Generallerin açığa alınması demokrasi miladı
YAŞ'da terfi alamayıp AYİM yardımıyla bir üst rütbeye terfi ettirilmeye çalışılan üç generalin açığa alınması, köşe yazarları tarafından demokratikleşme sürecinde bir milat olarak değerlendirildi
Yüksek Askerî Şûra'da terfi alamayıp Askeri Yüksek İdare Mahkemesi yardımıyla bir üst rütbeye terfi ettirilmeye çalışılan üç generalin bakanlar tarafından açığa alınması, köşe yazarları tarafından demokratikleşme sürecinde bir milat olarak değerlendirildi.
Demokratik ülkelerde son sözün hükümet tarafından söyleneceğinin altını çizen yazarlar, iktidarın aldığı kararla ordunun yöneticisi konumunda olduğunu gösterdiğini belirtti. Gazeteciler özellikle, CHP'li Kemal Anadol'un 'sivil darbe' sözünü eleştirdi. İşte yazarların görüşleri:
Taha Akyol (Milliyet): YAŞ, hükümetin üstünde bir karar organı mıdır?!. Siyaseten sorumlu hükümet ise 'noter' gibi bir onay makamı mıdır?!. O zaman buna sivil rejim denilebilir mi?!. Halbuki hukukta ve siyaset teorisinde 'ordunun göreceli özerkliği' kuralı gereğince, evet, ordu iç düzenini kendi yönetir ama sivil otorite 'noter' değildir, son sözü söyleyecek 'takdir' makamı hükümettir.
Mehmet Altan (Star): Siyasal iktidarı bütün yüreğimle kutluyorum. Demokrasinin gereğini yapmanın, anında yeni ve çok daha demokratik bir denge yaratacağını bu karar ispatlayacak. CHP dünyada eşi menendi olmayan askeri Danıştay'ın kaldırılmasını isteyeceğine, hükümete karşı darbe iddialarını kınayacağına ve siyasal iktidara karşı 'mahkeme olmayan mahkeme'lerle, daha önceden ortam dinlemesine takılan planlar gereği 'hile' yapılmasını kınayacağına, İttihat ve Terakki anlayışına sahip çıkıyor.
Şamil Tayyar (Star): Artık Türk Silahlı Kuvvetleri'nde görev yapan her subay şunu kafasına soksun: Şapka silüetiyle gazete manşetlerinden hükümeti kontrol etme dönemi geride kaldı. Hele rest çekerek, meydan okuyarak, efelenerek post elde etmek imkânsızdır. Sadece bir miktar koltuk süreniz uzar. Onun da emekliliğe faydası olmaz.
Ertuğrul Özkök (Hürriyet): CHP yönetimi de kusura bakmasın. Üç komutanın açığa alınması kararı öyle 'sivil darbe' falan değildir. Bal gibi de sivil iktidarın yetki alanına girer. Komutanlar yine kusura bakmasın. Büyük bir taktik hata yaptılar. Bu sorunun Yüksek Askerî Şûra sırasında çözüme kavuşturulması çok daha uygun, çok daha şık olacaktı. (...) Böyle yüksek düzeyli bir terfide, Cumhurbaşkanı'nın ve Başbakan'ın bir anlamda 'by-pass' edilerek karar çıkartılması şık olmamıştı. (...) Batı standartlarında bir demokraside, seçimle iş başına gelmiş bir iktidar bu refleksi gösterir.
DARBE DEĞİL, YETKİ KULLANIMI
Fatih Altaylı (Habertürk): Darbe sözcüğü 'yasal olmayan' durumlar için kullanılabilir ancak. Bir bakanın, bir hükümetin 'yasalardan aldığı yetkiyi' kullanmasına 'darbe' denilmez. Bu nedenle de CHP'nin 'sivil darbe' söylemine katılmam mümkün değil. Keşke o yetki şimdi değil de bu davalar başladığı zaman kullanılsaydı. Keşke o yetki üç general için değil, benzer durumda olan tüm generaller için kullanılsaydı. (...) Tüm bunlar doğru. Ama yine de yapılan bir 'sivil darbe' falan değildir. Yasaların tanıdığı bir yetki kullanılmıştır.
Ali Bayramoğlu (Yeni Şafak): 4 Ağustos 2010 tarihli Yüksek Askerî Şûra, bu açıdan son büyük hamleydi. Askeri teamülleri yıkan, yasanın gereğini yapan, diğer bir ifadeyle askeri terfileri her açıdan ve her düzeyde siyasi iradenin denetimine açan yasa yorumu ve uygulama hayata geçirildi. Bu adım, yetki-sorumluluk bütünlüğünü oturtma yolunda atılmış son derece etkili bir adımdır. Değil mi ki, demokratik hukuk devletlerinin temel prensibi askeri otoritenin siyasi otoriteye kayıtsız şartsız bağlılığıdır. Bu durumda darbe yapma suçuyla yargılanan generallerin bulundukları görevlerden açığa çekilmeleri, bunun siyasi irade eliyle yapılması demokratik hukuk devletlerinin kaçınılmazıdır.
Zaman