Faşistler, Nurcuları hapse atmıştı

Faşistler, Nurcuları hapse atmıştı

Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi'nin ' Faşizm Geliyor Yaygaraları' başlıklı yazısı...

 

RisaleHaber-Haber Merkezi

Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, 'Faşizm Geliyor Yaygaraları' başlıklı yazısında, Devrim Faşistlerinin Nurcuları, daha önce beraat etmiş olan Risale-i Nur'ları okumak suçundan mahkemeye verdiklerini yazdı.

İşte Mehmet Şevket Eygi'nin yazısı:


Bir Kısım Çağdaşlar, ülkeye adım adım faşizm geliyor diye yaygara kopartıyor. Asıl faşizm onların ideolojisidir. Asıl faşist onlardır.

Türkiye'ye faşizm değil, hürriyet ve insan hakları geliyor.

Ülkemizde hiçbir zaman bugünkü kadar basın (medya) hürriyeti olmamıştı.

Faşizm gelse, bazı çağdaş gazeteciler iktidar büyüklerini yerden yere vurabilir mi?

Asıl faşistler, yavuz hırsız rolünü oynuyor, ev sahibinden baskın çıkıyor.

Onların zamanında:

TCK 163'üncü madde vardı, din ve inanç hürriyeti gemlenmişti.

Millet Caddesi'ndeki Selçuk Sultan Camii'ne namaza gelen emekli hakim Şevki bey (1977'de miydi?) bizzat itiraf etmişti:"Tek parti oligarşisi yıllarında camiden çıkarken başındaki takkeyi çıkartmayı unutan kaç Müslümanı tutuklamışımdır."

Şapka Kanunu'nu tenkit etti diye Erzurum'da Şalcı Bacı'yı asanların torunlarının, "Faşizm geliyor!.." diye yaygara kopartmaları ne kadar gülünçtür.

Hukukun üstünlüğünü benimsemiş bir düzende, bir kişi bir suçtan beraat eder veya hüküm giyerse, aynı suç dolayısıyla yeni bir dava açılamaz. Devrim faşistleri hukukun ve adaletin bu temel kuralını çiğneyerek Nurcuları, daha önce beraat etmiş kitapları okumak suçundan binlerce defa mahkemeye vermişlerdir.

Ülkemizde en iğrenç bir faşizm sistemini uyguladılar.

Binlerce vatandaşı idam ettiler... On binlerce vatandaşı mahkemesiz kurşuna dizdiler, top mermileriyle şehid ettiler.

On binden fazla camiyi, mescidi, taş mektep binasını, vakıf eserini yıktılar, sattılar, kiraya verdiler, çoğunu yok ettiler.

Binlerce tarihî İslâm kabristanını ve hazireyi yok ettiler.

Devlet arşivinin bir kısmını Bulgarlara, okkası 2,5 kuruştan hurda kağıt fiyatına sattılar. (Resimleri var...)

Heybeliada'daki Bahriye kışlasının ortasındaki kubbeli minareli güzel camiyi yıktılar.

Ayazpaşa'da Park Otel'in altındaki caminin minaresini, oradan okunan yatsı ezanı orkestrayı rahatsız ediyor diye, belediyenin tanzifat amelesine bir gecede yıktırdılar.

Kazım Karabekir Paşa'nın "İstiklâl Harbimizin Esasları" isimli kitabını, basıldığı Sinan matbaasından alıp Topkapı surlarının dibinde yaktılar.

Doğu hududumuzda 33 vatandaşı kurşuna dizdiler.

Yurdun birçok yerinde Osmanlıca kitapları meydanlara yığıp üzerlerine gaz yağı döküp yaktılar.

1943'te, devr-i dilâra-i İsmet'te Sultanahmet Camii'ni bile kapatmışlardı.

Sirkeci'de tren garının yanındaki cami harabesinin ve kabirlerin üzerine Anadolu Saz ismini taşıyan bir fısk, fücur, ahlâksızlık, fuhuş batakhanesi yaptırdılar.

27Mayıs 1960 darbesinden sonra İstanbul Üniversitesi Anayasa Kürsüsü Başkanı Ord.Prof. Dr.Ali Fuat Başgil'i tutukladılar, yerin üç kat altındaki zindanlara attılar.

Hakikî Ezan-ı Muhammedî okuyan Müslümanlara Stalin'i aratmayacak zulüm ve işkenceler yaptılar.

Zulümlerinin hangi birini sayayım?

Sonra "Ülkeye faşizm geliyor!" diye yaygara kopartıyorlar.

Faşizm gelmiyor, hürriyet ve insan hakları geliyor. Din, inanç, inandığı gibi yaşamak serbestliği geliyor.

Çoğulculuk geliyor.

Faşizm çatır çatır sarsılıyor, yıkılacak.

Resmî ideoloji çatırdıyor.

Yasaklar, tabular, yalanlar kalkıyor.

Sabataizm zor günler yaşıyor.

Yaygaraları boştur, onların rüzgârı bitmiştir.

Türkiye tarihî ârıza ve kazadan, tarihî devamlılığa geçiyor.
Milli Gazete