dua etmeye “Ya Rabbi, Üstadımızın yaşayan bütün talebelerine bizim ihtiyacımız var. Ömürlerini bereketli, bedenlerini sıhhatli kıl” amin.

Tire’de çoluk çocuğu Erdem Sözer kardeşimin evine bıraktıktan sonra Tire cemaatiyle beraber olduk. Eskimez nurcu Ersan ağabey vefalı dost Emin Sefa ve değerli hocam Rasim ağabey sonra Keseliler. Herkesin derdi nurları muhtaç olanlara ulaştırmak için projeler ve hedefler... Zincirini kırmayı başaranlar, hizmete giden yolu bulmayı da başarıyor. Tirelilerle girdiğimiz koyu sohbetten alelacele adeta kaçarcasına ayrıldım. Zira saat 20 olmuştu ve ben 80 km. uzaklıkta Aydın'da dersaneye yetişecektim.

Erdem kardeş ile dersaneye çıktığımızda saat 21'i gösteriyordu. 300 m2'lik geniş bir salon. Hınca hınc dolu. Sungur ağabey bir tarafında Seyyit Muhammed Elmas, Seyid Abdulvahab, Seyid Ali ve Yemen'in en önemli alimlerinden Seyid Abdullah El Haddar diğer tarafında yine Bediüzzaman'ın mutlak vekili ve varisi Hüsnü Bayram, Said Özdemir, Kırıkhanlı büyük alim Ali Sert hocaefendi ile hafız Ali Mülayim hoca... "Efendi oku” diyerek, orkestrayı idare eden şef gibi dersi idare ediyor. Salon girilecek gibi değil, terasa kadar merdivenler dahi tıklım tıklım dolu. Bir yol bularak terasa çıkıyorum  300 m2'lik terasa büyük ekran plazma tv konmuş kapalı devre yayın ile alt kattaki ağabeyler ve ders takib  ediliyor. Kalabalık ise alt katı aratacak seviyede orada da yer bulamayınca asıl görevimi hatırlıyorum. Ve resim çekmeye başlıyorum.

“Bu gece arefe yarın bayram” diyorum Seyit Muhammed Elmas'a. “Yerinde bir tesbit” diyor ve dua ediyor arapça “Allah ömrüne bereket versin Allah seni mubarek etsin” diyor. Amin… Bütün nur talebelerinin ve bütün müslümanların.

Saadet ve muhabbetle kalınız.

(Fotoğraflar için TIKLAYINIZ)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
9 Yorum