Fazla kaygı başarısızlığın en kötü anahtarıdır

Fazla kaygı başarısızlığın en kötü anahtarıdır

Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Fevziye Toros, kaygı düzeyinin fazla olmasının başarısızlığın da en kötü anahtarı olduğunu belirtti.

Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Fevziye Toros, kaygı düzeyinin fazla olmasının başarısızlığın da en kötü anahtarı olduğunu belirterek, anne-babaları, çocukların ve gençlerin yoğun sınav sürecinde çok fazla kaygı yaşamalarının önüne geçebilmek için geç kalmamaları konusunda uyardı. 

Mersin Üniversitesi (MEÜ) Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fevziye Toros, çocuk ve gençlerde sık görülen sınav kaygısına ilişkin İHA'ya açıklama yaptı. Sınav sürecinde son haftalarda ve günlerde yapılacak çok az şey olabildiğine dikkat çeken Toros, çocuktaki yoğun sınav kaygısının üstesinden gelebilmek için anne babaların geç kalmadan harekete geçmelerini istedi. Kaygının her yaştaki bireyin bir stres faktörü ile karşılaştığında hissedebileceği bedensel, duygusal, düşünsel tepkilerin toplamı olduğunu ifade eden Prof. Dr. Toros, karşılaşılan stresli olayda başarılı olabilmek için belli düzeyde kaygı gerektiğine işaret etti. Bu durumun yoğun bir sınav süreci yaşayan çocuk ve ergenlerde de kaçınılmaz olduğunu kaydeden Toros, "Kaygının asıl amacı bireyi korumaktır, zarar vermek değildir. Yani 'olağanüstü bir durumla karşı karşıyasın, hazırlıklı ol' anlamına gelir. Ancak kaygı düzeyi fazla olur ise başarısızlığın da maalesef en kötü anahtarı olarak karşımıza gelir" dedi.

  Yüksek kaygı düzeyinin çocuklara yaşattığı olumsuzluklar hakkında bilgi veren Toros, yüksek kaygı düzeyi olan çocuklarda sınavdan önce uyku kalitesinin bozulduğunu ve sınavlarda gerçek başarı düzeyinin görülmeyeceğini söyledi. Prof. Dr. Toros, sınava yakın dönemlerde ve sınav sırasında stres hormonlarının etkileri ile yaşanabilecek olumsuzlukları ise şöyle sıraladı: "Çarpıntı; el ev ayaklarda soğuma, uyuşma ve karıncalanma; baş dönmesi, görme bulanıklığı, sersemlik, ortamdan kopma hissi, ateş basması; hızlı nefes alma, nefes darlığı, soluk kesilmesi, boğulma duyguları hatta göğüste ağrılar ve daralma duygusu; ağız kuruluğu; kabızlık; kaslardaki gerginliğe bağlı yorgunluk, halsizlik, tükenmişlik hissi; unutkanlık, dikkati yoğunlaştıramama; gözbebeklerinde büyüme, görme bulanıklığı."

  Yüksek kaygı nedeniyle sınav sırasında unutkanlık yaşandığını, zor algılama ve tekrar tekrar okuma ihtiyacı olduğunu dile getiren Toros, "Sınavda yanlış işaretleme, yanlış okuma gibi dikkatsizlikten kaynaklanan hatalar oluşur. Sınav öncesi ve sınav sırasında sürekli başarısızlık ile ilgili olumsuz düşünceler çocuk ve ergeni rahatsız eder" diye konuştu. 

  SINAV KAYGISINA SEBEP OLAN ETKENLER

  Sınav kaygısına sebep olan etkenleri de sıralayarak aileleri uyaran Prof. Dr. Toros, özellikle çocuğun yapabileceği başarıdan daha fazlasının beklenmesinin sınav kaygısını tetikleyen sebeplerin başında geldiğinin altını çizdi. Sistemli çalışmayarak derslerin son zamana bırakılması ve nasıl ders çalışılacağının bilinmemesinin de sınav kaygısını arttırdığına dikkat çeken Toros, çocuğun stresle nasıl baş edeceğini bilememesinin de önemli bir sebep olduğunu vurguladı. Anne, baba gibi çevredeki büyüklerin stresle baş edebilmede yeterince örnek oluşturamamalarının yüksek kaygı düzeyine neden olduğunu belirten Toros, kaygıyı arttırıcı diğer etkenleri de şöyle sıraladı: "Anne-babaların kendi kaygılarını çocuklara yansıtmaları; sürekli 'bu sınav hayatının en önemli sınavı' gibi kaygıyı tetikleyici söylemlerle çocuk ve ergenlerin karşı karşıya bırakılması; başarısız olduğu sınavlar sonucunda tüm sınavlarda başarısızmış gibi çaresizlik, umutsuzluk gibi olumsuz duygular ile kaygısının tetiklenmesi; 'sınavın kötü giderse öğretmenlerine ne diyeceğiz' şeklindeki bakış açısının çocuk ve ergene yansıtılması; çocuğun yapısında gerçekten bir kaygı bozukluğunun olması; çocukta obsesif, mükemmeliyetçi ve çok başarı odaklı yaşama şeklinde kişilik özelliklerinin bulunması; çocuğun ve/veya çevrenin çocuktan mükemmel sonuçlar beklemesi; çocuk veya ergenin başarısız olur ise ailesi tarafından sevilmeyeceği, ailesinin emeklerini boşa çıkaracağı düşüncesine sahip olması."

  Yoğun sınav kaygısı olan çocukların tedavi sürecinde anne-baba, rehber öğretmenler ve çocuk psikiyatri uzmanlarının işbirliği içinde olmaları gerektiğini kaydeden Toros, "İyi bir ekip ve erken müdahale ile üstesinden gelinmeyecek kaygı yoktur" ifadesini kullandı.

Zaman