Elazığ'da Bediüzzaman Mevlidi
Elazığ’da Bediüzzaman Mevlidi düzenleyen Muhammed Orakçıoğlu Risale Haber’e konuştu
Röportaj: Nurettin Huyut-Risale Haber
26 Temmuz 2009 Pazar günü Elazığ’da Bediüzzaman Mevlidi’nin 23.sü düzenleniyor. Mevlit organizatörlerinden Muhammed Orakçıoğlu Risale Haber’e konuştu.
Mevlidi nerede ve ne zaman yapacaksınız?
Mevlidi genellikle her yıl Temmuzun son haftası Pazar günü açık bir alanda yapıyoruz. Oniki dönümlük bir arazi var. Yerler çimen ve ağaçlık. 5-10 bin kişiyi alabilecek kapasitede bir yer. Mevlide Üstadın talebeleri her yıl katılıyorlar. Bu yıl da katılacaklarını umuyor ve bekliyoruz.
Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin, Hüsnü bayram, Ahmet Aytimur, Salih Özcan, Mehmet Fırıncı gibi ağabeyler katılıyor. Yani tüm ağabeyler bir mani olmaz ise mutlaka geliyorlar.
Mevlit Programını anlatır mısınız?
Program 10’da başlıyor. Ağırlıklı olarak Risale-i Nur’dan dersler okunuyor. Öğle yemeği, namaz, tanışma, kaynaşma şeklinde devam ediyor. Öğleden sonra tekrar dersler ve sohbetler devam ediyor. İkindiye bir saat kala yani saat 15:00 civarında usulüne uygun bir mevlit okunuyor. İkindi namazı da beraber kılındıktan sonra dağılıyor.
Bu yıl kaçıncısını yapacaksınız?
23.cüsü olacak inşallah. Mevlidimizi başta Peygamber Efendimiz (ASV) olmak üzere tüm peygamberlerin ve özellikle Üstadımız Said Nursi, Elazığ’da hizmetlerde bulunmuş Hulusi Yahyagil ve ahirete göçmüş Nur Talebelerinin ruhlarına ithafen okutuyoruz.
Ayrıca bu sayede nur talebeleri de bir araya gelmiş oluyor. Tanışma kaynaşma ve muhabbete vesile oluyor.
Aslında bizim bu yaptığımız şey haftalık bir geleneğimiz. Hulusi Yahyagil ağabeyden kalan bir gelenektir. Hulusi ağabeya ile her Pazar pikniğe giderdik ve sabah 10’dan 12’ye kadar ders yapardık. Şimdi biz bu geleneği devam ettiriyoruz. Sıcakların başladığı Mayıs ayından dokuzuncu aya kadar. Her hafta sonu hep birlikte bu piknik alanına gideriz ve bu dersimizi yaparız. Her yıl yaptığımız bu mevlit işte bu geleneğin yılda bir defa genişletilmiş bir şeklidir.
Ama bu kadar çok insanın bir araya gelmesi sonucu ki, bunların hepsi Nur Talebesi mübarek insanlar bunlar bir araya gelince manevi bir feyiz oluşuyor, muhabbet ve sevgi oluşuyor. Başta Üstadımız ve alakadar bütün ruhanilerin ruhlarının orada hazır oldukları kanaati bizde hasıl oluyor. Arafat gibi manevi bir atmosfer oluyor.
Mevlidi yaptığımız alan geniş bir alan 12 bin metre kare çim bir alan bu işe çok müsait. Mevlit günü hiçbir şey sattırmayız. Ticari en küçük bir harekete müsaade etmiyoruz. Menfaatsiz, ivazsız lillah için olduğu anlaşılsın diye.
Hulusi abinin güzel bir prensibi vardı. Dershanelerde Risale-i Nurları bile sattırmazdı. Dershaneyi birer mescit gibi görürdü mescitlerde, camilerde nasıl ki, ticari faaliyetlere izin verilmiyorsa buralarda da aynı şeyi uygulardı. Bu da onun içtihadı idi. Nazarlar Risale-i Nurdan başka şeye dönmesin isterdi. Kitap satılırsa ticarete, maddi kazanca döner diye bırakmazdı.
Bunun çok isabetli bir davranış olduğunu görüyoruz. Çünkü, insanlar tecessüsü çok seviyor. Her şeyi dikkatle takip ediyorlar. Bir şey gördüler mi dedikodu başlıyor. Nitekim bir çok yerde bunların örneklerini görüyoruz. O nedenle biz de Hulusi abinin bu tarzını devam ettiriyoruz.
Yani üstadın istiğna mesleğini devam ettirmek ve hiçbir şeye Risale-i Nurları alet etmediğimizi göstermek prensibine uymak için öyle mi?
Evet. İş yerimizde bile bu kurala dikkat ediyoruz. Risale-i Nurları getirip sattığımız zaman maliyetine satış yapıyoruz. Yani hiçbir kar gözetmeden kaça mal etmişsek o fiyata satıyoruz. Bu şekilde davranmamızın neticesinde de çok güzel sonuç alıyoruz. Herkes biliyor ki, bu hizmet tamamen Allah rızası için yapılıyor. O zaman her türlü dedikodunun da önü alınmış oluyor. Çok güzel de tesir ediyor ve netice veriyor
Mevlide her cemaatten katılım oluyor mu?
Evet her cemaatten katılım oluyor. Hulusi abi hayattayken nasıl ki, birleştirici bir rolü vardıysa bunu burada aynen uyguluyoruz. Bu mevlide de herkes katılıyor. Bütün ağabeyler geliyor. Bize kalsa üç kişiyi bile bir araya getiremeyiz. Ama burada bu kadar insan bir araya geliyorsa bu Üstadın ve Hulusi abinin manevi himmetleri ile oluyor.
Orada 3 bin kişiye yemek vermek bile başlı başına bir külfet ama işler çok kolay oluyor. İnayet-i İlahiye yardım ediyor. Toplanmada, dağılmada hepsi inayet altında bunu aşikar görüyoruz. Bizim bir dahlimiz yok biz sadece burada bir hizmetkarız.