En büyük vazife iman hizmeti

En büyük vazife iman hizmeti

Abdullah Yeğin'den hizmet mektubu

Almanya’da Risale-i Nur’a hizmet eden fedakâr ve sadık kardeşlerimiz,

Beni Almanya’ya davet eden Mönchengladbach’daki kardeşlerimizin faaliyetlerini ve Köln’de Risale-i Nur’u Almancaya tercümeye çalışan kardeşlerimizin gayretlerini gördüm. Almancadan Nurları okumak suretiyle Risale-i Nur'a vakıf olan Alman kardeşlerden Berlin’de Halit ve Abbas, Köln’de Abdullah, Murat ve Mikâil gibi fedakâr kardeşlerimizi ve onların hararetli derslerini dinleyenleri, Risale-i Nur’dan istifade etme gayreti içerisinde olanları görmekle, Almanya’da ikinci bir faaliyet merkezi zuhur ettiğine son derece memnun oldum. Köln’deki toplantıda, bütün insanların İslamiyet'e ihtiyacı olduklarını söylemiştim. Bu ihtiyaçtan dolayı Cenâb-ı Hakk (C.C.) Müslümanları, her memlekete yaymış ve onlara Rahmet ve Keremi ile imkânlar vermiş, iman hizmetinde çalıştırıyor. Şu zamanda imana hizmet, farz olan en büyük vazifemizdir. Siz Almanya’da bulunmakla elbette vazifelisiniz. İslamiyet ve iman olmazsa, ne dünya saadeti devam eder, ne de ahiret saadeti olur.

Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri: “Bu zaman imanı kurtarmak zamanıdır. Dünyada en büyük mes’ele imana hizmet ile halledilebilir. Muvakkat cereyanlar, dünyevî gayeler hiçbir zaman insanları devamlı mes’ut etmemiştir. İman hem nurdur, hem kuvvettir. Hakiki imanı elde eden adam, öyle bir cesaret sahibi olur ki, dünyaya meydan okuyabilir hale gelir.“ diye zamana dikkatimizi çekmektedir.

Billiyorsunuz ki, yüzyirmidörtbin Peygamber Aleyhimüsselâm doğruluk üzerine hakikata hizmet etmişler, ahireti müjdelemişler. Ahiretin varlığını ve ebedî hayatı kabul ettikten sonra, bundan daha mühim bir mes’ele ve hizmet olamaz. Peygamberler her millete kendi dilleriyle ders vermişler. Risale-i Nur’un aslına sadakatle ve hakikatine dikkatle Almanca'ya çevrilen bu eserlere, Cenab-ı Hak (C.C.), avn ve inayetiyle muvaffakiyet ihsan etmiştir. Buna bu tercümeleri okuyarak hidayete gelenler birer şahid-i sadıktırlar. Bu bir ihsan-ı ilahidir. Bu ihsan-ı ilahiyi takdir etmek en evvel Siz muhterem kardeşlerimizin hakkıdır.

Gezdiğim bütün yerlerde kardeşlerimizden işitiyorum, kime bu tercümelerden vermişlerse, itiraz eden görünmüyor. Bilakis Almancadan Risale-i Nur’u okuyan ve tanıyanlar, Nurlar'ın meclûbu oluyorlar ve Nur’ları hararetle okuyorlar. Türkçe bilmeyen, fakat Almanca'yı iyi bilen ve İslamiyet'e hararetle hizmet etmek isteyen kardeşlerimizin daha ziyade istifadelerini istiyor isek, Almanca bilen kardeşlerimizin bulundukları yerlerde Almancadan olsun Risale-i Nur'u tekrar ederek, hem imanlarını muhafaza ederler, böylece hem Almanca ifade kabiliyetlerini geliştirebilirler. Bu memlekette bu hizmet şiddet-i ihtiyacından dolayı en kudsî hizmet sırasındadır. Dünyada ve ahirette saadet ve selametimiz için, en mühim bir hizmettir. Herkes kendi sahasında nasıl ayrı çalışıyorsa, Almanca bilen kardeşlerimizin hergün biraz okumaya vesile olmak sureti ile, derslere devam ederlerse, çoklarının hem kendilerinin saadet bulacaklarına inanıyoruz ve Rahmet-i İlahiye’den Almanca hizmetlerinde muvaffakiyetlerine dua ediyoruz. Şu ahirzaman fitnesinde beşeriyet ne yapacağını şaşırmıştır.

Muhterem Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, binlerle mucizeler gösteren muazzez Kur’an’ımızı ve iki cihan serveri Peygamberimiz (ASM) Efendimiz'i en güzel şekilde tanıtmaya Risale-i Nur ile muvaffak olmuştur. Türkçeden olsun, Almancadan olsun Risale-i Nur’u elimizden bırakmayarak, hizmetimize devam etmemizi Rahmeti İlahiye'den niyaz ediyoruz.

Biçare, çok kusurlu kardeşiniz
El-Bâki hüvel-Bâki

Abdullah Yeğin