Evlenemiyorsan oruç tut Şakirt!

“Kendi çalıp kendi oynuyor!” diyenler olduğunu biliyorum.
“Daha önemli meseleler varken bu konuyu gündeme getirmek de neyin nesi?” şaşkınlığını yaşayan bazı arkadaşlarımın olduğunu da…

“Çatacak yer arıyor ama bulamayınca böyle tâli meseleler üzerinden gündem oluşturmaya ve kendini bir nebze de olsa gündemde tutmaya çalışıyor!” öfke ve zannına düşenlerin olduğunu da…

Sevgili Ahmet Ay gibi “Biz bekârlara bir iğneleme mi bu?” latifesiyle karşılık veren dostlarım da az değil hani :) !

***

Lakin kim ne derse desin, bu konunun arkasını bırakmamayı umuyorum. Yani şu son iki yazıdır sürekli tahşidatını yapmaya çalıştığım “Bekârları evlendirmek için onlara maddi ve manevi yardımda bulunmayı amaçlayacak bir vakıf projesi” hayalini…

Zira ahlaksızlığın en zirvede yaşandığı günümüzde bir Müslüman olarak zinayı ve bir insan olarak toplumu fesada veren bu gayr-i meşru ilişkileri engellemenin önemli bir adımının nikahı yaygınlaştırmak olduğunu çok iyi biliyorum.

Daha önce de ifade ettiğim gibi, içindeki zina yükünü hafifletmenin gayretiyle, etrafındaki bir-iki tane yeni yetme arkadaşının şahitliğinde “gizli nikah” kıydırıp kendi kendine gelin güvey olanlardan tutun; aşk ve şehvetinin dizginlerini nefsinin eline kaptırıp bu işin sonunu düşünmeden “Ne olacaksa olsun!” vurdumduymazlığına düşen her gencin ahirette soracağı bir soru var bize;
“Neden nikâhın önündeki engelleri kaldırmak için seferber olmadınız!”

Nikâhın önündeki engellerin en başında geleninin ise maddiyat olduğunu biraz sakin bir mantıkla düşündüğümüzde anlayacağız.

Bakınız, manevi eğitimin ve bu eğitimin sonunda husule gelecek takva şuuruyla bu meselenin çözülmesi en önemli adım zaten. Bunu söylemek malumu ilamdır. Bu zaten böyle…

Fakat fıtratın kanunlarını, beklentilerini, eğilimlerini de göz ardı etmemek İslam’ın toplumsal inşadaki en önemli vurgusudur. Yani İslam fıtrat dinidir; fıtratın manevi doyumu kadar maddi beklentilerinin giderilmesini de emreder. Ve fıtri duygulara meşru dairede cevap verilmezse gayr-i meşru bir şekilde bir gün mutlaka patlak verecektir. Onun için “Evlenecek maddi gücün yoksa oruç tut şakirt!” aymazlığından önce –özellikle- maddi engelleri ortadan kaldırmanın yoluna gitmek gerekiyor. Bırakın da oruç tutup tutmamayı o düşünsün. Büyükler kendisine düşen “Ağabeylik” vazifesine odaklansın…

Hem bu zina illetinin mümin olup olmamakla da doğrudan bir ilişkisi yoktur. Yani “Bir kimse müminse bu illete düçar olmaz!” tespiti yalnızca safsatadır! İtiraz edecek kimselere, iffet abidesi Hz. Yusuf (a.s)’ın bu meselede nefse asla güvenilmemesi gerektiğine dair ikazının yer aldığı Yusuf Suresini okumasını tavsiye ederim.

Hem Peygamberlerden sonra insanlığın yıldızları olan ve her birisinin imanı bir asrı aydınlatmaya yetecek güneş parlaklığında bazı sahabe efendilerimizin, nasıl bu konuda sürçebildiklerine dair asr-ı saadet tabloları, bazılarını ahirzaman uykusundan uyandırır herhalde…

Bir şey söyleyeyim mi? Hilm, ahlak ve takva ile mümtaz bir şahısdaki (Allah muhafaza buyursun) gayri meşru bir duruma düşmüş görseniz şaşırmayın bu asırda! Bu onların zafiyetinden değil, asrın dehşetinden ileri geliyor, bunu iyice kafamıza sokmamız gerekir. Eğer bu soğukkanlılığı taşımazsak ve herkesten mükemmellik beklersek, dün göklere çıkardıklarımızı yarın yerin dibine batırmakta beis görmeyiz!

Her ne ise…
B.E.V yani, “Bekârları Evlendirme Vakfı” gibi bir kuruluş için gayret ve himmet sahipleri bu yükün altına elini koymalılar. Bu özellikle Nur Camiası gibi vizyonu geniş bir topluluğun en başta gelen toplumsal görevlerinden birisidir.

Yoksa daha çooook hayret ederiz! (Osman)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
41 Yorum