Cenâb-ı Hak (cc) yolunda ne verirsek, onu Rabbimiz (cc) bilir. Nitekim âyet-i kerîmede şöyle geçmektedir;
وَمَٓا اَنْفَقْتُمْ مِنْ نَفَقَةٍ اَوْ نَذَرْتُمْ مِنْ نَذْرٍ فَاِنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُهُؕ وَمَا لِلظَّالِمٖينَ مِنْ اَنْصَارٍ
"(Allah yolunda) her ne nafaka sarf ettiyseniz veya her ne adak adadıysanız, artık hiç şüphesiz ki Allah onu bilir. Hem zâlimler için (âhirette) hiçbir yardımcı yoktur!"
(Bakara Sûresi, 270. Âyet-i Kerîme ve Meâli)

▪️Bizim ölçümüz budur;
سَمِعْنَا وَاَطَعْنَاۜ
“İşittik ve itâat ettik!”
(Nûr Suresi 51. Âyet-i Kerîme ve Meâli'nden)

Bunu diyenler için aynı âyetin sonunda şöyle denilir;
اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
"İşte bunlar, gerçekten felâha (kurtuluşa) erenlerdir."

Demek ki felâha ermenin yolu budur!..

Peki felâh nedir? Bu konuda Nurlarda şu mükemmel izah geçmektedir;

«İşte
اَلْمُفْلِحُون
der. Neye felâh bulacaklarını tayin etmiyor. Güya o sükûtla der: "Ey Müslümanlar! Müjde size. Ey müttaki! Sen cehennemden felâh bulursun. Ey salih! Sen cennete felâh bulursun. Ey ârif! Sen rıza-yı İlahîye nâil olursun. Ey âşık! Sen rü'yete mazhar olursun." ve hâkeza…»
(Sözler, s. 394)

▪️Biz Allah (cc) yolunda yürürsek, insanlar bize ne yapabilirler ki?!
لَا يَخَافُونَ لَوْمَةَ لَٓائِمٍۜ
"Hiçbir kınayıcının kınamasından korkmazlar!"
(Mâide Sûresi, 54. Âyet-i Kerîme ve Meâli'nden) âyetine mazhar olmak için Müslüman bir Dâvâ Adamı olarak "Allah’tan (cc) başka kimseden korkmamalıyız!"

▪️İslâmiyet'in âkıbeti ne olacak, i̇stikbâlde neler olacak diye düşünmemeliyiz! İslâmiyet'in sahibi Allah'tır (cc)! İstikbâl de İslâm'ındır! Cenâb-ı Hak (cc) nurunu tamamlayacaktır! Va'd-i İlâhî kat'îdir;
يُرٖيدُونَ لِيُطْفِؤُ۫ا نُورَ اللّٰهِ بِاَفْوَاهِهِمْ وَاللّٰهُ مُتِمُّ نُورِهٖ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ
"Allah'ın nûrunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar; hâlbuki Allah, nûrunu tamamlayıcıdır, kâfirler hoşlanmasa da!"
(Saff Sûresi, 8. Âyet-i Kerîme ve Meâli) 

▪️Müslüman; korkak, pısırık ve suya sabuna dokunmayan değildir. Cesur, atılgan ve haksızlığa karşı sükût etmeyendir.

▪️Biz kendi âkıbetimizden korkalım! Ve,
حَاسِبُوا اَنْفُسَكُمْ قَبْلَ اَنْ تُحَاسَبُوا
"Hesaba çekilmeden evvel kendinizi hesaba çekin!"
(Tirmizî, Kıyamet, 25, Hadis no: 2459)
hadîs-i şerîfini hayatımıza tatbik edelim. Bu dünyada kendimizi hesaba çekip; tevbe edelim, pişman olalım, kaza namazlarımızı kılalım ve günahlardan uzak duralım ki saadet-i dâreyne mazhar olabilelim.

▪️Üstâd Bediüzzaman, "...kat'-ı intisabdan ibaret olan küfür..." (Sözler, s. 312) demektir. Demek ki küfür, Cenâb-ı Hakk'a (cc) olan mensubiyet bağının kesilmesinden ibaret imiş.
Aynı eserinde Üstâd Bediüzzaman, "...iman, insanı Sâni'-i Zülcelal'ine nisbet ediyor; iman, bir intisabdır." (Sözler, s. 311) der. Demek ki iman, bizim Rabbimiz (cc) ile olan nisbetimiz ve intisabımızdır.
Cenâb-ı Hak (cc) intisabımızı son nefese kadar daim eylesin.

▪️"Bazen göz; hasta, iltihaplı olmasından dolayı güneşin ziyâsını inkâr eder, göremez. Ağız da hastalık sebebiyle tatlı suya 'Acıdır' der, suyun tadını inkâr eder."
(İmâm-ı Busayrî - Kasîde-i Bürde, 104. Kıta)

▪️Zâlime baş kaldırmayan âlim, Allah'a baş eğmeyi öğretemez!

▪️İslâmî kesim içinde bulunanların en büyük hatalarından birisi; Kendi görüşüne Kur'ân-ı Kerîm ve Sünnet-i Seniyyeden delil aramasıdır. Halbuki olması gereken, Kur'ân-ı Kerîm ve Sünnet-i Seniyyeye göre kendi görüşlerimizi tashih etmektir.

▪️Allah'ın vaadi; bir şey yapmayıp sadece "Elhamdülillah Müslüman'ım" diyenlere değil, hakkıyla iman sahibi olan Müslümanlaradır. Aradaki fark; bilinç, şuur ve hassasiyet sahibi olunmasıdır. Bize lâzım olan; içi boşaltılmış Müslüman kimliği yerine, tam donanımlı ve şuurlu, bilinçli bir İslâmî nesildir.

▪️Baharı başlatan bir çiçek, küçüktür lakin büyük bir bahar o bir küçük çiçek ile başlar. Niyetlerimiz bir çiçek hükmündedir ve yapacaklarımız ise bir bahar. O baharı ancak tek başına açmayı göze alan çiçekler hak eder.